Doktor Kansersin Dedi
Doktor kansersin dedi. 4-6 ay arasında ömür sürersin diye de tahmin etti. O an da her şey benim için bitmişti. Daha yaşım 28 idi. Babam vefat edince işlerin başına geçmiştim. Yüzlerce işçi kardeşe ekmek vermekteydim. Babamdan kalan işi çok iyi yerlere getirmiştim. Bu yaşta böyle bir konumda olan birkaç kişiden biriydim. Daha geçen ay kızım olunca da çok sevinmiştim. Çıktım hastaneden, ne yapacağımı bilmeden. Başı önde bankta oturan bir abla gördüm; Türkiye’de üç, Bursa’da bir tane olan arabama tükenmiş halde binerken. Bu kadın hastaneye gelmiş olamaz dedim, çünkü çok pahalı. Pek huyum değildir ama çok zorda kalmış galiba gidip sormalı. Ben pek inanmam böyle insanlara da, onlara yardım yapmaya da. Nedense gittim işte o an da, onun yanına. Abla, annem yaşında. Yorulmuş, oturuyor tek başına. Merhaba dedim, hastanız mı var burada abla diye ekledim. Dedi ki: ‘’Yok kardeşim, işten geliyorum biraz dinleneyim. Yolumun yarısı burası. Alışkınım ben merak etmeyesin’’ İhtiyaç varsa yardım edeyim abla, evinize bırakayım arabamla dedim ve ısrar ettim. Sanki bir iyilik yapacağım da hayatımda hiç aklıma gelmeyen Allah da bana bir mucize hediye edecek diye umut ettim. Abla anlattı her şeyi bana yolda. Eşi vefat edince kalmış iki çocuğu ile tek başına. Merdiven yıkama işleri ayarlamışlar ona. Her hafta 2 gün geliyormuş bu taraflara. Yürüme sebebi ise yol parası cebine kalsın, o para ile bir ekmek fazla alsın. Nasıl yani, günde 7 TL kar mı etti şimdi? Bu kadarcık para çok mu önemli?...Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.
Geldik evinin önüne. Teşekkür etti inerken, bir de dua: ‘’Allah sağlık versin kardeşim sana’’. Güldüm, ağladım. Ya da ağladım güldüm biliyorum. Az ötede market buldum. Hadi dedim bir şeyler alayım da bırakayım. Ölmeden belki bir işe yararım. Evine götürdüklerimi verirken 15 yaşında bir kız ve 13 yaşında bir erkek çocuk açtı kapıyı. Annenize verin, selam söyleyin dedim. Arabama bindim. Eşim aradı, ona bir şey belli etmedim. Sokak aralarında ilerledim. Ana caddeyi bulmak istemekteyim. Çocuklar dönüp dönüp arabama bakıyor, kimi amca 7 ekmek almış eve gidiyor. Ben bu dünyayı hiç böyle görmemiştim. Farklı baktığımı fark ettim. Ertesi gün sabah işe gittim. Ne evde ne de işte kimseye belli etmeyecektim. Yapılacak işleri yapıp arabama bindim. Tekrar o ablanın evine gideyim dedim. Önce muhtara uğradım. Akşam sokağın adını ve kapı numarasını almıştım. Biraz araştırdım. Muhtar abi ‘’Ben bile her ay elektrik faturasını cebimden ödüyorum. Ne verirsen o kadına mutlu olurum’’ deyince tamamdır dedim. Zaten hayatın ne anlamı kaldı ki, ölüyorum birkaç aya kadar sonuçta değil mi? Evdeymiş abla. Bugün yıkanacak merdiven yokmuş ona. Oturduk, konuştuk. Kahve bile yaptı kızı bana. Hiç böyle tatlı gelmemişti valla. Evin oğlu Ahmet kayboldu bir ara. Saçları ıslak döndü yanımıza. Abdest almış, bugün Cuma namazı varmış. ‘’5 dakika kaldı abi, gelirsen gidelim ya da bana müsaade’’ dedi. İyi de ben bu yaşa kadar ne abdest almıştım ne de secdeye varmıştım. O yırtık montunu giymiş bana bakarken çok utanmıştım. Tamam dedim, yolda giderken ondan bir şey istedim. ‘’Ahmet, gülme ama bana abdest almayı öğretir misin sana zahmet?’’. Olur abi, tabii ki dedi. Ama güldü çaktırmadan, gördüm yani. Yazık çocuğa. Bana öğretmek için tekrar abdest aldı soğuk havada. Girince camiye, bana bakar kılarsın abi dedi sessizce. Sağolsun babam çok mal-mülk bıraktı. Ama onunda hiç bu işlerde gönlü olmamıştı. O yüzden biz de görmedik, cenazeye kadar hiç camii nedir bilmedik. Cenaze namazını bile ayıp olmasın diye en önde kılmıştım. Vallahi abdest bile almamıştım. Şimdi 37 yaşındayım. Üç kız babasıyım. Ablaya kirada oturduğu evi almıştık. Bir güzel de tadilat yapmıştık. Şimdi o evde torununa bakıyor. Çünkü kızı evlendi ve benim fabrikada çalışıyor. Ahmet ise yakında okuldan mezun oluyor. Çocukları muayene edecek, muhtaç ailelere yetişecek. Bir de camii yapıyoruz. Bir yıla kalmaz biter, bir Cuma namazına hazırlıyoruz. Ömrü veren de alan da Allah. 6 ay ömrü 8 yıla çıkaran da Allah. Şer görünenleri hayra çevirende Allah. Babamı da, beni de affeder inşaallah…
ANNE: ‘‘BİZ KENDİMİZİ BIRAKMIŞIZ, DEVLETİMİZİ MEŞGUL ETMESİN’’
Acısını dile getiren Anne Yüksel Güran, kızı Narin'i istediğini söyleyerek, başka annelerin ağlamaması ve başka Narinlerin kaybolmamasını diledi.
