Auto-Created-3
03 Haziran 2025 ( 5 izlenme )
Reklamlar

Erdoğan’a eski dostundan sert uyarı: "Adaletsizlik bir beka sorunudur"


AKP'nin kurucularından olan Hüseyin Çelik, “Adalet Çağrısı” başlıklı bir metin yayımlayarak Türkiye’de yargının siyasallaşmasına ve hukukun üstünlüğünün zedelenmesine dikkat çekti. Aralarında akademisyenler ve eski siyasetçilerin bulunduğu 19 kişinin imzaladığı metinde “İktidarı, hukukun üstünlüğü ilkesine uymaya ve adaletli olmaya çağırıyoruz” denildi.


AKP’nin kurucu isimlerinden Hüseyin Çelik, kendisiyle birlikte 19 kişinin imzasını taşıyan “Adalet Çağrısı” başlıklı bir metin paylaştı. Çelik’in de aralarında olduğu eski siyasetçiler, hukukçular ve akademisyenlerden oluşan 19 isim, “Adaletsizlik bir beka sorunudur” diyerek “Hukukun üstünlüğü yoksa adalet de yoktur” ifadesini kullandı.

Metinde, “Ülkemizin hukuk devletine, eksiksiz, gerçek demokrasiye kavuşması; herkesin barış içinde, özgür, onurlu ve müreffeh bir yaşam sürmesi için iktidarı, tüm yöneticileri ve hukuk uygulayıcılarını hukukun üstünlüğü ilkesine uymaya ve adaletli olmaya çağırıyoruz. Mevcut gidişe seyirci kalmamak, her duyarlı yurttaşın görevi; insani ve vicdani sorumluluğudur.” ifadelerine yer verilirken “Çağrımız bu sorumluluğun gereğidir. Antik çağın ünlü bilginlerinden Herakleitos'un söylediği gibi "adaletsizliği, bir yangından daha çabuk önlemek gerekir." Bu nedenle, yöneticileri ve yetkilileri uyarmayı ertelenemez bir yurttaşlık görevi sayıyoruz.” denildi.

huseyin.jpg

“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ YOKSA ADALET DE YOKTUR”

Söz konusu metinde, “Tüm sorunlarımızın temeli adaletsizliktir. Adalet, hukukun üstünlüğüyle, devlet yönetiminin hukuka bağlı ve hukuk önünde herkesin eşit olmasıyla sağlanır. Hukukun üstünlüğü yoksa adalet yoktur.” ifadeleri kullanıldı ve “Hukuk, yurttaşların haklarının güvencesi ve devletin temelidir. Devlet meşruiyetini hukuktan alır. Hukukun taraflılıkla ve ayrımcı anlayışla uygulanması devletin temelini çürütür: devletin meşruiyeti, halkın devlete güveni, adalet duygusu ve birlikte yaşama iradesi zedelenir. Hukukun ve adaletin olmadığı yerde barış ve huzur, barış ve huzurun olmadığı yerde üretim, verim, gelişme ve kalkınma olmaz. Ekonomi düzelmez, demokrasi sağlıklı yürümez. Çünkü barışın da, bereketin de temeli adalettir. Bertolt Brecht'in ünlü deyişiyle "Adalet halkın ekmeğidir" ifadelerine yer verildi.

“TÜRKİYE’DE HUKUK DEVLETİ ASKIDADIR”

“Hukuki öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik, insan haklarına saygı, her türlü ayrımcı uygulamanın ortadan kaldırılması, yolsuzluklara yol verilmemesi, idarenin yargısal denetimi ve adil yargılama, hukukun üstünlüğünün vazgeçilmez gerekleridir.” ifadeleri yer alırken “Türkiye'de hukuk devleti askıdadır. Özellikle 2017 Anayasa değişikliğiyle 'Yürütme Erki' kişiselleşmiş, "Yasama ve Yargı fiili olarak yürütmenin yönlendirmesi ve kontrolü altına girmiştir. Demokrasinin temeli olan 'kuvvetler ayrılığı, kuvvetler birliğine dönüşmüştür.” denildi.

erd.jpg

“İNSAN HAKLARINI DOĞRUDAN İHLAL ETMEKTİR”

19 ismin imzacısı olduğu metnin devamında şu ifadelere yer verildi:

