Bana kalsa Karlıova’dan Hatay’a kadar o yerleşim alanlarının tümünü kaldırırım. Özel bir yerde yaşıyoruz, nasıl ev yapmak gerektiğini bilmek zorundayız.
‘ENERJİYİ TRANSFER ETMİŞ OLABİLİR’
6 Şubat’tan hem önce hem de sonra olası bir deprem için Tunceli ve çevresine çok dikkat çekmiştiniz. O bölge ve Kuzey Anadolu Fayı için ne söylersiniz?
Kuzey Anadolu Fayı (KAF) bir devresellik gösterir. Genellikle depremleri doğudan batıya taşır. Bu döngü milattan öncesine kadar bile tespit edilmiştir. Döngüye en güzel örnek ise 1939’da Erzincan ile başlayan 1942 Niksar-Erbaa, 1943 Tosya-Ladik, 1944 Bolu-Gerede, 1957 Mudurnu, 1967 Adapazarı, 1999 Gölcük olarak geliyor. Şimdi de Marmara’yı bekliyoruz. KAF nerede bir deprem oluşturursa, o bölgenin batısı sonraki deprem için risk altındadır. 1999’un olacağı 1970’li yıllarda söylenmeye başlandı. Tıpkı 6 Şubat’ı, 1999’dan itibaren söylemeye başladığımız gibi. Adapazarı depreminden sonra Prof. Dr. Nafi Toksöz Gölcük’e dikkat çekmişti. Şimdi aynı şekilde İstanbul için bu söz konusu. Bitlis-Zagros kuşağında tehlike söz konusu. Hakkâri’ye kadarki alana dikkat etmek lazım. Adıyaman-Hakkâri bindirme kuşağı üzerinde, bu da Doğu Anadolu ile Arap platformunun sınırı. Doğu Anadolu’da büyük depremler olunca, büyük enerjiyi yanındaki bindirme kuşağına transfer etmiş olabilirler. Yanı başında büyük deprem olursa diğer faylarında deprem üretme süreci kısalmış olabilir. 6 Şubat’tan sonra hangi iller tehlike altında? Hangi bölgelere deprem uyarısında bulunursunuz?
Marmara Bölgesi’nin güneyinde ve kuzeyinde olan iller tehlike altında. Benim en fazla endişe ettiğim, Erzincan-Bingöl/Karlıova arası, orada Pülümür tehlikede. Bu bölge Yedisu Fayı dolayısıyla çok ciddi tehlikeli noktalar arasında Çünkü Yedisu Fayı’nın deprem tekerrür süresi doldu. Orada en son deprem 1784 yılında 7.4 büyüklüğündeydi. 6 Şubat’ın da etkisiyle oraya dikkat etmek lazım. Tunceli de bu bölgede. Oraları uyarıyorum.
‘CELAL NE DİYORSA HAKLI’
Peki ya İstanbul? 6 Şubat’ta yaşananların merkez üssü İstanbul olsa, bugün ne konuşuyor olurduk? Prof. Dr. Celal Şengör’ün deprem sonrası senaryolarına katılıyor musunuz?
Bu bir realite, Marmara’da deprem olacak. Bugün mü yarın mı öbür gün mü bilinmez ama olacak. 16 milyonluk kent, yüzde 60 deprem dirençli değil. Belediyenin yaptığı bir çalışmaya göre 97 bin bina depremde çökecek. Onu 100 bin bina yapalım, her binaya 5 kat koyalım, 500 bin kat eder. Her katta 2 daire, 1 milyon kat, her kata 4 kişi koyalım, 4 milyon insan. 4 milyon insanın can güvenliği yok. Göçük altında kalınacaksa bu sayı yaklaşık 4 milyon olabilir. Böyle bir kentte can kaybı çok yüksek olur. Bina ve altyapı hasarları çok olur. Neresinden bakarsan bak, 11 ilin toplamından daha çok yıkım, afet, ölüm ve yok oluş daha fazla olur. İstanbul’da sokaklar çok kötü, trafik, kalabalık çok kötü. 1 sokakta 5 bina yıkılsa öndeki bina yüzünden arkadakine ulaşamazsın.
‘EĞER BEN BELEDİYE BAŞKANI OLSAYDIM…’
Bir kentin belediye başkanı olsanız o kenti deprem dirençli hale nasıl getirirdiniz?
Ben kenti depreme hazırlamak için belediye başkanı olarak tüm servisleri, deprem dirençli kente uygun kadrolarla doldururdum. Deprem dirençli kente uygun ve yakışır bir yönetim şeması koyardım. Kentin mekân kullanımını, imarını, iskânını, nasıl gelişmesi gerektiğini, nerede ne kadar, kaç katlı bina olacağını, neresinin yeşil alan olacağını mikro bölgeleme çalışması üzerine oturturdum. Bu yerüstü ve yeraltı özelliklerinin bilinmesi ve verilerin ortaya koyularak, bu verilerle yönetimini yapmakla olur. İkinci olarak halkı deprem bilinçli, farkındalıklı ve kültürlü yapmazsan o kenti asla deprem dirençli yapamazsın. Belediye başkanı arkasını döner dönmez, kaçak kat çıkarlar. Bunun yolu eğitim, eğitim, eğitim. Aynen Japonya’daki gibi. O eğitim sürekli TV’de, billboardlarda, otobüslerde sürdürülecek. Halka tabanca bile dayasan yanlış iş yapmayacak. Üçüncü iş altyapı, dördüncüsü yapı stoku, beş ekosistem ve çevre. Deprem ekosistem düşmanıdır. Deprem, 1 dakikada milyonlarca ton tozu atmosfere çıkarıyor ve hava şartlarına göre bu tozlar askıda kalıyor. Deprem bölgesindeki insanların çoğu, üst solunum yolu rahatsızlığı çeker. Molozları gömüyorsun; asbest, demir, çimento, toksik madde hepsi içinde var. Yağmur yağıyor, biyokimyasal, fizikokimyasal çözünmelerle bunlar, topraktan yeraltı suyuna, oradan denize gidiyor. Balık tutuyorsun, balık yiyeceksin, besin zincirinde deprem izi var. İnsanları uzun dönemde belki de kanser ederek süründürerek öldürüyor. Herkes sadece yıkıma odaklanıyor ne yazık ki. Altıncısı ekonomi, deprem kentin ekonomisini çökertir. Bunun çökmemesi lazım. Depremden sonra ayağa kalkmak için ekonomiye ihtiyaç var. Eğer güçlü olmazsa bugün Güneydoğu gibi olursun. Prof. Dr. Naci Görür bir yerin belediye başkanı olsa bu 6 şeyi önemserdi ki bana da adaylık teklif edildi, kabul etmedim. Kaynak : milliyet.com.tr