ABD merkezli Chrest Foundation (Vakfı) isimli kuruluştan yüzbinlerce dolar fon alan kurumlar arasında Medyascope öne çıktı. Ancak vakfın tek fon verdiği kuruluş Medyascope değil. Milyonlarca dolar fonun sağlandığı listede terör örgütü üyeliğinden ceza alan isimler, CHP'li, HDP'li milletvekilleri ve Osman Kavala dikkat çekiyor.
Chrest Foundation'ın fonladığı kuruluşlar arasında Mezopotamya Vakfı, Anadolu Kültür Derneği, Hrant Dink Vakfı, Filmmor Kadın Kooperatifi, 140Journos, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, Serbestiyet, Hafıza Merkezi, Sivil Sayfalar, Sabancı Üniversitesi, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, Mekanda Adalet Derneği, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM) ile TESEV, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Yurttaşlık Derneği, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) gibi kuruluşlar bulunuyor. Bu kurumlardan bazıları Türkiye düşmanlığı, açılımcı geçmişleri ve yöneticileri ile dikkat çekiyor. Öne çıkan kuruluşlar şu şekilde:
Vakfın sitesinde "Bu web sitesi European Endowment for Democracy desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla Mezopotamya Vakfı'na aittir" notu da yer alıyor. Vakfın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gevriye Atlı, Kasım 2020'de DTK’ya yönelik dört ilde eş zamanlı olarak başlatılan operasyon kapsamında gözaltına alındı. Adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Kurucuları arasında Osman Kavala, Orhan Pamuk gibi isimler yer alıyor. Açık Toplum Vakfı, TESEV, Kaos GL, FriedrichEbertStiftung gibi kuruluşlarla işbirlikleri bulunan dernek, açılım süreçlerinde aktif görevler almıştı. Başkanlığını İletişim Yayınları ve Birikim Dergisi kurucusu Murat Belge yürütüyor. Belge bir dönem Taraf gazetesinde de yazarlık yaptı.
DİSA’nın internet sitesinden alıntılanan Kentsel Planlama ve Katılım Politikaları Sempozyumu’nda şu ifadelere yer veriliyor:
“Bu araştırma programımız insan merkezli, ademimerkeziyetçi ve dayanışmacı bir yerel ekonominin imkanları üzerine odaklanan bir programdır. Bölgede ekonomik gelişmeyi toplumsal sonuçlarından kopuk ele alan merkeziyetçibürokratik, güdümlü yatırım ve kentleşme politikalarının bölgesel eşitsizliği ve insani gelişme sorunlarını büyütmesi gerçeğinden yola çıkarak yapılan araştırmaları yürütmek ve sonuçlarını tartışmak hedefi ile tasarlanmıştır."
Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA)’nün, koruculuk sistemine ilişkin araştırması da kitap oldu. Geçmişten Günümüze Türkiye’de Paramiliter Bir Yapılanma: Köy Koruculuğu Sistemi adlı kitap Şemsa Özar, Nesrin Uçarlar ve Osman Aytar tarafından kaleme alındı. Raporda korucuların "Bizim köy ve çevremiz, hepimiz zorla korucu olduk. Koruculuğun bize hiçbir faydası olmadı, ama alıp götürdüğü çok şey oldu. Devlet bize ‘Bu iş bitti, hadi silahınızı verin, gidin’ diyemez. Öyle bir şey yaparsa daha kötü olur, biz de başkaldırırız” dedikleri iddia edildi.
2010 yılında hazırlanan “Dil Yarası: Türkiye’de Eğitimde Anadilin Kullanılmaması Sorunu ve Kürt Öğrencilerin Deneyimleri” başlıklı araştırmada şunlar yer aldı: “Çift dilli eğitim modelleri geliştirilmeli, baskıcı öğretmen öğrenci ilişkilerini değiştirilmesi için eğitimiler verilmeli, çift dilli öğretmen yetiştirme bölümleri almalı, çift dilli eğitim müfredatı geliştirme ve ölçmedeğerlendirme merkezleri kurulmalı, eğitimde anadilin kullanılması ve çift dillilik için toplumda farkındalık yaratılmalı, öğretmen adaylarına dilsel ve kültürel çeşitlilik hakkında eğitim verilmeli, Kürtçe bilen öğretmenlere çift dilli öğretim metotları ve örnekleri kaynaklar sağlanmalı, Kürtçe konuşulan bölgelerde çalışan Kürtçe bilmeyen öğretmenler Kürtçe öğrenmeye teşvik edilmeli, Kürtçe bilen öğrencilere Kürtçe okuma yazma kursu verilmeli, Kürtçe bilen ebeveynlere yönelik Kürtçe okur yazarlık kursları saçılmalı, öğrencilerin Kürtçe becerilerini geliştirmeye yönelik TV programları hazırlanmalıdır.”
Hafıza Merkezi'nin sitesinde şu ifadeler yer alıyor: “Türkiye Cumhuriyeti tarihi, emperyal geçmişe sahip, milliyetçi ideolojilere yaslanmış birçok devlette olduğu gibi çarpıtılmış, üstü örtülmüş gerçeklikler, kıyımlar, hak ihlalleri ve zulüm örnekleri ile malul.
"Devlet politikası olarak şiddet; zorla boşaltılan, yakılan köyler, zorunlu göçe tabi tutulan yüz binlerce insan, faili meçhuller, gözaltında işkence ve tecavüze maruz kalanlar, kaybedilenler ve dezenformasyon yüzünden ortaya çıkmayan/çıkamayan korkunç şiddet eylemleri..."
