Üniversite of Louisville’den nörocerrah Dr. Ajmal Zemmar, “Beyin, ölüm anında hafıza geri çağırmaya benzer bir aktivite sergiliyor. Bu, YÖD’lerdeki canlı anıların nedeni olabilir” diyor. Çevre algısı ise kısmi: Hastaların %9’u, kalp dururken bile odadaki olayları hatırlıyor. Southampton Üniversitesi’nin AWARE çalışması (2014), 2.060 kalp durması vakasından 101’ini inceledi ve %9’unun beden dışı deneyim yaşadığını buldu. Bu, halüsinasyon değil, gerçek bir farkındalık olabilir.
Ancak, bilinç kaybı kaçınılmaz. Oksijen kesildikten 20-30 saniye sonra beyin fonksiyonları duruyor, ama bazı hücreler saatlerce hayatta kalabiliyor. Bu, “ölümün gri alanı”nı yaratıyor: Tamamen “ölü” sayıldığımız anda bile beyin, bilinç benzeri bir aktivite üretebiliyor.
Ölümden Sonra Bilinç Kayboluyor mu? Bilim Ne Diyor?
En tartışmalı kısım burası: Ölümden sonra bilinç var mı? Bilimsel kanıtlar, net bir “hayır” demiyor. Sam Parnia’nın (New York Üniversitesi) çalışmaları, kalp durmasından sonra bilincin “yok olmadığını” gösteriyor. Hastalar, “bilincin yok olmadığını, sadece bedenle bağlantısının koptuğunu” anlatıyor. Bu, bilincin beyinden bağımsız olabileceğini ima ediyor – felsefi bir tartışma, ama EEG verileriyle destekleniyor.
Bruce Greyson (Virginia Üniversitesi), 50 yıllık araştırmalarında 1.000’den fazla YÖD vakasını inceledi. Sonuç: Ölümden dönenlerin %72’si, ölen sevdikleriyle “buluşma” hayalleri gördüğünü söylüyor. Bu deneyimler, kültürel ve dini inançlardan etkileniyor, ama beyin aktivitesiyle uyumlu. Ancak, parapsikologlar dışında çoğu bilim insanı, bunu “beynin son çırpınışı” olarak görüyor. Kesin kanıt yok, ama YÖD’ler korkuyu azaltıyor: Katılımcıların çoğu, ölüm korkusunu kaybediyor ve daha altruistik bir hayata dönüyor.
20 yıllık araştırmalar (1998’den beri NDERF Vakfı ve UVA çalışmaları dahil), YÖD’lerin tutarlı olduğunu gösteriyor: Skorlar 20 yıl sonra bile değişmiyor. Bu, deneyimleri “abartı” olmaktan çıkarıyor.