ABD’nin muhafazakar NeoCon kanadının önemli isimlerinden ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’ni hazırlayan çekirdek grubun elemanı Daniel Pipes'ın, 20 Nisan’da National Interest'te TürkiyeABD ilişkilerini ele alan bir makalesi yayınlandı. ABD’deki Yahudi lobisinin etkin görevlilerinden olan Pipes, Türkiye'nin ABD karşıtı çizgiden dönmeyeceğini vurgulayarak Washington'a “Türkiye ile başa çıkmak için” sekiz politika önerisi sundu.
“Erdoğan'ın Türkiye'sinin Geri Dönüşü Yok” başlıklı makalede, “Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti'nin iktidara geldiği 2002'den 2016 yılına kadar olan sürede Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Türkiye gözlemcileri arasında bir münazara başladı: Ankara hâlâ bir müttefik mi? Aslında geçmişe özlemden dolayı bu tartışma Türkiye'nin artık bir müttefik olmadığının aşikâr hale gelmesinden çok zaman sonra da sürdü. Bereket versin ki, bu mesele şimdi kapandı; NATO üyeliğine rağmen artık hiç kimse bu iddiayı ortaya atmıyor” dedi.
Ancak Pipes'e göre Washington'da yeni bir tartışma başladı: “Türkiye'nin düşmanlığı geçici bir sapma mı yoksa uzun vadeli yeni normal mi?”
“Washington'daki görüşler bölünmüş durumda. Genel olarak konuşursak, Başkan, Savunma, Dışişleri ve ticari çıkarlar bunun bir sapma olduğunu savunuyor; bu talihsiz aranın eski günlere mutlu mesut bir dönüşle bitmesi bekleniyor. Kongre ve analistlerin çoğu uzun vadeli bir değişim olduğunu iddia ediyorlar ki, benim buradaki argümanım da bu.”
Pipes ABD'deki tartışma konusu anlamak için 1952'de Türkiye'nin NATO'ya üye olmasından itibaren süregelen TürkiyeABD ilişkilerini şöyle özetliyor: “ABDTürkiye ilişkileri aksaklıklar olmasına rağmen (en önemlisi 1964'de Kıbrıs üzerine oluşan karşılıklı öfke) yalın ve iyiydi: Washington liderlik yaptı, Ankara ise takipçiydi. Ekim 1992'de Ankara'da Dışişleri Bakanlığı'nda misafir olarak bir hafta geçirme şansım oldu; o döneme dair en belirgin anım karar almadaki yetersizlikti. Yetkililer Washington'daki Türkiye büyükelçiliğinin politikalar konusunda yol göstermesi için faks makinesinin etrafında oyalanıyorlardı.”
“Birleşik Devletler ile ilişkilere gelince, dönüm noktası Ak Parti'nin tahta çıkmasından kısa bir süre sonra yaşandı. 1 Mart 2003'de, Türk parlamentosu Irak'taki Saddam Hüseyin rejimine karşı savaşta Amerikan birliklerinin Türk topraklarını bir üs olarak kullanmalarına izin vermedi. 50 yıllık sağlam bir ittifakın ardından gelen değişim ne kadar sersemletici olsa da Amerika'nın seçilmişleri bu reddi umursamadılar. Başkan George W. Bush kişisel olarak yargı yasağını aşmasına ve başbakan olmasına yardım ettiği Erdoğan ile yakın ilişkilerini sürdürdü. Barack Obama Erdoğan'ı favorisi beş yabancı liderden bir olarak nitelendirdi. Donald Trump Erdoğan'ı pohpohladı ve gönlünü aldı.”
Ak Parti'nin otoriter yönetimle iktidarını sağlamlaştırdığını ve ülkeyi dönüştürdüğünü ileri süren Pipes, “Bu Türkiye'nin İran'ın İslam devriminin bir versiyonuna maruz kaldığını görmeye yardımcı oluyor. Bilgisayar terimlerini kullanmak gerekirse, Humeyni İslamcılığın 1.0 versiyonuydu, Erdoğan versiyon 2.0 belki hatta 3.0. Bunu, Türkiye'nin genelde Batı'ya, özellikle Birleşik Devletlere olan tavrındaki büyük değişim takip etti. 2000 yılında, Erdoğan'ın göreve gelmesinden kısa bir süre önce, anketler Türklerin yarısından biraz fazlasının Amerika'ya olumlu baktığını gösteriyordu; bu oranlar Erdoğan'ın döneminde büyük bir hızla yüzde 18'e düştü. Şimdi Amerikan karşıtlığı siyasette, medyada, filmlerde, okul kitaplarında, cami vaizlerinde ve daha ötesinde de dal budak sarmış durumda” ifadelerini kullandı.
“Sonuç olarak, Amerikan politikaları Türkiye'nin geri geleceği ümidine dayanmamalıdır. İran'ın gittiği gibi Türkiye de gitti” diyen Pipes, ABD hükümetinin “haydut Ankara”ya yönelik uzun vadeli bir hazırlık yapması gerektiğini ileri sürdü ve Türkiye ile başa çıkmak için sekiz politika önerisi sundu:
Daniel Pipes, ABD’nin muhafazakar NeoCon kanadının önemli isimlerinden. Büyük Ortadoğu Projesi’ni hazırlayan çekirdek grubun elemanı. ABD’deki Yahudi lobisinin etkin görevlilerinden. Kürt meselesi konusunda uzman. Türkiyeİran ilişkilerinin bozulması
konusundaki planların içinde yer aldı. Ilımlı İslam modeli projesinde de Washington’un önde gelen isimlerinden. Daha önce Türkiye’de bulunmuş fakat 15 Temmuz darbe girişimine ve FETÖ’ye açıkça destek verdiği için artık Türkiye’ye gelmeye çekindiği biliniyor.