Son dönemde kadınların kılık kıyafetini hedef alan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu cuma 81 ildeki camilere gönderdiği Cuma hutbesinde bu defa kadınların miras hakkı hedef alındı.
90 bin camide "Kul Hakkı Ateşten Gömlektir" başlığıyla bu cuma okutulan hutbede, "Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır. Arazi sınırlarını ihlal ederek başkasının mülkünü gasp etmek, asılsız gerekçelerle insanların mallarına el koymak, yalan beyanlarla insanları mağdur etmek ateşten gömlek giymektir." ifadelerine yer verildi.
DİYANET'İN CUMA HUTBESİNE ARDI ARDINA TEPKİLER
Söz konusu hutbenin Medeni Kanun'a aykırı olduğunu vurgulayan çok sayıda kadın derneği ve isimden tepkiler ardı ardına geldi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Atatürk’ün kurduğu kurumu, kadın çocuk düşmanlığı üzerine çalışan karanlığın sözcüsüne çevirdiniz!" şeklinde tepki gösterirken, CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, şu tepkiyi gösterdi:
"Erdoğan’ın ve Erbaş’ın Diyanet’i, bir kez daha kadınların miras hakkına, Anayasa’nın eşitlik ilkesine, Medeni Kanun’a, laik düzene ve cumhuriyetin temelini oluşturan yurttaşlık kavramına doğrudan saldıran bir siyasal aygıta dönüştüğünü gösteriyor."

"BU SAÇMA FİKRİ ORTAYA ATMAK BÖLÜCÜLÜKTÜR"
Türk dağcı ve eski AKUT Başkanı Nasuh Mahruki ise bahsi geçen hutbenin Laik ve Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na aykırı olduğunun altını çizerek, "Bu çağda bu saçma fikri ortaya atmak bölücülüktür." dedi.
Gazeteci Çiğdem Toker, "Diyanet İşleri Başkanlığı, bugünkü Cuma hutbesinde yer alan kız çocuklarının miras payına dair ifadeyle sadece Medeni Kanun'u değil, kendisinin görev ve yükümlülüğü madde 136'da tanımlanan Anayasa'yı da ihlal ediyor." ifadeleriyle tepkisini gösterdi.
"HAKLARIMIZI TEK ADAMIN TALİMATLARINA TESLİM ETMEYECEĞİZ!"
CHP Kadın Kolları Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, söz konusu hutbeye şu tepkiyi gösterdi:
"Diyanet yine 'görev' başında: Kadınların yaşamına, bedenine ve hakkına müdahale etmekten geri durmuyor! İki hafta önce kadınların kıyafetine “edep” kılıfıyla dil uzatanlar, bu hafta da miras hakkımıza göz dikmiş.
Erkeğin iki katı miras almasını “Allah’ın takdiri” diye dayatıp, buna itiraz eden kadını “kul hakkı” ile suçlamak; adaletsizliği kutsamak, eşitsizliği ibadet gibi sunmaktır. Faizi, torpili, yolsuzluğu iktidarın çıkarına göre helal ya da haram ilan eden; dini, tek adamın siyasi ajandasına göre yorumlayan Diyanet, kadınların hayatına yön vermeye çalışma hadsizliğinden derhal vazgeçmelidir!
Miras arabuluculuğu ile kadınların hakkını gasp eden iktidar, şimdi Diyanet’i kullanarak bu eşitsizliği sözde meşrulaştırmaya çalışıyor. Kadınların bedenine, yaşamına, hakkına el uzatanlar şunu iyi bilsin: Biz buradayız, susmayacağız, geri adım atmayacağız! Eşitliğimizi, özgürlüğümüzü ve haklarımızı, ne Diyanet’e ne iktidara ne de tek adamın talimatlarına teslim etmeyeceğiz!"
"KADINLARIN EŞİT PAY TALEP ETMESİ HAKSIZLIK DEĞİL, YASAL BİR HAKTIR"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka da Cuma hutbesinde kadınların miras hakkıyla ilgili yer alan ifadelere şu tepkiyi gösterdi:
"Türkiye Cumhuriyeti’nde miras hukuku Türk Medeni Kanunu ile düzenlenir. Kadın ve erkek mirasta eşittir. Anayasa’nın 10. maddesi, devletin bu eşitliği sağlamakla yükümlü olduğunu söyler. Bu hutbe, iki erkeğe bir kadın payı anlayışını meşrulaştırarak hem Medeni Kanun’a hem de eşitlik ilkesine aykırıdır. Kadınların eşit pay talep etmesi haksızlık değil, yasal bir haktır."

