PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma yönündeki çağrısı sonrasında bazı barolar bundan sonraki sürece ilişkin açıklamalarda bulundu. Van Barosu, Öcalan’ın çağrısının önemli olduğunu belirtirken, yeni dönemde anadilde eğitim hakkı olmak üzere Kürtlerin kültürel ve siyasal haklarına yönelik somut adımlar atılmasını istedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç de cezaevlerinde çözümsüzlükten kaynaklanan binlerce tutuklunun toplumsal hayata katılmasının geciktirilmemesi gerektiğini dile getirdi.
Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, Öcalan’ın çağrısının yeni bir sürecin başlangıcı olması bakımından önemli olduğunu bildirdi. Güleç, hukuksal zemine iki anlam yüklendiğini kaydederek şu açıklamayı yaptı:
“Birinci anlam; bu çatışmanın sonlandırılmasına dair uluslararası çözüm deneyimleri var, onlardan yararlanmak gerekir. İkinci anlamı; Kürtlerin demokratik hakları. Kürtlerin anadil ve kültürel hakları, Kürt meselesinin çözümüne beklentileri ve bu beklentilerin hükümet ile ilgililer tarafından karşılanması. Bunların hepsinin tartışılması lazım. Bütün bunların çözüme kavuşturulması için toplumsal uzlaşıya dayalı yeni anayasanın gündeme gelmesi lazım. Kürt meselesinin de anayasal bağlamda ele alınıp, tartışılması gerekir. Meselelerimizi yasal ve anayasal bağlamda ele alarak çözüme kavuşturabiliriz.”
Abdulkadir Güleç ayrıca çözümsüzlükten kaynaklı cezaevinde bulunduğunu iddia ettiği kişilerin de çok geciktirilmeden tahliyesini istedi. Güleç şöyle konuştu:
“Cezaevinde Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden kaynaklı yüzlerce, binlerce hapis tutulan siyasetçiler, öğrenciler, kadınlar, gazeteciler, hukukçular var. Bunlar tekrar toplumsal hayata nasıl dahil olacaklar? Bu afla mı olacak, infaz yasasına bir düzenleme mi getirecekler? Bunu hep beraber göreceğiz, ama bunun çokta geciktirilmemesi gerekir.”
Bir görüşme ya da açıklamayla yüzyıllık bir sorunun hemen sona erdirilemeyeceğine dikkati çeken Güleç, sürecin devam etmesi gerektiğini kaydederek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Eğer bunu bir başlangıç olarak esas alırsak, bunun devamının gelmesi lazım. Sayın Öcalan’ın bu sürece bir katkısı oldu, devam etmesi gerekir. Koşulları uygun hale gelirse çok büyük katkılar sunacağı yönünde toplumun da kamuoyunun da ciddi bir beklenti var. Bu sebeple Sayın Öcalan’ın koşulları uygun hale getirilmeli. Gerçekten bu sürece başlangıç anlamında çok ciddi bir katkı sundu. Devamının da gelmesi gerekir diye düşünüyorum.”
Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, daha önce de yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili görüşlerini açıklamıştı. Güleç, mevcut anayasanın, Kürt toplumunun ihtiyaçlarını, taleplerini karşılayan bir anayasa olmadığını belirtmişti. Güleç, anayasada yer alan bütün etnik göndermelerin, atıfların, vatandaşlık tanımının değişmesi gerektiğini bildirmişti. Güleç’e tepki gösteren anayasa hukukçusu Erdem Cömert, “Diyarbakır Barosu başkanı, Türkiye’nin bölünmesi planlarında rol almaktadır. 66. maddeyi hedef alan Türk ulus devletini hedef alır. 66. maddeye en çok sarılması gerekenler de aslında farklı etnik kökenlerden gelen insanlardır.” diye konuşmuştu.
Van Barosu tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’nin demokratik geleceği, toplumsal barışın kalıcı hale gelmesi ve Ortadoğu’da barış ve kardeşliğin güçlenmesi adına Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı bu tarihi çağrıyı önemli bir adım olarak görüyoruz. Toplumsal barışın kalıcı hale gelmesi, hukuki ve anayasal güvencelerle desteklenen, özgürlüklerin güvence altına alındığı, demokratik hakların güçlendirildiği ve toplumsal adaletin sağlandığı bir zeminde mümkündür. Bu bağlamda başta anadilde eğitim hakkı olmak üzere Kürtlerin kültürel ve siyasal haklarına yönelik somut adımlar atılması, sürecin kalıcılığı açısından hayati öneme sahiptir. Demokratik bir toplumun inşası için tüm tarafların ve sivil toplumun sorumluluk üstlenmesi büyük önem taşımaktadır.”
Siirt Barosu ise Öcalan’ın çağrısını şöyle değerlendirdi:
“Demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözüme katkı sunan bu çağrı, toplumsal barışın kalıcı hale gelmesi için önemli bir adımdır. Kalıcı barışın sağlanabilmesi için toplumun tüm kesimlerinin hak ve taleplerini kapsayacak hukuki düzenlemelerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu adımlar demokratik ilkeler çerçevesinde toplumsal uzlaşının temelini oluşturacak ve Kürt meselesinin hukuki zeminde tartışılmasına imkan sağlayacaktır. Siirt Barosu olarak toplumsal barışın tesisine ve hukukun üstünlüğünün sağlanmasına yönelik her türlü çabaya aktif olarak katkı sunmaya hazırız.”