“Geç Osmanlı'nın Ermeni meselesini kan dökerek çözme politikası ve 1915 soykırımı, bugün hala sorun olmaya devam eden bir Ermeni düşman fikrini körükledi. Kürt isyanı ile silahlı çatışmanın sürmesinin birbirinden beslendiği bir kısır döngüye girmiş bulunuyoruz... Türkiye'de devlet terörü durmalıdır... Devlet terörü 'normal' bir siyasi yöntem değildir, olmamalıdır.”
Bu kuruluşun foncuları arasında FriedrichEbertStiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, Açık Toplum Vakfı, Hollanda Konsolosluğu, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, İsveç Başkonsolosluğu, Robert Bosch Vakfı, Global Dialogue, Olof Palme International Center, Berghof Foundation da bulunuyor.
Kurumun yöneticileri de dikkat çekiyor. İşte öne çıkan bazı yöneticiler:
Meltem Aslan – Direktör: 20092018 tarihlerinde Osman Kavala'nın kurduğu Anadolu Kültür'de genel koordinatörlük yaptı. TESEV ve Kadın Yurttaş Ağı Derneği (KAYA) gibi çeşitli sivil toplum kuruluşlarında çalıştı.
Murat Çelikkan Direktör: İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Af Örgütü, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin kurucuları ve üyeleri arasında yer aldı, bu örgütlerin çeşitli kademelerinde görev yaptı. İşkence, ifade özgürlüğü, medya etiği, Kürt meselesi, barış ve geçmişle yüzleşme konularında çalışmalar yaptı. Çelikkan, 2018 Civil Rights Defender of the Year ve 2018 Uluslararası Hrant Dink Ödülü sahibi.
Gamze Hızlı: Ocak 2005Mart 2012 arasında Anadolu Kültür’de çeşitli projelerin geliştirilmesi, uygulanması ve raporlanmasında görev aldı.
Noémi LévyAksu: Türkiye'nin terörle mücadelesini hedef alan Barış İçin Akademisyenler bildirisinin imzacılarından olan Aksu, Boğaziçi Üniversitesi'nden ihraç edildi.
Emel Ataktürk Sevimli: İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Helsinki Yurttaşlar Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarında üye ve yönetici olarak görev aldı.
Esra Kılıç: Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve İnsan Hakları Derneği’nde çalışmalarda bulunuyor.
Chrest Foundation'dan en yüksek hibe desteğini 2015 yılında gazeteci Ruşen Çakır’ın kurduğu Medyascope aldı. Medyascope’un, 2016’dan 2020 yılına kadar toplam 476 bin 720 dolar destek aldığı ortaya çıktı. Çakır’ın geçmişteki faaliyetleri ve temasları da dikkat çekici.
ABD’nin Türkiye’nin parçalanması için planladığı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin oluşturulduğu tarihlerde FETÖ'nün organize ettiği 7. Abant Platform toplantısı 1920 Nisan 2004 tarihinde Washington’da düzenlenmişti. Toplantıya Türkiye CIA İstasyon Şefi Henri Barkey gibi isimlerin de aralarında olduğu 37 davetli katıldı. Listenin 32. sırasında ise Türkiye Ekonomik Ve Sosyal Etüdler Vakfı adına Ruşen Çakır yer aldı. Toplantıdan bir süre sonra Vatan gazetesinde yazı kaleme alan Çakır, “ABD’nin 'Büyük Ortadoğu Projesi’nin hazırlıkları sürerken ve bu bağlamda Türkiye’ye yönelik 'İslam cumhuriyeti' ve 'ılımlı İslam' yakıştırmalarının ortasında yapılıyor olmasını” önemsemişti.
George Soros, komünist ülkelerde 'demokrasiye geçiş sürecinde', Soros vakıflarına destek vermesi için 1993 yılında New York’ta Açık Toplum Enstitüsü kurdu. 2001 yılında İstanbul’da Açık Toplum Vakfı adında bir temsilcilik açıldı. 2001’den 2008 yılına kadar açık kalan kuruluş, yedi sene içerisinde 86 projeye 7 milyon ABD doları fon verdi. Günümüzde Chrest Foundation'dan en fazla fon alan Medyascope’un kurucusu Ruşen Çakır, geçmişte Açık Toplum Vakfı Danışma Kurulu’nda görev almıştı.
Medyascope’un aldığı fonlar nedeniyle yapılan eleştirileri CHP ve bazı liberal çevreler "bağımsız gazetecilik" diyerek desteklemişti. Ancak Ruşen Çakır'ın 2005 yılında yaptığı haberde ABD'den maaş alan gazetecileri ağır bir biçimde eleştirdiği de ortaya çıktı. Çakır “Basın Skandalı” başlığı ile sunduğu haberinde “Pentagon’un 50 gazeteciyi maaşa bağlayıp Amerika lehine yazılar yazdığı ortaya çıktı. Aralarında 4 de Türk gazeteci var” demişti.
Çakır’ın geçmişte hem ABD’den maaş alan gazetecileri eleştirmesi hem de ABD merkezli bir vakıftan on binlerce dolar fon alması eleştirilerin dozunu artırdı.
DİSA'nın kamuoyunda çok bilinen kurucuları dışındaki isimler, terör örgütü yöneticiliğinden yargılanmaları ve ceza almalarıyla dikkat çekiyor. İşte o isimler: