Terör örgütü PKK’nın silah bırakma süreci Milli İstihbarat Teşkilatı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, sahada kurdukları doğrulama mekanizmalarınca izlenecek. Bırakılıp, bırakılmadığı ya da ne kadar bırakıldığı aşama aşama kontrol edilip onaylanacak… Vatan nöbetinde dur durak, soluklanmak yok yani.. Bu bağlamda iki kurum arasındaki koordinasyonun ne kadar kritik önemde olduğu açık… Terörle mücadelede alınan başarı, gelinen nokta Silahlı Kuvvetler’in gücü, asker, silah sayısı ve kullanılan üstün teknoloji kadar istihbaratın etkinliğiyle de bağlantılı bir durum… Bunun ne demek olduğu da Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için verilen mücadelede daha iyi anlaşıldı… Türkiye hem milli ve yerli silahlarla takviye edilen ordusunun gücünü hem de etkin haber alma ağı ve operasyonel kabiliyetleriyle istihbarat üstünlüğünü çok net ortaya koydu. Bunda FETÖ’cü hain temizliğinin payı da büyük kuşkusuz. Zira, FETÖ’cüler dünyanın her yerinden topladığı bilgileri CIA, MOSSAD ile Alman ve İngiliz istihbaratına aktarıyorlardı. Özellikle de Türkiye üzerine olan kritik gelişmeleri ve bilgileri... Türkiye’yi sıkıntıya sokacak yönlendirmeler de söz konusuydu. Hem operasyonlar hem de istihbarat anlamında… Ülke güvenliğiyle ilgili en hassas noktalardaki hainler vasıtasıyla da koca kulak CIA full-time faaliyetteydi. FETÖ temizliğiyle de devlete sızan çok sayıda köstebek deşifre, edildi, ayıklandı. CIA’nın kulakları tıkandı.
15 Temmuz hain darbe girişiminde parmağı olan ABD’nin FETÖ vasıtasıyla TSK’yı kontrol altına alıp, etkisiz hale getirmek istediği herkesce malum. FETÖ’nün TSK’ya sızmasının nedeni sadece bir imamın üniforma sevdasından kaynaklanmıyordu yani. Aynı durum MİT için de geçerliydi.. Dolayısıyla her iki kurumda bu pislikten arındıkça asıl darbe ABD’nin kirli oyununa vuruldu . Mesela PKK-FETÖ ilişkileri savcılık tespitleriyle ortaya konmasından sonra anlaşıldı ki PKK ile arasındaki illiyet, iş birliği operasyonlarda uçakların da yanlış yönlendirilmelerine neden oluyordu. FETÖ temizliğinden sonra ise pilotlarımız gidip hedef nerdeyse nokta atışlarla işi bitiriyorlar. Yine gizli olması gereken operasyon bilgilerini hainler karşı tarafa uçuruyorlardı. Ya da yalan yanlış istihbaratlarla engellemeye çalışıyorlardı. Eğer ABD’nin kontrolünde olan ihanet örgütü temizlenmeseydi mutlaka adamlarıyla uluslararası kuralları çiğneyecekleri bir eylem (sivillere yönelik bombalama gibi) yapıp ya da yaptırıp bizim harekatlarımızı engellemek için dünya kamuoyunu ayağa kaldırırlardı büyük olasılıkla... Sadece bunlar da değil, temizlik kapsamında binlerce FETÖ’cü kamu kurum kuruluşlarından çıkarıldı, birçoğu da yargılandı ceza aldı. Bu nedemek? ABD, adına çalışan binlerce “elemanını” kaybetti. Bu da onların kimyasını bozdu. Geçmiş dönemlerde yaşanan ekonomik krizleri hatırlarsak, o kadar basit şeylerden çıkıyordu ki, bunların hepsi ABD ve AB’nin kontrolündeki bu FETÖ’cü elemanların işiydi...
Kısacası, 9 yıl önce 15 Temmuz hainliği nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan TSK ve MİT, o karanlık günden bu yana başta FETÖ olmak üzere PKK/PYD/YPG ve DAEŞ dâhil tüm terör örgütlerine karşı amansız bir mücadele verdiler... ABD’nin bütün kirli çamaşırları da ortaya dökülmüş durumda. Hani her şerde bir hayır vardır derler ya, işte 15 Temmuz hainliği de bir anlamda öyle. Neyse ki kendi halkına ateş eden, devletin kurumlarını işgal edip dağıtan, milletin meclisini savaş uçaklarıyla bombalayan o ihanet çetesi gereken dersi aldı ve bugün kokpitte, tankta, topun başında, özel kuvvetlerde vatansever gerçek askerler var. Kullandıkları silah sistemleri, mühimmatın da artık büyük çoğunluğu yerli ve milli. MİT’ten ise değil bilgi sızması, bölgede cirit atan CIA, MOSSAD, MI6 ajanlarına rağmen her türlü operatif faaliyet büyük bir gizlilik içinde gerçekleştiriliyor.. Yani TSK ve MİT bir taraftan çok ciddi bir iç temizlik yaptı, ihanet köreldikçe de çok daha büyük başarılar geldi...
Tunca Bengin
Milliyet