Şüphelinin yapılan telefon dinlemelerinde, bir trans bireyle görüşüp, kendisini farklı bir isimle tanıtarak, "Güzelim ben Erol Almanya’dan. Sana gelmiştim eskiden, bayağı oldu, gelmek istiyorum İzmit’teyim, özledim seni. Ben aktifim, sen pasifsin. Sen de benim için bir bayansın" şeklinde konuşarak, kendisine cinsel içerikli fotoğraflar gönderdiği bilgisine de iddianamede yer verildi.
Tutuklu sanığın, incelenen telefon ve bilgisayarında, olaydan bir gün önce bir haber sitesinde, Siirt'te 350 metre yükseklikteki kayalıklardan düşme haberini okuduğu belirtilirken, sanığın düşme anına ilişkin verdiği ifade ile bilirkişinin yaptığı incelemenin farklı olduğuna da dikkat çekilen iddianamede "Soruşturma aşamasında sürekli çelişkili ifadeler verdiği, bu nedenle beyanına itibar edilmediği, şüphelinin maktulü olay günü, 6 derece soğuk hava ve akşam saatine yakın bir vakitte, olay yeri olan uçurumun kenarında, kendilerinden başka kimsenin olmadığı yerde 1 saat 40 dakika bekletmesinin izahtan uzak olması sebebiyle, maktulü öldürme kastının mevcut olduğu, şüphelinin olaydan bir gün önce de internet sitesinde yüksekten düşme ile ilgili haberler okumasının bu iddiayı güçlendirdiği, olay günü kiraladığı araç ile maktul eşini, olay yerine saat 16.25 sıralarında götürerek yaklaşık 1 saat 40 dakika bekledikten sonra, eşini uçurum kenarından aşağı iterek öldürdüğü, taraf ifadeleri, bilgi sahibi ifadeleri, bilirkişi raporu, otopsi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır" denildi.
"SEVDİĞİM EŞİMİ KAYBETTİM"
İddianamede suçu sabit görülen ve hakkında Yalova 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'Eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan Erdal Sözer, ilk kez hakim karşısına çıktığı duruşmada yaptığı savunmada, “Eşimle güzel bir düğün yaptık. Düğünden sonra bir adaptasyon sürecimiz oldu. Eşim sağlık açısından biraz zayıftı. Git-gelleri oluyordu. Aramızda kötü hiçbir şey olmadı. Eşimin sağlık durumunun iyi olmasından sonra yani ilerleyen süreçlerde de çocuk düşünüyorduk. Boş vakitlerimizde dağ bayır gezerdik. AVM’lerde de geziyorduk. Benim bir sicilim yok. Kavgaya bile karışmamışımdır. Aramızda kavga, ayrılık, aldatma hiç olmadı. Olay günü bizim evimize yakın bir tesis var. Eşim orayı hiç görmemiş, 'Oraya gidelim' dedi. Gidip çay kahve içtik. Dönüşte de bir çiftlik var, orada fotoğraf çekinmek istedi. Gittik çekindi. Oturmadan evvel manzarayı çok yakın çektiğimi söyledi. 'Başım döndü gibi oldu' dedi, oturduk. Dinlendi. Bir süre sonra 'İyiysen kalkalım' dedim. Kalktığımızda eşimin düştüğünü gördüm. Sevdiğim eşimi kaybettim. Yol aradım eşimin yanına, düştüğü yere doğru inmek için. Buldum ve yanına indim. Eşime seslendim ve tepki alamadım. Biz bazen konuşur, dertleşirdik. Aramızda geçen kötü bir durum olmadı. Boşanma durumumuz olsa, okumuş insanım ben, avukat tutar, masrafları karşılar, boşanırdım. Böyle bir şeye neden başvurayım. Hava aydınlıktı. Ambulans müdahale edene kadar karardı. Eşimin nasıl düştüğünü görmedim. Son düşme anını gördüm sadece. Nasıl oldu bilmiyorum. Olay akşamı ben kimseye yer göstermedim. Ambulansta oturdum. Ekipler yer belirlemişler. Bölge olarak yer gösterdim ben” dedi.
"FOTOĞRAFLARI BERABER SEÇTİK"