“Anayasa'nın açık hükümlerine karşın AYM (Anayasa Mahkemesi) ve AIHM (Avrupa insan Hakları Mahkemesi) kararlarına çoklukla uyulmamaktadır. Yasaların uygulanmasında siyasi tercihler ve keyfilik egemen olmuştur. Makul gerekçelerden yoksun tutukluluklar, yargılama süresini gereksiz olarak uzatmak, iltisak ve irtibat gibi uydurma delillere yeni suçlar ihdas etmek, gizli tanık kullanılarak suç icat ve isnat etmek, mahkeme kararı olmadan suçlu ilan edilenlerin mal ve mülklerine el koymak, AİHM'nin kararlarını görmezden gelmek, KAYYIM atamaları ve KHK gibi uygulamalar anayasayı, uluslararası hukuku ve insan haklarını doğrudan ihlal etmektir.”

“ADALETSİZLİK BİR BEKA SORUNUDUR”

“Hukukta öngörülebilirliğin zedelenmesi, yasal engeli olmayan insanların haksız yere ve hukuka aykırı olarak işinden, aşından yoksun bırakılması, çalışma hakkının ve mülkiyet güvencesinin ortadan kalkması, giderek bir "korku ortamı görüntüsü oluşturmakta ve bu görüntü içerde toplumun huzur ve refahına, dışarda ülkemizin saygınlığına zarar vermektedir.

Adaletsizlik, bir beka sorunudur. Özellikle ceza yasalarının öngörülemez biçimde yorumlanması, gazeteci, yazar, iş insanları ve siyasilere dönük keyfi gözaltı, tutuklamalar, yargıya güveni ve devlete saygıyı sarsmaktadır.

Yargı mensuplarının inançlarını, siyasi görüşlerini ve ideolojik yaklaşımlarını kararlarına yansıtmaları çözülmesi gereken en ciddi bağımlılık ve taraflılık sorunudur. Yargının siyasi hesaplaşmaya ve keyfiliğe yol açacak uygulamalara alet edilmesi hukuk devletinin, demokrasinin ve özgürlüklerin sonunu getirir. Hak ve özgürlüklerin evrenselliği gözetildiğinde, hiçbir devlet hak ihlallerini "iç işimiz" savunmasıyla geçiştiremez.”

elik.png

“SİYASİ HEDEF TAŞIDIĞI GÖRÜLEN YARGISAL UYGULAMALARA SON VERİLMELİDİR“

“Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile hesap verebilirliği arasındaki denge kurulmadan yargı ile yasama ve yürütme organları arasındaki sorun çözülemez. Bu nedenle yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını güvence altına alacak, hukuk eğitiminden yüksek yargı organlarının yeniden yapılandırılmasına kadar köklü bir yargı reformu kaçınılmazdır.

Vatandaşların en temel anayasal hakkı olan her türlü kaygı ve korkudan arındırılmış güvenli bir hayat sürmelerini sağlamak devletin varlık sebebidir. Bu nedenle öncelikle siyasi hedef taşıdığı açıkça görülen yargısal uygulamalara son verilmelidir.. Devlete yapılabilecek en büyük kötülük, hukukun işleyişine, siyasetin ayrımcı biçimde müdahale etmesidir.”

“YAPILMASI GEREKEN DENGE VE DENETİMİN SAĞLADIĞI BİR YÖNETİM BİÇİMİNE GEÇMEKTİR”

“Güncel adaletsizliklerin çözümü için AYM ve AİHM kararlarının objektif bağlayıcılığı esastır. "Gizli tanık", "iltisak" ve benzeri istismara açık uygulamalara adil yargılama ilkesinin zedelenmesine son verilmelidir.

Ciddi biçimde daraltılan ifade özgürlüğü alanının genişletilmesi demokratik hukuk devleti olma iddiasının vazgeçilmez gereğidir. İfade özgürlüğünün ve çoğulculuğun birliğimizi pekiştireceği, çoklukta birliğin bizi güçlendireceği açıktır. Devlet güç kullanır. Bunun sınırlanmadığı ve denetlenmediği yerde keyfilik ve hukuksuzluk egemen olur. Yargı, bu tür olumsuzluklara karşı insanların son sığınağıdır. Hukukun ve adaletin olmadığı yerde özgürlük yoktur. Özgürlük ancak adalete dayalı bir hukuk düzeninin olduğu yerde korunabilir.

