"Bir bahçede bir sürü ev vardı. Renkli renkli ışıklar, çıplak bayanlar vardı. Herkes dans ediyordu, camın dışında büyük bir erkek kalabalığı onları izliyordu. Sonra 'Abla' dediğimiz bayan beni yazıhanesine aldı. 'Bir şey yer misin?' dediler, ben de yemek istemedim, eşim gelecek zaten diye. Gözümü açtığımda sabahtı, yemeğe ne attılarsa uyumuşum. Ben hâlâ eşim gelecek sanıyorum. Günlerce uyukladım, bana ne veriyorlardı bilmiyorum, uyku esnasında benimle bedensel faaliyetler yaşandığının da farkındaydım. Eşim aradı beni, bir süre orada çalışmamı söyledi. Ben de istemediğimi, insanların benimle ilişkiye girdiğini anlattım, telefonu suratıma kapattı. Her gün işkence çektim, dövdüler, yemek vermediler... İğrenç Gökhan bey... İğrenç! Aynaya baktığımda kendimden tiksiniyordum, bir günde 50- 60 kişiyle ilişkiye girmek ne demek! O kokuyu banyo yapsam bile bedenimdem atamıyordum, insanlar ben ağlayınca paralarını geri istiyordu. Böyle olunca dayak yiyordum, 'Güler yüzlü ol' diyorlardı. Bazıları hayatından çok memnundu. Bir arkadaşım 'Ne olur onların dediklerini yap, yoksa çok kötü şeyler yaparlar' demişti. Ona gelen müşteriler ona kolonya getirirlerdi, meğer kız kolonya içiyormuş sıkıntıdan. 4 torunum var, damatlarım benim yaşantımı öğrendikleri için çocuklarımla fazla iletişime girmiyorum. 2-3 ayda bir misafir gibi gidip çay kahve içip evime dönüyorum. Damadımın biri beni İstanbul genelevinde gördü, hem de kızımla evliyken... Ertesi günü kapıya beni öldürtmek için adam dikti, ben de Edirne Genelevi'ne götürüldüm. Cinsellik benim için sadece zorla yapılan bir şey. Hiçbir şey hissetmiyorum bedenimle ilgili. Kadınsal bütün duygularım ölü, hiçbir duygum kalmadı. Lütfen kadınlarımızı üzmeyelim. Evet, evleniyoruz yuva kuruyoruz, mutlu olmak istiyoruz. Biraz duygu ve ilgi gösterin, şiddet uygulamayın lütfen. Hayatta tek istediğim bu, inanıyorum Allah bana bir gün nasip edecek. Kabe'ye gidemesem de Umre'ye gitmek istiyorum."