Tıp fakültesi öğrencisinin kahreden intihar mektubu
Enes Kara vasiyetini açıkladı: "Anneme söz vermiştim işe başlayınca fırın alacaktım, fırın istiyordu babam almıyordu. Biraz param var anneme fırın alın. Kalanı da ortanca kardeşime verin.
Aileme sesleniyorum daha anlayışlı yaklaşın. Kardeşim istemiyor ama imam hatipe gidiyor."
Aile baskısıyla cemaat yurduna yerleştirilen #EnesKara yaşamına son verdi.
#EnesKara, onu mecbur bıraktığınız hayata itiraz etmek için hayatına son verdi.
Gençlerimizin, umutlarını, neşesini, hayallerini, özgürlüğünü, geleceğini, hayatını çalan düzeniniz batsın.
Onlara umutlarını geri verene kadar mücadele etmek boynumuzun borcu olsun.
devamı için görsellere tıkjlayınız
Tıp fakültesi öğrencisinin kahreden intihar mektubu !
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara, gelecek kaygılarını ve ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdunda yaşadıklarını anlattığı bir video çektikten sonra yaşamına son verdi.
Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, kaldığı cemaat yurdunda maruz kaldığı baskılar ve yaşadığı gelecek kaygısını anlattığı bir videoyu sosyal medyadan yayınladıktan sonra canına kıydı.
Evrensel'in haberine göre arkasında bir de intihar notu bırakan Kara, Müslüman olmadığı halde cemaat yurdunun kendisini namaz kılmaya ve cemaat derslerine katılmaya zorladığını belirtti.
Kaldığı Cemaat yurdunda cansız bedeni bulunan 20 yaşındaki Enes Kara'nın bıraktığı intihar notunda;
Ya nerden başlasam bilemiyorum şöyle diyim tıp okuyorum ve notlarım berbat bir durumda elimden geldiğince çalışıyorum ama olmuyor(ki çalışmak için pek de vaktim olmuyor ilerde anlatacağım) sınıfı geçemeyeceğim bu gidişle.
Hadi daha kolay bir üniye geçtim mezun olunca tus var köpek gibi çalışman gerekiyor hadi ona da çalıştım sonra asistan oluyorsun ve mobbinge maruz kalıyorsun, uzun sürelerde sıkça nöbet tutuyorsun, psikolojik-fiziksel şiddete maruz kalabiliyorsun daha da uzar kısacası insancıl şartlarda çalışamıyorsun, gençliğini çürütmenin, emeklerinin karşılığını alamıyorsun ve sorunlar uzman olunca da bitmiyor bitse bile hayatımın önümdeki 10 yılına tekabül ediyor bu süre, aldığın maaş da 8k falan hadi 10 olsun yoksulluk sınırını bile geçemiyor.
"Tıp okuyan konuştuğum herkesin hedefi yurt dışına gitmek zaten internette azcık araştırırsan az buçuk anlarsın doktorların durumunu. "
Bunlara ek olarak dersleri anlamıyorum ilgim alakam falan da yok tıpa karşı. Başka bölüme geçsem başta işsizlik ve düşük maaş olmak üzere bir sürü başka sorun, devlette çalışmak istesen torpilin yoksa mülakatta eliyorlar falan falan.
Düzgün bir iş falan bulsan bile ülkenin ekonomik durumu ortada herhangi bir gelişmiş ülkede ortalama bir insandan çok daha fakir olacaksın. Köle gibi çalıştırıp kıt kanaat geçinip buna 'hayat' diyeceksin. Ha paraya düşkün bir değilim ama çabalarının karşılığını Türkiye'nin süper güç olduğunu, geçmişin çok daha kötü olduğunu söyleyip duran aptal insanlar ( çevrende böyle düşünen biri varsa kusura bakma ama benim ailemin tamamı böyle)oldukça asla alamayacaksın. Sen de bunları biliyorsun, anladığım kadarıyla benzer bir durumdasın, gelecek kaygısını sürekli aşıyorsun zaten Türkiye'de hiçbir genç geleceğe umutla bakamıyor ve ülkenin en büyük sorunlarından bu zaten.
Bu ilk sorundu bir de ailem var. Ben yaklaşık 11. sınıftan beri Müslüman değilim ailemse tam tersi Türkiye'deki en yobaz ailelerden biri. En basitinden dayım 10 yıllık sevgilisi ile sırf saçı açık diye evlenememişti.
Şu an onların zoruyla cemaat yurdunda kalıyorum kalıyorum. Lisede ve ortaokulda yine böyle medreselere sıkça geliyordum bazı tatillerde yatılı kalıyordum.
