T.ecavüze uğradığını 11 yaşına kadar söyleyemiyor. Bir gün yurtta duş aldıktan sonra kurulanırken bacaklarından akan kanı görüyor öğretmeni ve bir şey olduğunu düşünüyor önce. Ayşe “Ali Rıza yaptığında da böyle olmuştu” diye çığlıkla ağlamaya başlayınca yurttaki öğretmeni bir şeyler olduğunun farkına varıyor. Ayşe aslında her genç kız gibi regl olmuş o sırada. O feryattan sonra Ayşe’nin t.ecavüze uğradığı anlaşılıyor ve yetkililer aileye dava açıyorlar. Aile Ayşe’yi sahiplenmek yerine “O-rospu oldun sen” diyor, iyice dışlıyor. 16 yaşında yurttan ayrılınca ailesinin yanına dönmek zorunda kalıyor Ayşe. İşte o zaman amcasının kızı Şengül “Evet, Ayşe’ye babam te.cavüz etti” diyor aileye. Değişen bir şey oluyor mu peki? Hayır…
23 yaşına kadar Almanya’da yaşadıktan sonra Türkiye’ye geliyor ve kendisine ilk evlilik teklifi eden adamla evleniyor kurtulmak için. Futbolcu olan eşine durumu anlatıyor, kabul ediyor. Ancak bu sefer de kocasının abisi tarafından şiddet görüyor, hem de 6 aylık hamileyken. Köydeki evlerinin tuvaletine gittiğinde çocuğunu, o lağım çukuruna düşürüveriyor yediği dayaklar yüzünden. Eğilip çukurdan almak istiyor, alamıyor… Bir süre sonra Hasan’la boşanıyorlar. “Dul bir kadın” olarak Antep’e dönüyor Ayşe. Kolay mı “dul kadın” olmak? Almanca bildiği için bir avukatın yanında işe başlıyor Antep’te. Bahri ile de orada tanışıyor. Olmaz olası Bahri! “Akraba ziyareti” diye şehir şehir geziyorlar Bahri’yle fakat akrabaların hepsi erkek. Ziyaretten önce de Bahri “saçını başını yaptır, güzel giyin” diye tembihliyor Ayşe’yi. Meğer o akraba denilen adamlar, genelev patronlarıymış. Ayşe’ye “evlilik için lazım” diyerek bir sürü kağıt imzalatıyor Bahri.