FETÖ’de şu aralar sessizlik var.
Nedenini merak ettim.
Bu konuları yakından takip edenlerle…
Örgütün iç yapısını bilenlerle konuştum.
Değerlendirmeleri özetle şöyle:
“ABD’de FETÖ’den sorumlu olanlar…
İç mücadeleye müdahale etmiş gibi.
Taraflar elbette boş durmuyor.
Ayrı ayrı toplantılar gerçekleştiriyorlar.
Ama bunu uluorta yapmıyorlar.
Gizlilik esas.”
“Örgütü kim yönetecek?
Lider kim olacak?
Herkes gerçeği biliyor.
Son kararı ABD verecek.
Bu nedenle hedef olmak istemiyorlar.
ABD istihbaratına yaranma…
Kendilerini beğendirme yarışındalar.
Bu arada gerilimi soğutuyorlar.
‘Amerika’nın isteği’ deniyor.”
“Türkiye’deki para muslukları…
Önemli ölçüde kesildi.
Hatta tam tersi bir durumdan söz ediliyor.
Örgütü ayakta tutma masrafları...
Kaçakların geçimi…
Türkiye’ye para gönderiyorlar.
Dünyada da rahat değiller.
Giderler artarken, gelir düşüyor.
Bunu telafi etmeye çalışıyorlar.”
“Parasal konularda arayışlar…
ABD’de faaliyetlerini artırdılar.
Para kazanmaya devam ediyorlar.
Malum uzmanlık alanları okul.
ABD eğitimde farklı bir yöntem uyguluyor.
Sözleşmeli (charter) okulları var.
Her eyaletin fiyatı ayrı.
Öğrenci başına belli bir para ödüyor.
Müfredatını veriyor, denetimini yapıyor.
FETÖ bu alanda yoğun faaliyet içinde.
Yüzlerce sözleşmeli okulu yönetiyorlar.
Büyük paralar kazanıyorlar.
Her eyalette şirketler kurmuşlar.
Görünüşte hepsi farklı.
Ancak tek merkezden idare ediliyorlar.
Yoğunlaşılan bir başka yer de AB ülkeleri.
Özellikle de Almanya.
İstihbarattan da destek görüyorlar.
Özetlersek ABD ve AB’ye yüklendiler.”
Gelen haberler benzer.
Örgüt zor günler yaşıyor.
Genel kanı şöyle:
FETÖ’deki bölünmeyi Batı önlüyor.
Eskiden hakim olan CIA’ydı.
Şimdi başka istihbarat örgütleri de devrede.
Alman istihbarat örgütü BND…
İngiliz istihbarat örgütü MI6…
MOSSAD’ı söylemeye gerek yok.
Hepsinin ayrı ayrı hesapları da var.
İşbirliklerinin yanında rekabet de öne çıkıyor.
PKK ile yürütülen “yeni açılım.”
Onları da umutlandırmış.
Sessizlik biraz da buna bağlanıyor.
Taraflar arasında yapılan toplantılarda;
“İç mücadelenin zamanı değil.
AK Parti oyları düşüyor.
Ama iktidardan vazgeçemezler.
PKK/DEM oylarının peşine düştüler.
Eninde sonunda bize de gelecekler.
Bizimle de ‘açılım’ yapacaklar.
Başka şansları yok.
Bu süreci değerlendirelim.
İntikamı sonra düşünürüz.” diyorlarmış.
Son günlerdeki erken seçim tartışmaları…
Eş zamanlı bu propagandayı artırmışlar.
“Örgütten kopmaları önlemeyi…
Tabanı ayakta tutmayı” da amaçlıyorlar.
“Açılım hayali” satıyorlar.
Suriye’de Esad yönetiminin düşmesi.
Bir umutları da bu.
Kendi aralarında yaptıkları değerlendirme:
“ABD ve İsrail…
Gazze’de karizmayı çizdirmişti.
Ama Suriye’de toparladılar.
Bölgede güçlerini artırdılar.
Bunun Türkiye’ye de yansıması olacak.
ABD bizi ortada bırakmaz.
PKK gibi masaya bizi de koyar.”
FETÖ paçayı kurtarma çabasında.
Hapistekiler çözülmesin diye çok çırpınmışlardı.
Sürekli vaatlerde bulunmuşlardı.
“Yakında çıkacaksınız.” demişlerdi.
Hiçbiri gerçekleşmedi.
Şimdi ABD ve İsrail’e sarılmış durumdalar.
Aydınlık