O zamanlar da istemiyordum ama ailem zorluyordu ve haftada 1-2 gün geliyordum ya da yılda 1-2 hafta yatılı kalıyordum çok da zor değildi bir de en fazla üniversiteye kadar gelirim zaten diye düşünüyordum. Burda vakit namazları zorunlu. Cemaat şeklinde kılıyoruz namazdan sonra ders var vs. 30dk sürüyor yaklaşık her vakit, günlük 1 saat burda olan kitaplardan okuman zorunlu haftanın 3 günü cemaat dersine katılman zorunlu yemekleri yine öğrenciler yapıyor, haftanın 1 günü temizliği yine biz yapıyoruz. Sabah namazıyla uyanıyorum, okula gidiyorum geliyorum, akşam namazı, yemek, okuma, yatsı namazı, cemaat dersi sonra saat 10 zaten ertesi gün tekrar 6.30 gibi tekrar namaza uyanıyorum. Pazartesileri böyle , diğer günler de cemaat dersi yok bir tek 8d e serbest oluyorum, hafta sonu da benzer yine 3 saat gibi vir şey kalıyor ve kalan zamanda adam akıllı ders de çalışamıyorum çünkü psikolojik olarak yorgun oluyorum.
Bu 2 sorunu ayrı ayrı düşününce aslında katlanalamayacak şeyler değil ama bunları birleştirince tüm yaşama sevincimi alıyor, özgür hissetmiyorum kendimi 24 saatten kendime ayırabildiğim 3 saat falan.
Buna ek olarak dönem sonlarında okuma programı oluyor 1 hafta boyunca sabahtan akşama kadar burdaki kitaplardan okuyorsun telefonuna falan da el koyuyorlar. Düşünsene bir dönem buna katlanıyorsun sonra ara tatil diye seviniyorsun ama yok zorla okuma programı var. Yazarken bile kötü oluyorum. Her günüm stresle geçiyor, saçım dökülüyor arada beyazlar var (bir süredir okulu saldığım için eskisi gibi değil gerçi artık).
19 yaşımı asla böyle hayal etmemiştim.
Anlıyor musun bu şekilde yaşamaya katlanamıyorum. Bu şekilde yaşamaya mezun olana kadar katlansam bile ne ailemin baskısı bitecek ne de yaşamaya değer bir hayatım olacak. Ha, belki iyi bir hayatım da olur ilerde doktorlar daha insancıl şartlarda çalışır ve ailem bir şekilde anlayışla karşılar ya da ailemle bağımı keser ve başka bölüme geçerek içinde bulunduğum durumdan kurtulabilirim ama bunu yapmak için herhangi bir motivasyon ya da yaşama sevincim de kalmadı artık.
Son zamanlarda tek düşündüğüm 2 kız kardeşim.
Onlar benden daha fazla baskıyla büyüyecekler en basitinden şu an biri lisede ve ortaokulu imam hatipte okudu ve liseyi imam hatipte okumak istemedi. Ama onun fikrinin ne önemi var ki şu an ailemin zoruyla imam hatipte okuyor yine. Yarın öbür gün açılmak isterse? Ya da benim gibi dinden çıkarsa? Hayat on(lar)a da zindan olacak benim gibi.'
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara, Cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan ve yaşadığı gelecek kaygısından dolayı hayatına son vermişti.
TELE 1'den Fırat Yeşilçınar’a konuşan Enes Kara’nın babası Mehmet Kara, 25 yıldır Nur Cemaati içerisinde olduğunu söyledi.
'Kaldığı yer güzel insanların kaldığı yer'
Baba Kara, şöyle konuştu:
Sürekli telefonla oynuyordu. İçine kapanık birisiydi. Fazla konuşmazdı. Çevresiyle falan da konuşmazdı. Videosunu izledim. Kaldığı yer güzel insanların kaldığı yer. Talebelerin kaldığı yer. Orada kalmasını tavsiye ettim. Devlet yurdunda başvuru yapmadık. Durumumuz iyi. Manevi olarak ahiretine faydası olsun istedim. Ben 25 yıldır Risale-i Nur okuyorum. Bir zararını görmedim. Ben bu cemaatin 25 yıldır içindeyim. Kaldığı yerde hiçbir sorun yoktu. Sürekli arkadaşlarıyla iletişim halindeydik. Birkaç ay kalır sonra alışır dedim. Cenazeyi aldık şu an dönüyoruz Hatay’a. Biz kimseden şikayetçi değiliz. Olaydan sonra durumunu daha iyi anladık."
'Sitedeki bütün evler cemaate ait'
Olayın yaşandığı an bina önünde olan bir görgü tanığı da, “8 katlı bir binadan atlamış. Binanın olduğu yer bir site. 15 yıldır Nur Cemaati burada bu çalışmaları yapıyor. Site içerisindeki bütün evler onlara ait” diye konuştu.