Ailemi kurtarabilmek için

Dizlerinin üstüne çöktü. Elleri titriyordu, başını öne eğdi.

“Ben… ben senin baban değilim,” dedi boğuk bir sesle. “Ama neredeyse baban yaşındayım ve seni bu yaşta bir kıza böyle bir yükü yüklediğim için kendimden utanıyorum.”

Gözyaşları yeniden akmaya başladı, bu kez benimkiler de katıldı.

“Otuz yıl önce,” diye devam etti, “ben de senin yerinde olan bir kızı sevdim. Çok sevdim. Ama fakirdim. Onun ailesi beni kabul etmedi. Kız… beni bırakıp zengin bir adamla evlendi. Bir yıl sonra öldüğünü öğrendim. Doğum sırasında. Çocuğu da kurtaramadılar.”

Sessizlik odayı doldurdu. Sadece hıçkırıklarımız vardı.

“Sonra zengin oldum,” dedi. “Çok zengin. Ama içimdeki o boşluk hiç kapanmadı. Seni ilk gördüğümde… o kızı gördüm. Aynı gözler, aynı gülüş… Aynı masumiyet. Ve babanın borçlarını duyduğumda, o kızı kurtaramadığım için kendimi affetmediğim o an yeniden canlandı içimde.”

Başını kaldırdı, gözlerimin içine baktı.

“Ben senden bir eş istemiyorum. Sendeki o kızı kurtarmak istiyorum. Geçmişteki o kızı. Seni o yükten kurtarmak istiyorum. Bütün borçları ödedim. Eviniz, kardeşlerinin okulları, her şey güvende. Sen… özgürsün.”

Şaşkınlıktan nefesim kesildi.

“Ne demek özgürüm?”

“Evliliği yarın sabah iptal ettirebiliriz. Sessizce. Kimse bir şey anlamaz. Sen gençsin, önünde koskoca bir hayat var. Benim gibi bir ihtiyarla zincire vurulmayı hak etmiyorsun. Ben… sadece vicdanımı rahatlatmak istedim. Tek istediğim buydu.”

O an içimde bir şey kırıldı, ama bu kez acıdan değil, tarifsiz bir hafiflikten.

Ağlayarak yanına gittim, dizlerimin üstüne çöktüm ve kollarımı boynuna doladım. O da şaşkın, titreyen kollarıyla bana sarıldı. Yılların yükü, ikimizin de omzundan kalkıyordu sanki.

“Teşekkür ederim,” diye fısıldadım. “Ama lütfen… kalk. Seninle evli kalmak istiyorum.”

Başını kaldırdı, inanamayan gözlerle bana baktı.

“Neden?” dedi boğuk bir sesle.

“Çünkü,” dedim, gözyaşlarımı silerek, “sen beni kurtardın. Ama ben de seni kurtaracağım. Birlikte iyileşeceğiz. Gerçek bir aile olacağız. Belki aşk değil… ama çok daha derin bir şey.”

Elini tuttum. İlk kez gerçekten elini tuttum.
Reklamlar