Felçli Milyoner Düğününde Tek Başına Oturdu

Salon sessizliğe gömüldü. Davetliler utanarak, ne diyeceklerini bilemeden ayrılmaya başladı. Annesi yaklaşmak istedi ama Kerem elini kaldırarak onu durdurdu.

Dakikalar içinde salon boşaldı.

Geriye sadece Kerem kaldı.

Zengin bir adam.
Yıkılmış bir adam.
Gelinsiz bir damat.

Mektubu yere düşürdü.

“Ben sadece felçli bir milyonerim,” diye mırıldandı.
“Başka bir şey değil.”

Hiçbir Yetişkinin Soramadığı Soru
Sonra küçük bir ses sessizliği deldi.

“Partinde neden ağlıyorsun?”

Kerem başını kaldırdı.

Üç yaşından büyük olmayan küçük bir kız çocuğu karşısındaydı. Kırmızı bir elbise giymişti. Kocaman, meraklı gözleri vardı.

Korkusuzdu.

Acımasız değildi.

Sadece masumdu.

“Neden?” diye tekrar sordu.

Adı Aurora’ydı.

Birkaç saniye sonra annesi telaşla yanlarına geldi.

“Çok özür dilerim,” dedi. “Bir anda kaçtı—”

Ama Kerem dinlemiyordu.

İlk defa biri ona acıyarak bakmıyordu.

Sadece onunla konuşuyordu.

“Adın ne?” diye sordu Kerem.

“Aurora,” dedi gururla.

Kadına döndü.

“Valentina.”

Sesindeki sakinlik Kerem’i sarstı. Ne yapay bir merhamet vardı ne de rahatsızlık.

Sanki karşısında sıradan bir adam oturuyormuş gibi bakıyordu.

Her Şeyi Değiştiren Çizim
Aurora Kerem’in kolunu çekiştirdi ve bir kâğıt uzattı.

Bir çizimdi.

Tekerlekli sandalyede bir adam.

Gülümsüyordu.

Acı yoktu. Trajedi yoktu.

Sadece mutluluk.

Kerem’in boğazı düğümlendi.

Kazadan beri ilk defa kendini kırık değil, bütün hissetti.

Valentina gitmek için özür diledi ama Kerem kendi de şaşırarak sordu:

“Kalmak ister misiniz?”

Başını salladı.

Aurora yerde resim yaparken sessizce oturdular.

Bu sessizlik acıtmıyordu.

Huzurluydu.
Reklamlar