Bu bağlamda ilk yapılması gereken, kuvvetler ayrılığı ilkesine gerçeklik kazandırmak, devlet organları arasında denge ve denetimin sağlandığı bir yönetim biçimine geçmektir”

“KÖTÜ MUAMELE VE İŞKENCE İDDİALARI CİDDİYETLE ARAŞTIRILMALIDIR”

“Temel hak ve özgürlükleri gereksiz yere kısıtlayan idari uygulamalardan vazgeçilmeli; adil yargılama ilkesinin gereklerine eksiksiz uyulmalı, kayyım atamalarına ve KHK uygulamalarına son verilmeli; anayasal toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan vatandaşlara yönelik orantısız müdahalelerden kaçınılmalıdır.

Adalet gözetilmediği için on binlerce insan mağdur durumdadır. Mağduriyetin giderilmesi için cezaevlerindeki koşullar İyileştirilmeli; hasta ve yaşlı tutuklular tahliye edilmeli; denetimli serbestlik ve şartlı tahliye uygulamalarındaki keyfilik sona ermeli; kötü muamele ve işkence iddiaları ciddiyetle araştırılmalıdır. Keyfi ve hukuksuz uygulamalarla anılan, tekel niteliğindeki sulh ceza hakimliği sistemi kaldırılmalı; koruma tedbirlerine karar verme yetkisi genel mahkemelere devredilmelidir. Tutuklama ceza değil, belirli şartlarda uygulanabilecek bir önlemdir; cezalandırma amacı taşıyan tutuklama ve adli kontrol uygulamalarına son verilmelidir.

Kadınlara ve çocuklara karşı işlenmiş cinsel suçlar, cana ve mala kast içeren şiddet suçları ile uyuşturucu ticareti dışta tutulmak kaydıyla, bir kısmi genel af çıkarılmalıdır. Bireylere karşı suç işlememiş tüm siyasi tutuklu ve hükümlüler İvedilikle serbest bırakılmalıdır.”

“HUKUKA VE ADALETE BAĞLI KALMAYA ÇAĞIRIYORUZ”

"Demokratik Hukuk Devleti" ve "evrensel hukuk İlkelerine" bağlılık, yurttaşların esenlik ve güvenlik içinde yaşaması kadar, devletin varlığının ve saygınlığının da temelidir. O nedenle herkesi, iktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasi tarafları, hukukun üstünlüğü ve adalet ilkesini yüksekte tutmaya, hukuka ve adalete bağlı kalmaya çağırıyoruz.

Çağrımızı tüm duyarlı yurttaşlarımızın bilgi ve katılımı için kamuoyuna saygıyla sunarız.”

Metnin imzacısı olan isimler şu şekilde:

Abdulbaki Erdoğmuş – Diyarbakır Eski Milletvekili, ilahiyatçı

Ali Rıza Çoban – Doç. Dr., hukukçu

Bahattin Yücel – Turizm Eski Bakanı, tarihçi, turizmci

Beyhan Aslan – Denizli Eski Milletvekili, hukukçu

Doğu Ergil – Prof. Dr., sosyolog

Erdal Türkkan – Prof. Dr., iktisatçı, rekabet hukuku uzmanı

Ertuğrul Günay – Kültür ve Turizm Eski Bakanı, hukukçu

Ertuğrul Yalçınbayır – Başbakan Eski Yardımcısı, hukukçu

Figen Çalıkuşu – Avukat, yazar

Hakan Tartan – Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı, gazeteci, yazar

Haluk Özdalga – Ankara Eski Milletvekili, mühendis, yazar

Haşim Kılıç – Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı

Helün Fırat – İşletmeci, yönetici

Hüseyin Çelik – Prof. Dr., Milli Eğitim Eski Bakanı

Mehmet Altan – Prof. Dr., iktisatçı

Sırrı Özbek – İstanbul eski milletvekili, hukukçu, yazar

Müslim Doğan – Kalkınma Eski Bakanı, mühendis

Nesrin Nas – İstanbul Eski Milletvekili, iktisatçı

Suat Kınıklıoğlu – Çankırı eski milletvekili, uluslararası ilişkiler uzmanı

1.png

2.png

3.png

4.png

5.png

Kaynak:Halk TV

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Sedat Peker'den Soylu ve Ateş hakkında yeni iddia! "Nasıl korkuttun çöktün mallarına" Son dakika: İBB'den vatandaşları mağdur eden karar! Dakikalarca durakta beklediler ‘8 bin eczane kapanma tehlikesiyle karşı karşıya’ Tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Özer'in ifadesi ortaya çıktı