AKP’nin buluştuğu cenazenin bilinmeyen hikayesi: O gün Erdoğan’ın kaburgaları kırıldı

Vefat eden Nebahat Kaan’ın oğlu ise AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kaan…

AKP’nin buluştuğu cenazenin bilinmeyen hikayesine Odatv ulaştı.

Osman Kaan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gençlik yıllarından arkadaşı…

Kaan ile Erdoğan ölümden döndükleri ciddi bir kaza atlatmıştı.

“Bir Liderin Doğuşu” adlı kitapta eski AKP Milletvekili Harun Karaca, Erdoğan’ın kaburgalarının kırıldığı o kaza günü, aracın arka koltuğunda oturan isimlerden biriydi.

Neler olduğunu dinleyelim:

“Beş kişiyiz arabada. Reis’ten başka, ben varım, benim kayınbirader var, Osman Kaan ve Osman Aşkın Bak var.”

Osman Aşkın Bak, 20172018 döneminde Gençlik ve Spor Bakanı olarak görev yapmıştı.

Söz yine Harun Karaca’da:

“Altımızdaki araba Osman Kaan’ın arabası, Audi; kendisi kullanıyor. Osman Kaan bir ara önümüzdeki kamyonu sollayıp geçmek için gaza yüklendi. Fakat, tam bu sırada karşıdan gelen ‘Urfa Cesur’ firmasının otobüsünü fark edince vazgeçti ve bir süre daha kamyonun arkasında kalmak için frene basıp yavaşlamak istedi. Bu sefer de yoldaki gizli buzlanmadan dolayı araba bana mısın demedi, önümüzdeki kamyonun altına girmek üzereyiz. Tayyip Bey önde; Osman Aşın Bak, kayınbirader ve ben arkada oturuyoruz. Tayyip Bey can havliyle Kelimei Şahadet getirerek ‘Osman Ağabey kayıyoruz’ diye bağırdı. Osman Ağabey kamyonun altına girmemek için direksiyonu sola kırdı. Araba korkuluklara çarptıktan sonra esneyip, ters dönerek karşıdan gelen otobüse bindirdi. Bütün her şey birkaç saniyede olup bitmişti.

Bizim araba, ön camına kadar otobüsün altına girmişti. Tayyip Bey ve Osman Ağabey’in yüzü gözü kan içindeydi; baygındılar. Benim kolum kırılmış, göğsüm ezilmişti; nefes almakta zorlanıyordum. Kayınbirader camdan uçmuş, ama burnu bile kanamamıştı. Keza, Osman Aşkın Bak da sağlam kalmıştı.

Otobüs şoförü, sağolsun bizi iki ayrı arabaya bindirip Gerede’ye gönderdi. Oradaki hastane yetersizmiş, bir ambulansla Bolu’ya havale edildik. Hastaneye vardığımızda, bir hasta bakıcı, ‘Emekli Sandığı mı SSK mı’ diye sordu. ‘SSK’lıyız’ deyince ‘biz bakamayız’ dedi, ‘SSK hastanesine gideceksiniz.’ Ambulans bizi SSK hastanesine getirip bıraktı. Dört gün o hastanede kalıp tedavi gördükten sonra taburcu olduk.

Tayyip Bey, kazadan ağır yaralı olarak çıktığı için iyileşmesi uzun sürdü. Kaburgaları kırılmıştı.”

Erdoğan, partisinin grup toplantısında bu kazadan kısaca bahsetmişti. Eski Gençlik ve Spor Bakanı ve hemşerisi Osman Aşkın Bak’a “garibim Osman” diyen Erdoğan ise o günü şöyle anlatmıştı:

“Bu garibim Osman'ın eline serum verildi. O serumu tutuyor. Biz de minibüsün içinde yatıyoruz. Bu da yetmedi. Geldik hastaneye, hastaneye soruyor 'Sigortalı mısın emekli misin?' Ya yatıyoruz komadayız daha bu soru mu sorulur. İşte Bay Kemal'in genel müdürlüğü buydu. Biz damdan düştük Bay Kemal. Ama şimdi sağlıkta kimse, kapıdan çevrilemez.”

Aynı hikayeyi bir de aracın şoförü, işadamı Osman Kaan’dan dinleyelim:

“Bolu civarındaydı. Dağlar karlıydı ama yolda kar yoktu. Öndeki aracı sollamak isterken karşıdan gelen otobüsü gördüm ve frene bastım. Frene basınca araba kızakladı ve yol kenarında dikili olan kazıklara çarptık, sonra karşıdan gelen otobüsün altına girdik. Reisin ve arkadaşlarımızın vücudunun birçok yerinde kırıklıklar oluştu. Bizi yakınlardaki bir SSK hastanesine kaldırdılar. ‘Sigortalı mısın, emekli misin?’ diye sordular. Komadayız, sesleri böyle hayal meyal duyuyoruz, kırıklar içerisindeyiz, kıvranıyoruz. Eğer o kazıklar olmasaydı uçuruma yuvarlanacaktık. Bu da bir kader anı.”