Çocuğun biri dua eder. Allah’ım lütfen yarın anneannem
Sürekli dua ediyor sabah akşam
Çocuğun biri dua eder.
-Allah’ım lütfen yarın anneannem ö’lsün.. diye..
Babası bunu duyar ama seslenmez ve ertesi gün anneannesi ö’lür..
Çocuk yine:
-Yarın dedem ö’lsün.. diye dua ederken
Babası bunuda duyar ve ertesi gün dede ö’lür…
Çocuk bu defa:
-Babam ö’lsün.. diye dua eder..
Adam bunuda duyar bir korku sarar, Sabaha kadar uyuyamaz..
Ertesi gün ö’lümü bekler fakat ö’lmez.
Akşam eve geldiğinde karısını ağlamaklı bulur
-Ne oldu der..
-Ne olacak bey.. Bugün bizim kapıcı ö’lmüş… :
Baba ile oğul seks hakkında konuşurlar…
-Baba herşeyi anladım da, şu prezarvatif paketlerini anlamadım.
-Peki, neyi anlamadın?
-Şimdi eczanede prezarvatifler 12’lik paketlerde satılıyor, kim bu kadarı aynı anda kullanabilir ki?
-Çok basit evladım. 3’lü paketlerde satılanlar vardır, bu 18-19 yaşındakiler içindir.Cuma için 1 tane, Cumartesi için 1 tane ve diğeri de haftanın gerisi için.Ayrıca 6’lı paketlerde de satılanlar vardır,20’li yaşlardakiler bunu alırlar.Cuma için 2 tane,Cumartesi için 2 tane, 2 tane de haftanın geri kalanı için.
Tamam da baba, peki 12 tane niye?
-12 tane de evliler için.Ocak için 1 tane, Şubat için 1 tane…
Banka
Adamın biri bir bankaya girmiş ve bankadaki görevli kadına:
– “a.ına koyduğumun bankasında boktan bir hesap açtırmak istiyorum” demiş.Kadın bir anda böyle bir laf beklemediği için şaşırmış, afallamış…
– “afedersiniz anlayamadım beyefendi, tekrar eder misiniz?” diye sormuş.Bunun üzerine adam yine: – “a.ına koyduğumun bankasında boktan bir hesap açtırmak istiyorum” demiş.
Kadın çok bozulmuş ve:
– Aman beyefendi, lütfen sözlerinize dikkat edin ve ne istediğinizi kibarca söyleyin! demiş.Adamda hiçbir değişme yok, aynı lafı tekrar tekrar söylemiş…
En sonunda kadın dayanamamış ve “ben sizi müdürümün yanına götüreyim de, derdinizi ona anlatın!” demiş.Müdürün yanına gitmişler, adam yine aynı şekilde müdüre isteğini iletmiş.
Müdür:
– Beyefendi, elemanım son derece haklı.Bu şekilde konuşursanız korkarım size yardımcı olamayacağım, lütfen niye böyle konuştuğunuzu söyler misiniz?
Bunun üzerine adam:
-Ağzına s.çtığımın sayısal lotosundan en büyük ikramiye bana çıktı ve bunu a.ına koyduğumun bankasında boktan bir hesap açtırarak değerlendirmek istiyorum!” demiş…
Bu lafı duyan müdür eliyle kadını işaret ederek bağırmış:
-Ve bu orospu size yardımcı olmuyor, öyle mi?
Doesn’t matter
Temel amerikaya gelir,ucaktan iner passaport olayi filan falan immigration office alırlar bunu.Memur sorar :
– What’s your name sir?
-Temel
-Surname?
-Kaya
-Sex?
Temel gayet sakin cevaplar
– 3 times a week
Memur şaşırır ve olayı toparlamaya çalışır…
– Sir you understood me wrong..I mean male? or female?
Temel yine hic beklemeden cevaplar:
– Doesn’t matter
İhale
Adı türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu’nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş.Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş.
Birinci marangoz:
“500 tlye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.”
Bürokrat ikinci marangoza dönmüş:
– Siz aynı işi kaça yaparsınız?
– 2,500 lira.
– Nasıl olur bu kadar fiyat farkı?
– 1000 bana, 1000 size… 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.
İhale ikinci marangoza verilmiş.
Yaban Tavşanı
Dünya polis teşkilatlanması örgütü bir gün alman, fransız ve türk polislerin katıldığı bir yarışma düzenler.Buna göre ormana bir yaban tavşanı bırakılacak ve en organize, en çabuk şekilde tavşanı bulup görevlilere teslim edecek teşkilat büyük ödülün sahibi olacaktır.Bütün hazırlıklar tamamlandığında yarışma başlar.
