Bir süre sessizce baktık birbirimize. Sonra gülümsedi. “Yıllar seni hiç değiştirmemiş,” dedi. Oysa ben değişmiştim — yorgundum, kırgındım, ama içimde hâlâ sevgiye aç bir kadın vardı.
Konuşmaya başladık. Saatler nasıl geçti anlamadım. Kalbimdeki kırık yerlerden içeri bir sıcaklık doldu. Fakat aynı zamanda içimde bir suçluluk da vardı. Her ne kadar eşimle aram kötü olsa da, hâlâ evliydim. Çocuklarım vardı. Bu düşünce bir an bile aklımdan çıkmadı.O gün, vedalaşırken elimi tuttu. “Keşke o zaman seni kaybetmeseydim,” dedi. O an içimden bir şeyler koptu. Eve dönerken gözyaşlarımı tutamadım. Kalbim ikiye bölünmüştü: bir yanında geçmişin sevgisi, diğer yanında bugünün sorumlulukları.