Amerikalı bir tütün işçisi olan Henrietta Lacks 29 Ocak 1951 de vajinal kanama şikayeti ile hastaneye gider. Yapılan kontroller sonucunda rahminde kötü huylu bir tümor olduğu tespit edilir ve bu tümörün son derece tehlikeli olduğu anlaşılır.
Dr.George Gey o dönemlerde kanser
araştırmaları yapan bir doktordur ve ulaşabildiği tüm örnekleri toplayarak
insan hücrelerinin insan vücudu dışında da geliştirilebilmesi için çalışmalar
yapmaktadır. Lacks den alınan tümör örnekleri araştırma yapması için Dr.George
Gey'e gönderilir.
O güne kadar insan hücreleri insan vücudu
dışında yalnızca bir kaç gün canlı olarak kalabiliyordu. Eğer insan vücudu
dışında gelişebilen bir hücre dizimi bulunursa bilim adamları çok önemli bir
yol katedecekdi. Normal hücre dizilimleri belirli bir bölünmeden sonra ölürler.
Ama Henrietta Lecks'in hücreleri bölünmeye devam etti ve ölmedi. Bu hücreler
diğer hücrelerden oldukça farklıydı ve bu yüzden Henrietta Lecks'in isminin
kısaltması olan HeLa adını verdiler.
Normal hücrelerde 46 kromozom bulunurken,
HeLa hücreleri 7680 kromozom yapısına sahipti. Virüsün kendi DNA sını içinde
bulunduğu bedenin DNA sına aktarması sonucu da mutasyona uğramıştı. Kanser
hücresi olan HeLa hücresi diğer kanser türlerinden dahaz hızlı büyüyorlardı.
Bunun nedeni ise Henrietta Lecks'in geçirdiği vajinal rahatsızlık sebebiyle
bağışıklık sisteminin zayıflamış olmasıydı. Telomeraz enzimi aşırı aktif
olduğundan dolayı HeLa hücreleri hızlıca artıyor ve neredeyse ölümsüz hücreler
oluyordu.
HeLa hücreleri sayesinde bilim adamları
birçok çalışma yapabildi. Salk ve IPV aşısı bu hücreler sayesinde geliştirildi.
Klonlanan ilk insan hücreleri HeLa hücreleriyle yapıldı. Kanser ve virüslerle
ilgili araştırmalar Hela hücreleri kullanılarak yapılmaya başlandı.