Türkiye ikinci dalgayla birlikte 21 Kasım’da başlayan ve 30 Kasım’da kapsamı genişletilen kısmi kısıtlama uygulamasına geçti. Hafta sonu belirli saatler aralığında sokağa çıkma yasağı uygulandı. Bu uygulamanın yeterli olmadığı görüldüğündeyse hafta sonu belirli meslek grupları dışında tam zamanlı sokağa çıkma kısıtlamasına geçildi. Aynı zamanda hafta içi de 21:0005:00 saatleri arasında kısıtlama devam ediyor. (Dün açıklanan bilançoya göre vaka sayısı 20 bin 316’ya indi fakat test sayısı da 158 bin olarak kayıtlara geçti.)
Yeni kısıtlamaların ardından birkaç günlük verilere göre iyileşen sayısı vaka sayısını geçti. Ancak diğer verilerdeki artış devam ediyor. Hastanelerdeki yoğun bakım ve ventilatör oranları yükseliş gösteriyor. Bunun yanında vefat sayıları da her geçen gün artıyor. Bu durum akıllara “Kısıtlamalar gereken etkiyi gösterdi mi?”, “Tam kapanma uygulamasına gitmek gerekiyor mu?” sorusunu getiriyor. Enfeksiyon hastalıkları alanında çalışmalarını sürdüren, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Esin Şenol'a sorduk.
KISITLAMALAR YETERLİ OLDU MU?
Hastanelerdeki kapasitenin artırılmaya çalışıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Şenol, “Kısıtlamaların yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Aktif vaka sayısının çok önemli olmayacağı vurgusuyla Türkiye 1 günde 1 milyon vaka ekledi. Aslında bu çok önemliydi. Burada yüzdelik oranlar var. Bu oranlar üzerinden sağlık sisteminin takibi sağlanır. Hastane yatak kapasiteleri, ulaşabileceği maksimum seviyeye çıkarıldıktan sonra vaka sayıları açıklandı. Vaka sayıları açıklandığındaysa tahmin ettiğimiz üzere geride çok büyük bir yükün birikmiş olduğunu gördük” dedi.
Prof. Dr. Esin Şenol
Geride birikmiş olan yükün çok basit bir dinamiğinin olduğunu ifade Şenol, sözlerine şu şekilde devam etti: “Ağır vaka sayıları gerçek vakaların yüzde 5'ini 1020 gün sonra, ölüm sayıları da vaka sayısının yüzde 22,5'ini 2030 gün sonra yansıtıyor. Eğer ağır vakada artış görüyorsak bunun geçmişinde 2030 günlük bir ikiye katlanma süresi var demektir. Bu oran ölüm sayıları için 4060 güne tekabül eder. Bu da size virüsün 56 kişiye bulaşmakta ve çok yaygın olduğunu gösterir. Bu nedenle kısıtlamaların etkili olduğunu söyleyemeyiz.”
İYİLEŞEN SAYISINDAKİ ARTIŞ NE İFADE EDİYOR?
Son birkaç günlük tablodaki iyileşen sayısındaki artış göze çarpıyor. Prof. Dr. Esin Şenol bu artışın ne anlama gelebileceğini şu şekilde açıklıyor: “İyileşen sayısındaki artıştan aslında virüsün bulaşma hızının düştüğünü ummalıyız ancak salgının bu evresinde ölçülecek parametre bu değil. Bu yeni dalganın zirveye tırmandığı dönemde yapılacak bir şeydir. Biz ise sönümlendiremediğimiz bir dalganın uç noktasındayız. Dolayısıyla çok fazla bir şey ifade etmiyor. Diğer yandan da farklı parametreler var. Hastane yatak kapasitelerimiz dolduğu için bir birim ölçüm yapabiliyoruz. Artık o bir içerisinde iyileşmeyecek hastalar bir birim artsa bile ölçemiyorsunuz. Dolayısıyla görece olarak iyileşen vaka sayısı artmış gibi ortaya çıkıyor olabilir.”
“PANDEMİ SEFERBERLİĞİNE İHTİYAÇ VAR”
Yeni kısıtlamalarla birlikte üzerinden ciddi bir süre geçmesine rağmen tam anlamıyla bir düşüş kaydedilemedi. Prof. Dr. Esin Şenol, çözümün tam kapanma olduğu belirterek sözlerini “Mağduriyetsiz ve moralli bir kapanmaya ihtiyaç var. Hem sağlık sistemi hem vatandaşlar artık çok yoruldu. Dolayısıyla kimseyi aç bırakmayacak şekilde, sağlık sistemine yeni bir güç katana kadar kapanmaya gitmemiz gerekiyor. Bu süreçte ülkenin bütün imkanları kullanılmalı. Bir pandemi seferberliğine gidilmeli ancak bu seferberlik bilimin ışığında gerçekleştirilmeli.” şeklinde noktaladı.
https://www.sozcu.com.tr/2020/saglik/20gungectikisitlamalartabloyanasilyansidi6173242/