Yazik olmuş

Bu konuşma, aralarındaki duvarları yıkmış ve yıllardır beklenen bir başlangıcın kapısını açmıştı. O geceden sonra, Adile ve sevdiği adam, sık sık görüşmeye ve birlikte vakit geçirmeye başladılar. Utangaçlıklarını ve çekingenliklerini geride bırakarak, birbirlerine olan sevgilerini her geçen gün daha da derinleştirdiler. Adile artık yalnız değildi. Yıllar sonra gelen bu itiraf ve başlangıç, hayatına renk ve mutluluk katmıştı. Sevdiği adamla birlikte, yeni bir yolculuğa adım atmışlardı

YOLDAKİ ENGEL
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurur ve kendisi de pencereye oturup, “Bakalım neler olacak?” diye seyreder. Ülkenin tüccarları, kervancıları, saray görevlileri birer birer kayanın etrafından dolaşıp saraya girerler. Pek çoğu da; “Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyor.” diye kralı yüksek sesle tenkit ederler.
Bir gün, sırtındaki küfe ile saraya meyve ve sebze getirmekte olan bir köylü çıkagelir. Kayanın yanına gelince, sırtındaki küfeyi yere indirir ve iki eli ile kayaya sarılır ve ıkına sıkına itmeye başlar. Sonunda kan ter içinde kalır, ama kayayı da yolun kenarına çeker. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereyken, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu görür. Keseyi açar. İçi altınla doludur. Bir de kralın notu vardır içinde:
“Bu altınlar, kayayı yoldan çeken kişiye aittir.
Reklamlar