Türkiye ve Suriye karşı karşıya...
Ankara ve Moskova arasında ilişkiler gergin.
1952’den bu yana Türkiye’nin içini oyan ABDİsrail cephesi ellerini ovuşturarak gelişmeleri izliyor.
Bölgede yeni, temiz sayfa bir türlü açılamıyor.
AKP’nin geçmişte izlediği hatalı siyasetlerin sonuçları, bugün Türkiye’nin elini Suriye başta olmak üzere komşularla ilişkilerde bağlıyor.
Oysa bölgemiz ve dünyadaki gelişmelerin de gösterdiği üzere, radikal çözümlere ihtiyacımız olan bir süreçten geçiyoruz.
AKP’NİN PRANGALARI
Türkiye’de iktidar, İdlib’de ısrar ediyor. Israrın altında yatan nedenleri sıralayalım:
Türkiye’nin Suriye siyasetini belirleyenler İdlib’i tutmanın, Ankara’ya, Washington ve Moskova arasında esnek siyaset izleme şansı verdiğini savunuyorlar.
Bugün İdlib’i tartışmamızın özünde, Suriye’de Esad hükümetine karşı ABD’yle iş birliği yapma, bu uğurda Suriye’de muhalif grupları destekleme, milyonlarca Suriyeli göçmeni kabul etme gibi yanlışlar yatıyor.
Özetle, iktidarın İdlib ve genel olarak Suriye siyaseti yanlış bir zemine dayandığı için, kimi zaman olumlu adımlar atılsa da genel eğilim bir türlü değişmiyor.
İDLİB’DE ISRAR ‘BAĞIMSIZ DIŞ POLİTİKA’ MI?
AKP’nin Suriye’deki tereddüt, endişe ve hesapları doğru bir zemine dayanmıyor.
Şöyle ki:
Dünyanın geldiği noktada, zayıflayan ABD’nin saldırganlaştığını görüyoruz. 15 Temmuz hain darbe girişimi, Kasım Süleymani’nin katledilmesi ve son olarak TrumpNetanyahu imzalı Filistin’i imha planı, ABD’nin yeni tip saldırganlığının ürünleridir.
ABD’nin bu hamlelerine karşı “denge siyasetiyle” değil ancak komşularla işbirliğini savunan “devrimci siyasetlerle” cevap verilebilir.
“Denge siyaseti”nde ısrarın, Ahmet Davutoğlu’nun “sıfır sorun” siyasetinde olduğu gibi Türkiye’yi yalnızlaştıracağı açıktır. Bağımlı hale gelmeden, mesafeyi koruyarak tarafımızı net olarak seçmemiz gereken bir sürecin içindeyiz.
Türkiye’nin İdlib’de birçok gözlem noktası bulunuyor.
TÜRKİYE MOSKOVA’DAN UZAKLAŞIYOR MU?
Kamuoyunda, İdlib’deki durumun Türkiye ve Rusya arasında işbirliğinin sonu anlamına geldiğine dair bir rüzgar estiriliyor. Rüzgara kapılmaya meraklı olanlarda, rüzgârın estiği yöne doğru savrulup gidiyor.
Bugün Türkiye ve Rusya arasındaki işbirliği, Erdoğan ve Putin’in şahıslarını aşmış devlet politikası haline gelmiş durumda. İki ülke enerji ve silah sanayi gibi alanlarda, taktiksel değil stratejik adımlar attılar.
Akkuyu Nükleer Santrali, Türk Akımı Projesi ve S400’ler bunlardan bazıları. Diğer yandan Libya’da Ankara ve Moskova hayati bir krizi işbirliği içinde çözmeye çalışıyor.
Ankara ve Şam arasında çatışmanın derinleşmesi ve dolayısıyla Moskova’yla ilişkilerin olumsuz etkilenmesi riski var. Fakat 10 seneye yaklaşan Suriye krizinde daha önce de buna benzer durumlar yaşandığını ve sonrasında tarafların yatıştığını unutmayalım. Ankara ve Moskova ilişkileri söz konusu krizi atlatabilecek derinliğe erişmiş durumda.
Ayrıca Türkiye ve bölgedeki durum bir arada değerlendirildiğinde, Ankara’da Rusya düşmanlığı yapan ve yüzünü ABD’ye dönen bir iktidarın tutunamayacağı da ortada.
İdlib’deki çıkmazı aşmanın yolu AnkaraŞam arasında diyalogdan geçiyor.
AnkaraŞam diyaloğu, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerde de bir denge unsuru oynayacak, bölgedeki siyasi iklimi normalleştirecektir.
Milli menfaatlerimizin, komşularımızla savaşmayı değil işbirliğini gerektirdiği açık. Aksi yönde hamleler, Türkiye’nin birliği, bütünlüğü ve bağımsızlığına zarar vermektedir.
Onur Güzaltan
Aydınlık
İdlib’de şehit olan askerlerimizin ailelerinin ve Türk milletinin başı sağ olsun.