Türkiye kamuoyu, FETÖ'nün yargı ve emniyet teşkilatında ulaştığı gücü ilk kez 17/25 Aralık 2013'teki darbe girişimi sırasında fark etti.
Onbinlerce kişinin ismi terör soruşturmalarına eklenerek telefonları 7 gün 24 saat kayda alınmış, bu kayıtlar planlanan algıya hizmet edecek şekilde montajlanmış, Türkiye'nin dört yanından onlarca farklı soruşturma tek bir torbaya konulmuş, FETÖ'ye bağlı özel yetkili savcılar başsavcıdan bile gizli faaliyet yürütmüş ve sadece örgüte bağlı polislerle 'kapalı devre' bir kalkışmaya imza atılmıştı.

Dönemin Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan da FETÖ'nün hedeflediği kişilerden biriydi.
Türkiye 2014 yerel seçimlerine doğru giderken hükümeti 'yolsuzluk' ve 'rüşvet' başlıklarıyla yaftalayarak AK Parti'nin büyük yara almasını sağlamaya yönelik bu eylem, o dönem 'paralel yapı' olarak bilinen Fetullahçı Terör Örgütü'nün devlet kurumlarında nasıl cirit attığının ayan beyan anlaşılmasını sağladı.
17 Aralık sabahı başta ABD'nin hedefindeki Halkbank'ın genel müdürü olmak üzere çok sayıda siyasi, belediye başkanı, bakan çocuğu, bürokratlar birbirinden farklı suçlamalarla gözaltına alındı. O dönem Türkiye'de 81 il emniyet müdüründen 74'ünün devlete değil doğrudan Fetullah Gülen'e bağlı çalıştığı, teşkilattaki daire başkanlarının da hemen hemen tamamının FETÖ üyesi olduğu sonradan anlaşılacaktı.
17 Aralık operasyonları Pensilvanya'da planlanarak düğmeye basılmış, FETÖ güdümlü medya organları eliyle 'milyarlarca dolarlık yolsuzluk' cümleleri kullanılarak servis edilmiş ve FETÖ, o dönem Bilal Erdoğan'ı gözaltına alabilmek için Başbakan Tayyip Erdoğan'ın evini basmaya gidecek kadar pervasızlaşmıştı.

Türkiye'deki kuklaları eliyle hükümete yönelik bu eylemleri gerçekleştiren Fetullah Gülen ise 25 Aralık kumpasına birkaç gün kala dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül vasıtasıyla Başbakan Erdoğan'a mektup yolluyor, 'geri adım atmasını, paralel yapıya ve dersanelere yönelik adımlardan vazgeçmesini istiyor, aksi halde operasyonların devamının geleceği' mesajını veriyordu. Mektup transferinde Abdullah Gül'ü ve gazeteci Fehmi Koru'yu ulak olarak kullanan Fetullah Gülen'in tehditleri, Erdoğan'a geri adım attıramadı.
Sonrasında gelen '25 Aralık' operasyonları Türkiye'de devasa yatırımlara imza atan, havalimanı, otoyol, hastane, köprü, metro ve konutlarla ülkenin hızlı büyümesine katkı sağlayan işadamlarını hedefledi. İşte Recep Tayyip Erdoğan'ın, devletin tüm kılcallarına sirayet etmiş bu sinsi örgütle artık göstere göstere hesaplaşması bu tarihten sonra hız kazandı ve her şey milletin gözü önünde oldu.
MKE Ankaragücü Beşiktaş maçının Kayseri’ye alınmasına tepki: Maçın oynanmasına bir gün kala…12 izlenme
Hazine eski bürokratı: Yasal borçlanma limiti 7 ayda aşıldı, ABD olsaydık hükümet kapanırdı11 izlenme
Suud karateciyi olimpiyatlarda diskalifiye eden Türk hakem ölüm tehditleri alıyor8 izlenme
"İthal samana mecbur kalabiliriz"5 izlenme
Yandaş yazardan AKP'ye: İdam cezasının gelmesi seçimi kazandırır11 izlenme
Avrupa'nın pili bitti!! Brüksel’e rağmen, Macaristan elektrikli araç batarya üretim üssü olacak10 izlenme
Yok...10 izlenme
AKP'de EYT muamması: 2 haftadır tık yok15 izlenme
Çiftlik Bank ile ilgili yeni gelişme: İki numaralı isim ifade vermeyi reddetti!
Vatandaş yardımla yaşıyor
Diyarbakır’da bir aile hekimi 1300 Suriyeli hastaya bakıyor!
Cumhuriyet gazetesi Covid 19 salgını başladığında, Milleti paniğe, kaosa sürükleyen, tam bir psikolojik harp unsuru aracı olarak