"KURNAZLIĞIN DA ÖTESİNDE KADINLARA KARŞI KÖTÜ NİYETLİLİK"
Uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun yazar eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, "Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hutbeleri, bize öyle gelmese de, hedef kitle için yalnızca dini rehberlik değil, aynı zamanda politik yönlendirme işlevi de görüyor." diyerek şu tepkiyi gösterdi:
"Bugünkü hutbe, teknik olarak “kadınların mirastan mahrum bırakılmaması” gerektiğini söylüyormuş gibi yapıp, aynı cümlede “Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmama” ifadesiyle “eşitlik talebi”ni ilahi iradeye karşı gelmek gibi kurnazca bir çerçeveleme yapıyor. Hutbede dil sürçmesi denemez buna. Mevcut miras hukukunun dini yorumla sınırlandırılabileceğini sinyallemişler açıkça. Hakkın rıza vurgusu ile itaatsizlik olarak kodlanması, kurnazlığın da ötesinde kadınlara karşı kötü niyetlilik…"
"LAİK HUKUK HEDEFSE KADIN HAKLARI HEDEFTİR"
Tarihçi yazar Sinan Meydan, Diyanet İşleri'nin asıl hedefinin Laik Cumhuriyeti, dinsel saray rejimine dönüştürmek olduğunu ifade ederek şunları ifade etti:
"Hedefleri Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuriyettir. Laik Cumhuriyeti bir dinsel saray rejimine dönüştürmek istiyorlar. Laik Cumhuriyet hedefse her şeyden önce laik hukuk hedeftir. Laik hukuk hedefse kadın hakları hedeftir. Önce kadının Laik Cumhuriyet sayesinde elde ettiği medeni haklarını elinden almak isteyecekler."
"ELİNİZİ HAYATIMIZDAN ÇEKİP ÇENENİZİ KAPATMAYI ÖĞRENECEKSİNİZ"
Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK), kadınları hedef alan hutbeye ilişkin şu açıklamayı yaptı:
"Önce Adalet Bakanı'nın aile arabuluculuğu açıklamasıyla boşanma ile nafaka sürecinin ayrıştırılması fikri ortaya atıldı. Ardından bugün Cuma hutbesinde Anayasanın da gerisine gidilerek İslam Hukuku savunuldu. "Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır." denildi. Mirasta erkeğe iki kadın hissesi verilmesi gerekliliğine geldi konu.
Biz kadınlar yaşamımızı ve özgürlüğümüzü savundukça panikleyen iktidar bizleri haklarımızdan mahrum ederek "terbiye" edeceğini düşünüyor. Gözlerini cebimize dikenler tüm kurumlarıyla haklarımıza saldırıyor. Çalışma hakkımızdan miras hakkımıza, boşanma sürecinde alınması gereken haklardan iş ücretlerimize kadar her şeyde gözleri olanlar kadınlar erkeklere ya da kurumların desteklerine muhtaç yaşasın istiyor. Çok beklerler!
Biz kazanılmış haklarımızdan vazgeçmeyecek, hakkımız olanları almak için mücadeleye devam edeceğiz. Siz de gözünüzü cebimizden, elinizi hayatımızdan çekip çenenizi kapatmayı öğreneceksiniz."

"HİÇBİR ANAYASAL VE YASAL HAKKIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Diyanet’in kadınların eşit miras hakkına karşı tutumuna tepki gösterdi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Siyasi iktidar arabuluculuk sisteminde yapılan hileli, sinsi genişletmelerle tapu işlemlerinde arabuluculuk getirerek kadınların tapulu mallarda eşit miras hakkını yok etmeye çalışırken; Diyanet bunu tüm mirasa yaymak ve kadınların miras hakkını tamamen yarıya indirmek istiyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı anayasal bir kurumdur. Yürürlükteki Anayasaya, yürürlükteki Medeni Yasaya uymak zorundadır. Yayınladığı hutbelerle, fetvalarla kendi kendine Anayasayı, Medeni Yasayı ortadan kaldırmaya, delmeye, değiştirmeye, kadınların eşitlik ve eşit miras hakkını yok etmeye kalkışamaz. Derhal, Anayasa ve yasalara aykırı açıklamalarına bir son vermeli; anayasal ve yasal sınırlarına çekilmelidir.
Diyanet’in kadınların ve kız çocuklarının en temel haklarını ortadan kaldırmaya çalışan; bu haklarını kullanmak istedikleri taktirde yaşam haklarının ellerinden alınması dahil her türlü şiddete maruz kalmalarına neden olacak bu kışkırtıcı tutumundan vazgeçmesini sağlamak için sorumluları görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Miras dahil, hiçbir anayasal ve yasal hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz."