Sosyal medyada insanların kendilerini çok üzdüğünü ifade eden Güran, “O kadar çirkin yorumlar geliyor, benim çocuklarımı üzüyorlar. Devleti, polisi, jandarmayı meşgul ediyorlar, kendilerinden utansınlar. İnsan, böyle kız çocuğuyla dalga geçemez. Çok ayıp, bir çocukla, anne yüreğiyle, kardeşleri bu halde nasıl yorum yapıyorlar. Onlara yazıklar olsun. Sabahın köründe kalkıyoruz biri arıyor 'Narin ölmüş', cesedini görmüş, 'Narin burada' olmuş. Bize binlerce mesaj geliyor. Biz kendimizi bırakmışız, devletimizi meşgul etmesin. Bunu istiyorum, bunu dile getirmek istiyorum.” diye ifade etti.
‘‘BENDEN BİLE ŞÜPHE EDİYORLAR ÇALIŞMADAN DOLAYI ÇOK MUTLUYUM’’
Şu an gözaltı olmadığını belirten Anne Yüksel Güran, “Şu anda beni de götürüyor, babasını da, komşuları da, çocukları da, ağabeyini de götürüyor. Gidiyoruz, geliyoruz. Teşekkür ederiz. O kadar titiz davranıyorlar ki, benden bile şüphe ediyorlar çalışmadan dolayı çok mutluyum. Devletimiz iyi ki böyle bir şey yapıyor. Hepsini kızım için yapıyor. Beni götürsün, babasını, ağabeyini götürsün” dedi.
‘‘TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDE YALVARIYORUM KIZIMI DEVLET KAPISINA BIRAK’’
“Kendimizi sorguluyoruz, bakıyoruz kendimizde bir şey bulamıyoruz” diye ifade eden Anne Güran, “Kadın erkek kim olursa yalvarıyorum, Türkiye'nin önünde yalvarıyorum kızımı bir köşede, devlet kapısına bırak. Bütün ailem mahvoldu. Diyemiyoruz bu yaptı, şu yaptı, sen kimsin? Dünya malı istiyorsan elimizden ne gelirse, yatağımızı satarız sana veririz o parayı. Dünya malı Narin'den daha mı kıymetli. Beni bir kağıda bırakma bir ömür. Gücüm kalmadı. 5 oğlum var, tek kızım var. Eğer bu kimse biliyor ben ona düşkünüm” diye konuştu.
‘‘TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDE KIZIMLA ÇİFTETELLİ OYNAYACAĞIM’’
Okulların açılmasına da az kaldığını dile getiren Anne Yüksel Güran, “Bütün çocuklar kapımın önünden gidiyor. Okul karşımda, Narin olmaz ise yaşayamam. Babası dağ gibi düştü, ağabeyi askere gidiyordu, bize zehir ettiler. Bizi sorun, biz böyle bir aile değiliz. Kime zararımız var. Her yere sorun, ailem çok tatlı, ailemiz her gün barışa gidiyor. Narin karşıma çıksa, o kadar ki acı gördüm ben, o adam da olsa kadın da olsa ona teşekkür edeceğim. Güzel bir mevlit vereceğim. Kaynımın düğünü yapılacak ve Türkiye'nin önünde kızımla çiftetelli oynayacağım” diyerek duygularını paylaştı.
KAYIP İLANLARI ASILDI
Narin’in (8) bulunma çalışmaları devam ederken Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı tarafından kentteki bütün şehir içi ve ilçelerde toplu taşıma yapan tüm otobüslere, Narin’in resmi ile iletişim bilgilerinin üzerinde bulunduğu afişler asıldı. Afişte, “21 Ağustos'ta Bağlar Tavşantepe Mahallesi'nde kaybolan Narin Güran’ı görenlerin 112 ve 153 numaralı telefonlara ulaşmaları önemle rica olunur” notu yazıldı