detylar için görselelre ilerletiniz
.. Arzu okay 1954 yılında istanbulun bomonti semtinde doğdu babası şoför annesiyse ev hanımıydı. onun çilesi henüz 10 aylıkken annesinin ve babasının boşanmasıyla başlayacaktı. babası evi terke etmiş ve bir başka kadınla hayat kurmuştu. 1970 yılına kadar sıradan bir ailenin fakir ama alımlı bir kızı olarak sürerecekti hayatını. Yaşı büyüdükçe de babasını özleyecek ve merak edeceti. kimdi neciydi neler yapardı hep aklındaydı bir gün canına tak edip babasını bulmaya karar vermişti. O günü kendisi şöyle anlatacaktı: Babam başka biriyle evlenip aile kurmuş. 13 yaşındayken gidip tanıştım,
Adana’ya. Beni istemedi.Onu suçlamıyorum ama babam olsun isterdim. henüz 15 yaşındaki yalnız ve fakir kızın hayatı birden değiştirecekti. sinema kraliçesi olunca yapımcılar hemen bu kadına başrol verirler oynadığı filmin adı ölünceye kadardır .rol arkadaşı ise ayhan ışıktır. Bu mazum yüzlü kız türk sinemasının aradığı taze kan olacaktır bir süre... 15 yaşıdayken kendinden yaşça büyük adamlarla aşk sahnelerinde oynuyor yaşından beklenmeyecek derecede iyi performanslar sergiliyor. siyah beyazdan rengaren yıllara geçişte büyük bir telaş vardı ...
işte tüm bunlar insanları sinemadan uzaklaştırdı. türk sineması seyircisini kaybetmeye başladı. televişzyonda türkiyeye yeni gelmişti. bu sayede sinemada evin içine girmişti. kısacası televizyon sinemayı nakavt etmiştir. sinema salonlar birer birer kapanmaya başlar. kurtuluşu komedi seks filmlerinde arar yapımcılar. önce yabancı filmlerin kopyası yapılır. hem cinsel hem gülmece unsurları taşlıyan bu fişlmler tüm dünyada iş yapmaktadır. ve ilk film 5 tavuk bir horozdur. bu film sşinema salonlarında patlama yaratmıştı adeta. ama seyirci aynı seyirci değildir o da değişmiştir. salonlar ipsiz sapsız cinsel açlıkla dolu insanlarla dolup taşmıştı. adana ankara istanbul başta olmak üzere bir çok şehir civciv çıkacak kuş çıkacak ayıkla beni hüsnü şipşak basarım gibi cinselliği çağrıştıabn afişlerle donatılır. duygsal
sözlerin yerini gişricek çıkıcak parçalıycak kelimleri alır. ülkenin karmakarışık dönemninde iyi gfelir bu filmler sakinleştirici uyuşturucu niteligindedir. ve filmler filmleri izler... beş kadın bir erkek, yırt kazım, bazıları cacık sever, muz sever misin gibi yüzlerce film sinema salonlarını süsler...oyunculuk öenmli değildir önemli olan vucut ölçüleridir. geçimini sinemadan sağlayan yüzlerce sanatçı bir girdabın içine girmiştir artık. Arzu okayda 70’li yılların sonunda başlayan Yeşilçam’ın o ‘karanlık’ döneminden nasibini fazlasıyla alan oyunculardan biri oldu fikret hakan la ayhan ışık la başrol oynayan o kadırn artık sinema salonlarında eli biryerinde gezen geçnliğin hayallerini süsleyen kadın olmuştu. kötü günler birer bire silinir aklından.işler ilerleyince bir makina alıp imalata başlarlar
ardından hiltonda yapılan bir moda fuarına muracat eder oraya gittiğinde ihracat müşterileriyle tanışır ve artık işler gelişmöeye başlar. üretim için bir makine alır kendisine ardından o iki olur sonra 10 derken yüzlerce makineye ulaşırlşar. ve yanında 600 kişi çalışıyordur artık. Arzu okaysa o günlerde çok sevdiği parise yerleşme kararı alır. valizini toplayıp geçmişini geride bırakıp parise uçar. orada şık caddelerden birinde mağaza açar.
her geçen gün biraz daha başarılı olur hayatın sürüklediği biri olmkatan çıkıp tam tersine oınu sürüklemenin tadını çıkarmaya başlamışlır artık. kendisi bile inanmakta zorluk çekse de mutludur artık arzu okay. ve sıra gönül işlerine gelir. istanbula sık sık yaptığı yolculardan birinde kalbinin sahibini de bulur. bir süre flört edttikten fransa vatandaşı olan ahmet neidik ile evlenirler. bir kızları da olur eda isminde. pariste 3 katlı bir villa satın alarak orada yaşamaya başlar. bu rada türkiyede ürettiği malları dünyanın 4 bir yanına ihraç eden
arzu olkay bir de ödül alır. dönemin bakanı ışın çelebinin elinden istanbul ticaret odasnın kendisine verdiği ihracat rekoru ödülünü alır. Sişnemada hiç ödül almayan bu kadın türkiye ihracat rekoru ödülünü almıştır. gururludur. 14 milyıon dolarlık ihracat gerçekleştirmişti. tüm bu paris serüveninde hiç ortalarda görünmek istemnez arzu okay hep uzak durur basından adeta kaçar. sık sık annesini görmek için türkiyeye gelse de kimselerin gözüne sokmaz kendisini. #arzuokay #zerrinegeliler #fericansel izliyor yılmaz köksal vs ruşen çakır
Arzu Okay Diyarbakır'da hendek eylemine katıldı
Arzu Okay'ın oyuncusu olduğu bir filmin afişi.