"ADALET, SEÇİCİ SUSKUNLUKLA SAĞLANMAZ!"
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'ndan ise Diyanet'in kadın cinayetlerine sessiz kaldığını vurgulayarak hutbeye şu tepki gösterildi.
"Kadınların yaşam hakkı, çocukların korunma hakkı, uluslararası sözleşmelerle ve Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Bizler, kadınların yaşam hakkı için, çocukların güvenliği için ve şiddetsiz bir toplum için verilen mücadeleyi zayıflatacak her söylemin karşısında duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz. Unutulmasın; ilahî adalet, kul hakkını korumakla başlar. Kul hakkı ise önce yaşam hakkıdır. Kadınların kazanılmış haklarına dokunarak korku salacağını düşünenleri bir kez daha muhatap almayacağız. Yaşam hakkı ihlal edilmişler için susanların, söz söyleme hakları yoktur. Adalet, Seçici Suskunlukla Sağlanmaz!"
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, hutbedeki ifadelere ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın miras hakkıyla ilgili açıklamalarının Anayasa’nın "kanun önünde eşitlik" ilkesine, “Ailenin eşitlik esasına dayalı korunması” yükümlülüğüne ve ''Anayasa hükümlerinin tüm devlet organlarını bağlayıcı olduğu''' kuralına aykırı ifadeler içerdiği hatırlatıldı. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin ''Eşit miras hakkı Anayasal bir haktır'' başlıklı açıklaması şöyle:
- ''Türk Medeni Kanunu'nun 495 ve devamı maddeleri uyarınca, kadın ve erkek mirasçılar eşit paya sahiptir. Bu düzenlemeler dini yorumlarla değiştirilemez; Anayasa'nın üstünlüğü ve kanunilik ilkesi gereğince bağlayıcıdır. Kadınların miras hakkını sınırlandırmaya yönelik bu söylemler, yalnızca eşitlik ilkesini ihlal etmekle kalmamakta; laik hukuk düzeninin ihlali anlamını da taşımaktadır.
- Anayasa ve yasalara aykırı yönlendirmeler hukuken geçersizdir ve sorumluluk doğurur. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı Anayasa'nın 136. maddesi gereğince belirlenmiş olan görev tanımı içinde hareket etmeye davet ediyoruz.
- İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak; kadınların yasal haklarının korunması, laiklik ilkesinin savunulması ve Anayasa'nın üstünlüğü için buna karşı örgütlenmek istenen tüm hukuki girişimleri yakından takip edeceğimizi kamuoyuna duyururuz.
- Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 15 Ağustos 2025 tarihli Cuma hutbesinde; ‘Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır.
- Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah'ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır’ şeklindeki açıklamaları, kadınların Anayasa'nın 10’uncu maddesinde düzenlenen 'kanun önünde eşitlik' ilkesi, 41’inci maddesinde güvence altına alınan 'Ailenin eşitlik esasına dayalı olarak korunması' yükümlülüğü ve 11’inci maddesinde yer alan "Anayasa hükümlerinin tüm devlet organlarını bağlayıcı olduğu' kuralına açıkça aykırı ifadeler içermektedir.''
Cuma hutbesinde yer alan ifadelere Kemalist Aydınlanma Derneği'nden de tepki geldi.
Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nı işgal eden kişinin yasalara karşı suç işlediğini belirten Kemalist Aydınlanma Derneği Sözcüsü Buket Müftüoğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk ve Mahmut Esat Bozkurt öncülüğünde, TBMM'nin yasalaştırdığı Medeni Kanunla mı yoksa Ali Erbaş'ın fetvalarıyla mı yönetilecektir? Ülkemizin gerçek beka sorunu budur. Cumhuriyet, laiklik ve demokrasiye inançla bağlı yurttaşlar, kadını ikinci sınıf hatta parya olarak gören gericilere teslim olmayacaklardır. Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nı işgal eden kişi yasalara karşı suç işlemektedir. Sıfatı Cumhuriyet olan savcıları göreve çağırıyoruz."
DİĞER TEPKİLER İSE ŞÖYLE
Halktv.com.tr yazarı Prof. Dr. Bengi Başer:

Berna Laçin:

