Ankara'da silahlı saldırıda öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in faillerinin yargılandığı davadan sonra bir davada aralarında Ülkü Ocakları yöneticilerininde olduğu 8 kişiye açıldı. Ankara 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşması bugün saat 09.15’te başladı.
Dava kapsamında, Sinan Ateş’in ölümünden önce kişisel bilgilerini temin etmek ve cinayetin ardından şüphelilerin gizlenmesine yardımcı olmakla suçlanan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat ve bir polis memurunun da aralarında bulunduğu sanıklar, ilk kez hâkim karşısına çıktı.
TALEP EDİLEN CEZALAR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu ve eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak" suçundan 2 ila 4 yıl arasında hapis cezası talep edildi. Aynı suçu kamu görevlisi sıfatıyla işlediği gerekçesiyle Trafik Şube’de görevli komiser Talha Atalay için ise 3 ila 6 yıl hapis cezası istendi.
Cinayet sonrası şüphelilerin kaçmasına yardım ettikleri gerekçesiyle “suçluyu kayırma” suçlaması yöneltilen Fatih Küçükertutan, Gökhan Türkmen, Recep Küçükerturan ve Yunus Hasar hakkında da 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talebi yer aldı.
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, ilk duruşmaya katılmadı. Ateş sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Adalete güvenmeyi, arkası sağlam şüphelilerin sırıtışını izlemeyi reddediyorum” dedi.
Ateş'in paylaşımı şöyle:
"İNANMAYI, KATILMAYI, İZLEMEYİ, GÜVENMEYİ REDDEDİYORUM!
Sinan’ın uçuş bilgilerini temin eden Gürsel Horat’ın,
"Ekibi kurduk, kafasına sıkacaklar" diyen Suat Yılmazzobu’nun,
Cinayete karışan Tolgahan Demirbaş’a bilgi notu gönderen komiser Talha Atalay’ın,
Yaşadığımız evin fotoğraflarını çeken Burak Kılıç’ın,
Kiralık katilin, makam aracıyla kaçırıldığı kesinleşmesine rağmen ifade dahi vermeden takipsizlik alan Ahmet Yiğit Yıldırım’ın,
İsimleri yazmakla tükenmeyecek şekilde uzayan ve alçakça bir yöntemle işlenen bu cinayette dahli olduğu tespit edilen herkesin karıştığı suç nispetinde kovuşturulmadığı,
İki yıldır iki şüphelinin telefon kilidinin açılamadığı,
Sinan’ın en yakın arkadaşlarının ifadelerine duruşmada başvurulmadığı,
Sinan’ın sokak ortasında katlinin alacak verecek meselesine indirgenip birbirinden bağımsız iki grubun işlediği alelade bir cinayet gibi gösterilmek istendiği bu düzende,
Yargının bağımsız olduğuna ve üstünlerin hukuku olmadığına inanmayı,
Bugün tam bu saatte başlayan duruşmaya katılmayı,
Arkası sağlam şüphelilerin karşımda alaycı sırıtışını bir kez daha izlemeyi,
İki yavrum da “Anne sana bir şey olmayacak değil mi?” diyerek ağlamayı bırakana dek de adalete güvenmeyi
REDDEDİYORUM!"
Duruşmada hazır bulunan sanıklardan ilk olarak Burak Kılıç dinlendi. Cinayet öncesinde Ateş'in ikamet ettiği sitenin fotoğraflarını çekerek, "cinayete azmettirmekten" ana dava dosyasında hapis cezasına çarptırılan Tolgahan Demirbaş'a göndermekle suçlanan Kılıç, suçlamaları reddetti.
Kılıç, “Sitede bir sürü insan yaşıyor, bir sürü daire var. O yüzden kişisel veri anlamında belirleyici bir unsur yoktur. Suçlamayı kabul etmiyorum. 'Tolgahan’ın beyanı üzerine ben bu fotoğrafı gönderdim' diyemem. Attığım iddia edilen fotoğrafın üstünden 3 yıl geçmiş. Attığımı da hatırlamıyorum ama imaj kayıtlarında sabit" savunmasını yaptı.