ARKADAŞIMA BENİ BIRAK SEN KAÇ DEDİM
Arzu Okay, benim için “erotik filmlerin gözde aktrisi” demek… ti, “Keşke”siz Bir Kadın’ı okuyana kadar. Hoş, bu erotik filmlerin de en fazla üçünü-beşini izlemişimdir ama işte algı öyle kalıyor.
Ne yalan söyleyeyim, kitabı okuyana kadar Arzu Okay’ın kim olduğunu bilmiyordum ben. Yani, bildiğimi sandığım Arzu Okay ile gerçek Arzu Okay’ın hiçbir alakası olmadığını bu kitap sayesinde öğrendim -bir ölçüde yaşla ilgisi varsa da esas sorun daha derinlerde bence.
1955’te Şişli’de doğmuş Arzu Okay. Gencecik bir yaşta Yeşilçam’a adım atmış. 100’ü aşkın filmde oynamış. Zeki Müren’le fotoroman çekmiş. Sinema erotik-komediye dönünce mecburen o da bu alanda devam etmiş. Bütün sinema kariyeri on seneyi bulmamış. Sonra da ticarete atılmış. İngilizce öğrenmek için bir süre İngiltere’de yaşamış. Derken, deri işi için Fransa’ya yerleşmiş. Anlaşılan, tüccarlıkta muvaffak da olmuş. Sadece para kazanmak hayatına mana katmayınca sosyal sorunlarla da ilgilenmiş. Aktivist olmuş.
Kimilerine göre Türk sinemasının Brigitte Bardot’su Arzu Okay. Ben çok geç keşfettim. Siz benim kadar geç keşfetmeyin ve hemen “Keşke”siz Bir Kadın’ı okuyun derim.
Erotik film furyası başlamadan birkaç sene önce, Yeşilçam’da moda kovboy filmleriyken Arzu Okay’ı o rollerde görüyoruz. Fotoromanlarda var. Başka rollerde de oynuyor. Arzu Okay, aslında bir aktris ve onun oyunculuğunu salt erotik filmlerle anmak büyük bir hata. Gelen işe göre film çekiyor. Bunu da kitapta sık sık “ekmek parası” olarak anlatıyor ki annesiyle yaşadığı evden çıkıp daha reşit değilken hayata atılan bir genç kız için maişet derdi doğal olarak her şeyin üstünde.
Ben Paris’teydim Sylvia Kristel öldüğünde. Bana telefon açıyorlar ‘Bu konuda ne düşünüyorsun?’ diye. Böyle sorulara deliriyorum. Niye bir seks ikonu öldüğünde bana soruluyor da Türkiye’de bin tane yalan yanlış şey yapılıyor, ‘Arzu Hanım bunlarla ilgili fikriniz nedir?’ diye sorulmuyor? Benim onlarla ilgili fikrim olamaz mı? Hükümet değişikliğiyle ilgili, Türkiye’deki eğitim sistemiyle ilgili, sansürle ilgili… Bir tek bu konularla ilgili mi fikir sahibi olmalıyım ben?” (s. 65) Bu isyan aynı zamanda hayatta yaptığı -ve başardığı- diğer hiçbir işin görülmemesine.
12 Mart zamanı. 16-17 yaşlarındayım. Mersin-Arslanköy’de film çekiyoruz. (…) O köyde o kadar çok kar yağıyor ki, Torosların tepesinde, bayağı yüksek bir yer. Bir sene evvel şehirle irtibat kesilmiş, yiyecek atmışlar helikopterden, o kadar.” (s. 35)
Vasıf Öngören falan hepsi oradalar o zaman. 12 Mart dönemi. Gerçekten de iki-üç gün sonra o ev basıldı. Vasıf Bey’i alıp götürdüler.” (s. 38)
Biraz da eski İstanbul’u okuyalım: “O zamanlar Tarabya Plajı var, denize girmeye oraya gidiyorduk.” (s. 41) Gene bu kitapta o meşhur Mecidiyeköy’ün “dutluk” olduğu zamanları hatırlatıyor Arzu Okay. Çocukluğu o dutlukta geçmiş: “İstanbul-Mecidiyeköy’de büyüdüm ben. Mecidiyeköy’de annem bir ev satın almıştı ama elektriği, suyu yoktu; Kurtuluş’a gittik. İlkokul biri Kurtuluş’ta okudum, sonra o eve elektrik, su geldi. (…) Evin arkası dutluktu, hep dut ağaçlarının tepesindeydik. Bizim evden sonra aşağıda Gültepe vardı, arası da boştu. Yamaçta dutçular çadırlarını aşağı kurarlardı, biz yukarıdaki dutlara tırmanırdık…” (s. 14-15)
77’nin 1 Mayıs’ında da meydandaymış Arzu Okay. Çevresi hep sol eğilimli kişilerden oluşmuş. Özellikle Paris’te iş hayatında başarılı olduktan sonra renkli bir hayat sürmüş. Yılmaz Güney’le, Talabani’yle tanışmış. Aslında bütün hayatı duyarlıkla geçmiş. Maalesef ben bu kitabı okuyana kadar Arzu Okay’ın bu yönünü bilmiyordum.
Eve Karınca Girmesinin 7 İşareti
Müge Anlı Sami Kırkuşu
Eve Karınca Girmesinin 7 İşareti