Fizik gücü yüksek disiplinli polizeiler ormana girerler, sağlı sollu koşuşturmacalar, değişik tuzaklarla birlikte yakalanması hayli zor olan yaban tavşanını 5 dakikaya yakın bir sürede görevlilere teslim ederler.
Türkler son yarışmacı olarak ormana dalarlar, bir curcuna olur ve ortalıktan kaybolurlar.Yarım saat olur, bir saat olur, iki saat olur hiçbir haber alınamaz.Yetkililer tam dağılmaya hazırlanıyorken, Türk polisler çıkagelir, yanlarında kelepçelenmiş, ağzı burnu kan içinde bir boz ayı da onlara eşlik etmektedir.Yetkililer sorar:
– Bana bak, siz hıristiyanlar ikide bir neden istavroz çıkarıyorsunuz?
Papaz:
-Yahudiler Hazreti İsa’yı çarmıha gerdiler ya, peygamberimizi anıyoruz…
Bektaşi:
-Şükredin ulan, ya İsa’yı kazığa oturtsalardı, ne yapacaktınız?…
1.İneği de kurbana saymazsam şerefsizim
Bektaşi bulgurunu kaynatıp kuruması için sermiş, bir yandan karıştırırken bir yandan da dua edermiş:
-Allahım bulgurlarım kurumadan yağmur yağdırma!
Bulgurlar tam kurumaya yüz tutmuşken yağan yağmur, Bektaşi’nin bulgur sergisini su içinde koymuş. Bu zor durumunun üzerinden bir hafta geçmeden, ineğini de ahırda ölü bulan Bektaşi, üst üste gelen kötü olayları kabullenmekte zorlanmış.
Ramazan ayının geldiğini fırsat bilen Bektaşi oruç tutmaya niyet etmiş ve Ramazanın ilk günü, iftara beş dakika kala sigarasını yakmış.Sigarasından içine çektiği dumanı büyük bir keyifle gökyüzüne üfleyerek:
-Nasıl, illet oluyorsun şimdi bana değil mi? Diyerek kendi kendine söylenmeye devam etmiş:
-Ölen ineği de kurbana saymazsam şerefsizim!
Yolu camiye düşen Bektaşi namazdan sonra:
-Ey ulu tanrım, bana bol bol şarap ver diye dua etmiş.
Yanında namazı bitiren kişi de ellerini kaldırmış:
-Rabbim bana iman ver diye dua etmiş.
İki duayı da işiten hoca Bektaşi’ye dönmüş:
-Bak herkes iman istiyor tanrıdan sen de şarap istiyorsun. Utanmıyor musun?
Bunun üzerine Bektaşi hocaya dönüp:
-Ne yapalım hoca efendi herkes kendisinde olmayanı ister
5.Her şey Allah’tan
Bektaşi’nin biri her gün kasabada ‘Her şey Allah’tan’, ‘Her şey Allah’tan’ diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi’ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi’nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;
-Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah’tandı.
-Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah’tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.
Bektaşi kiraladığı kayık ile Eminönü’nden Üsküdar’a giderken, deniz dalgalanmaya, kayık sallanmaya başlar. Dalgaların, büyük bir fırtınanın başlangıcı olduğunu sezen Bektaşi’nin telaşlandığını gören kayıkçı:
-Ne korkuyorsun yolcu? Korkma. Allah büyüktür! Diye Bektaşi’yi sakinleştirmek ister.
Kayıkçının bu sözüne içerleyen Bektaşi şu yanıtı verir:
-Allah büyüktür amma, kayık küçük!
9.Zaten abdestsiz kılmıştım
Bektaşi yolda giderken bir yemiş ağacı görür ve çıkıp yemiş yemeğe koyulur.
Yoldan geçen sofunun biri seccadesini Bektaşinin çıkmış olduğu yemiş ağacının dibine sererek namaz kılmaya başlar.
Namazı biten sofu ellerini açarak ‘allahım namazımı kabul et’ der.Bizim Bektaşi de yukarıdan ‘etmiyorum’ der.
Bektaşinin sesini duyan sofu buna şaşırır ve bu sesin kimden geldiğini anlamak için her tarafa bakar ama kimseyi göremez..
Sofu tekrar ellerini açarak ‘allahım dualarımı kabul et’ der. Bektaşi tekrar ‘etmiyorum’ der.
Sofu tekrar açarak ‘kabul et’ der. Bektaşi tekrar aynı cevabı verir..
Buna çok sinirlenen sofu ‘etmezsen etme zaten abdestsiz kılmıştım’ der.