Bir hostes yanıma geliyor, elinde bir bardak su. “Sakin ol, her şey yoluna girecek,” diyor. Gülümsemeye çalışıyorum, ama gözyaşlarım engel oluyor. Kocamın sesini duymak istiyorum, ona “Keşke burada olsan,” demek istiyorum. Telefonum çekmiyor, bu yükseklikte onunla konuşmam imkânsız. Ece’nin ilk anlarında, babasının elini tutamayacak olması yüreğimi burkuyor. Onun gözlerindeki o sevgi dolu bakışı hayal ediyorum; Ece’yi kucağına aldığında yüzünde oluşacak gülümsemeyi. Ama şimdi, sadece ben varım, bir uçakta, bir avuç yabancıyla.Doktor olduğunu söyleyen bir kadın yaklaşıyor. Orta yaşlı, sakin bir ses tonu var. “Merak etme, seni yalnız bırakmayacağım,” diyor. Elbette minnettarım, ama içimdeki boşluk dolmuyor