Hakim tarafından savcılıktaki "Bu fotoğrafları Tolgahan Demirbaş’ın talebiyle göndermiş olabilirim" ifadesi anımsatılan Kılıç, "Tolgahan benden böyle bir şey istemedi. Fotoğrafı hangi koşullarda çektiğimi hatırlamıyorum. Ben de mantık yürüttüm ve 'Mersin'deki cinayet nedeniyle atmışımdır' dedim. Hala aynı fikirdeyim. Sinan Ateş ile bizzat tanışıklığım yok" yanıtı verdi.
Sanık Kılıç’ın avukatı ise savunmasında "Savcı Ayhan Ay’ın soruları üzerine müvekkilim olayın üzerinden süre geçtiği için 'Böyle olmuş olabilir’ diyerek ihtimalleri sıraladı. Bu yüzden müvekkilimin savunmasının çelişkili olduğunu düşünmüyorum. Müvekkilim Ateş'in açık adresinin temin edilmesine ilişkin herhangi bir çabaya girişmedi." dedi.
Ateş ailesinin avukatı Şeyda Şahin, "Bir dosya var ve atomlarına bölündü, biz toplamaya çalışıyoruz. Burak Kılıç ile aynı eylemleri yapan Çağlar Zorlu, Mustafa Ensar Aykal ağır cezada yargılandılar. Burak Kılıç’ın da burada değil, ana dosyada yargılanması gerekiyordu" ifadelerini kullandı.
Dosyanın, Ateş cinayetine ilişkin ağır ceza mahkemesinde halen devam eden dosyayla birleştirilmesini isteyen Şahin, "Burak Kılıç, Çağrı Ünel’in saldırıya uğradığı gün sosyal medyadan 'Fırtına olsanız bu kayadan toz kaldıramazsınız' şeklinde paylaşımlar yapıyor. Ertesi gün de Tolgahan Demirbaş, Burak Kılıç’a 'S.A. hakkında bir gelişme var mı?' diye soruyor. Burak Kılıç da 'Yok' diyor. S.A’yı kim olarak anlamış?” diye sorması üzerine sanık Kılıç, "Bu soruya, yargılandığım dosyayla alakası olmadığı için cevap vermeyi uygun bulmuyorum" dedi.
"SİNAN ATEŞ İLE KARŞILAŞMADIM"
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’e ilişkin bazı verileri temin ederek, Tolgahan Demirbaş’a göndermekle suçlanan sanık Yılmazzobu da savunmasında "Suçlamaları kabul etmiyorum. Bahsi geçen konuya ilişkin mesajlaşma hareketlerini öğrendim. Mesajları hatırlamıyorum. Savcılık ifadem geçerlidir. Sinan Ateş’i tanımıyorum. Herhangi bir ortamda karşılaşmadım" ifadelerini kullandı.
Hakimin, "Elektrik işi ile uğraşıyorsunuz. Bir numarayı nasıl sorgulayabiliyorsunuz? sorusuna Yılmazzobu, "Hatırlamıyorum" yanıtını verdi.
Olay tarihinde Trafik Şube’de komiser olarak görevli olan sanık Talha Atalay ise görevinden ihraç edildiğini belirtti.
Atalay, "Sinan Ateş olayını medyadan öğrendim. Sonra arkadaşlarımla WhatsApp grubunda yazıştım. Suçlamayı kabul etmiyorum. Komiser olarak görev yapıyordum. Benim haberi emniyetten aldığım doğru değildir. Bölge Trafikte çalışan bir komiserin bir vatandaş hakkında kimlik bilgisi ve adres bilgisi alma gibi bir imkanı bulunmamaktadır" dedi.
"TRAFİK SUÇLARIMIZ ÜZERİNE KONUŞMUŞUZDUR"
Tolgahan Demirbaş'ın "trafik cezalarına ilişkin sorular sorduğunu" savunan Atalay, "Ben de konuya dair bilgi alıp döneceğimi söyledim" dedi.
