Sondan başlayayım: Venezuela Devlet Başkanı Maduro’nun Nusr’et’te akşam yemeği yemesi tartışmalara yol açtı. Bu konuyu değerlendirmem için sayısız kişi ve yayından talep geldi. Yılmaz Özdil ve Emin Çölaşan’ın Nusr’et olayı vesilesiyle yayınladıkları Venezuela karşıtı yazılara cevap vermem gerekiyordu. Yine de olay üzerinde durmayı ve bu konuda savunma yapmayı gerekli görmediğimi söyledim. Zira daha önce Yılmaz Özdil’e bu konuda gereken cevabı vermiştim (bk
İşin gerçeği şu ki, görsek de görmesek de devletin üst düzey kişileri böyle yerlere giderler. Venezuela gibi tek geliri, sahip olduğu petrolü dünya pazarına satmak olan bir ülkenin, ABD ambargosu altındaki devlet başkanı da böyle yerlerde boy göstererek kendine uluslararası meşruiyet aramaktadır. Bu, yanındaki imaj danışmanları tarafından yapılan bir öneridir. Fakat bu basit reklamcılık tekniği ters tepmiştir. Çünkü reklamcılar halkı bir tüketim nesnesi olarak görürler. Yarattıkları imajlar da bir değer yaratmaz. Oysa Venezuela böyle basit reklam numaralarına kurban edilemeyecek kadar vatanseverlik ve sosyalizm adına önemli tarihsel gelişmeleri inşa etmiş bir ülkedir. Chavez’in liderliğinde tarihin en büyük meydan okumalarını gerçekleştiren Venezuela’yı görgüsüzlük abidesi bir mekanda harcamak haksızlıktır. İmaj ürünü zavallı bir kasap çırağının maymunumsu hareketlerini taklit etmek de devlet adamlığına yakışmaz.
Sanırım ülkemizde Venezuela konusunda en çok ve en kapsamlı yazılar benim kalemimden çıktı. Gerçekten ilgilenen varsa “Venezuela’da Sosyalizmin Sorunları” başlıklı çalışmamı Bilim ve Ütopya dergisinde okuyabilirBöylece bu ülkenin tarihsel ve yapısal sorunlarını daha iyi anlayabilirsiniz.
Yok eğer mevzu Maduro üzerinden Erdoğan’a vurmaksa bilin ki bu Amerikan ağzıdır. Çünkü biz Meksika’sından, Şili, Peru, Kolombiya’sına kadar ABD yanlısı ne kadar rejim varsa, oralardaki açlık, sefalet, gelir adaletsizliği ve insan hakları sorunları görmezden gelip diğer taraftan, sabah akşam Venezuela’ya saldıran medya kalemşörlerinin motivasyon kaynağını çok iyi biliyoruz. Ayrıca yine bu köşede, “solcu” liboşların yemleri kesilince nasıl da Venezuela’yı satıverdiklerini daha önce yazdım
Mesele et meselesi değil vicdan meselesidir! Sadece görgüsüzlüğe teslim olmamakla yetinmeyeceksiniz. Unutmayın ki efendiler de halkın etini en zarif biçimlerde yemeyi bilirler. O yüzden yalnız kendi halkınızın açlığından değil, Hindistan’da ki ya da Afrikada’ki insanın açlığından da utanmayı bileceksiniz. Lüks mekanlara gidip, lüks arabalara binip, pahalı elbiseler de giymeyeceksiniz. “Bir lokma bir hırka” felsefesiyle üreterek ve paylaşarak yaşayacaksınız. Vicdanınızı küçük ya da büyük saray sofralarına meze etmeyeceksiniz. Her şeyden önce “iyi insan”ı oynamayı bırakıp adil olmayı ve bunun için bedel ödemeyi öğreneceksiniz.
İşte ancak o zaman insanlık adına konuşma hakkına sahip olursunuz.
Dalgıçlardan deniz dibinde '19 Mayıs' kutlaması12 izlenme
'Erdoğan ve AKP, sanıyorum artık o kadar güçlü değil'9 izlenme
İnşaat sektörü bayrak çekti: Şirketler bir bir kapanıyor!7 izlenme
Zaharova: Rus-Türk ortak devriyeleri askıya alındı8 izlenme
Merkez Bankası'nın yıl sonu dolar tahmini yükseldi8 izlenme
Bu İddia Doğruysa Vay Halimize! 9 Hastaneyi Soruşturmadan Kim Kurtardı?8 izlenme
Şişli'de gözaltına alınan 124 üniversiteli öğrenciden 34'ü tutuklanmaya sevk edildi8 izlenme
"Türkiye ne hale geldi" yaygaracılarına tokat gibi sözler8 izlenme