Atalay, emniyetle ve kollukla hiç ilgisi olmayan bir konuda isminin hedef haline getirildiğini savunarak, "Bu sebepten, bir insanın hayatı ve mesleğiyle bu kadar kolay oynanmasına sebebiyet verildiğini de belirtmek isterim" dedi.
Olaydan bir gün önce ve sonra Tolgahan Demirbaş ile aralarında geçen aramalarda ne konuşulduğu ve mesajları neden sildiği sorulan sanık Atalay, "Trafik suçları için konuşmuşuzdur" ifadesini kullandı.
Mahkeme hakiminin, "Bu kadar önemsizse neden mesajları sildin?" diye sorulan Atalay, hatırlamadığı yönünde yanıt verdi.
Duruşmaya İstanbul'dan video konferansla bağlanan sanık Gökhan Türkmen’in avukatı, müvekkilinin "suçluyu kayırma" ile suçlanmasına ilişkin, "Suçun sübut bulması için müvekkilimin (ana dava sanığı) Doğukan Çep’i tanıması gerekir. Bu da yetmez, suç işlediğini bilmesi gereklidir" dedi.
Duruşmada konuşan Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş, "Ben adalet istiyorum. Bir oğlum vardı benim. Bunların hepsi oğlumu tanıyor. Olcay Kılavuz’un tayfası bunlar hep. Hepiniz oğlumu katletmek için ayrı ayrı para mı aldınız?" diye konuştu.
Abla Selma Ateş ise şu beyanı verdi:
"Burak Kılıç'ın, kardeşim istifa ettikten sonra internette karalama kampanyası yaptığı herkes tarafından biliniyor. ‘İhanet Ateşi’ şeklinde yazı yazılmış ve paylaşmış. Komiser, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı dediğimiz ama bence suç örgütü olan Ülkü Ocaklarına çalışmak yerine keşke devletine çalışsaymış. Sinan’ın anbean durumunu paylaşmasını nedeni nedir? Bunlar planlı şekilde kardeşimi katletti. Bunların başında İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Ömer Şanlı ve Olcay Kılavuz olduğunu biliyoruz. Ahmet Yiğit Yıldırım ile de suçluların şehir dışına çıkartıldığını biliyoruz. Sinan Ateş’in ailesinin başına bir şey gelirse tüm bu isimlerden hesap sorulmasını istiyoruz. Eski Bursa Ülkü Ocakları Başkanı Mehmet Saltık şu an adliyede, can güvenliğimiz yok.
Huzurdaki bu sanıkların hepsi Ülkü Ocakları yöneticileri. Nasıl birbirlerini tanımıyorlar, kardeşimi tanımıyorlar? Kardeşim 118 haftadır toprağın altında. Sadece adalet istiyoruz. Hala bizi tehditler, sosyal medyadan saldırılar devam ediyor. Elbet adalet yerini bulduğunda hesaplaşacağız. İsmini verdiğim herkesin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum."
1 TEMMUZ'A ERTELENDİ
Ateş ailesinin avukatı Şeyda Şahin, dosyaların tamamının birleştirilmesini, talimatla ifadelerinin alınması için yazı yazılan sanıkların ise duruşmada dinlenmesini istedi. Sanıklar hakkındaki adli kontrolün devamını talep eden Şahin, sanıklardan Recep ve Fatih Küçükerturan kardeşlerin savunmaları kapsamında Cihangir Yavuz'un tanık olarak dinlenmeleri talebinde bulundu.
Sanık avukatları ise müştekilerin davaya katılma taleplerinin reddini, müvekkilleri hakkındaki adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasını istedi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince görülen ve karara çıkan dava dosyasının akıbetinin sorulmasına, ayrılan dosyaların fiziken gönderilmesine ve birleştirilmesi işlemlerinin değerlendirilmesine karar verildi. Huzurdaki sanıklar hakkında haftada iki gün imza verme şeklindeki adli kontrol şartının tek güne indirilmesine ve sanıkların duruşmalarda vareste tutulmasına hükmeden hakim, davayı 1 Temmuz 2025'e erteledi.
Tele1