Bu bir fırsat. Bizim o polemiklere girme niyetimiz yok. Kendi içinde o tartışmaları yapabilir ama Türkiye’nin böyle bir gündemi yok. OVP’NİN PİYASADA YANSIMASI Beklentiler iyileşti. Fakat henüz tam anlamıyla sonuçlarını almadık. Geçiş sürecini bitirdik. Bütçe açığını toparlama, KKM gibi mekanizmaları tavsiye etme riskli gördüğümüz alanda riskli azalttık. Bütçe açığı büyük oranda toparlandı. Cari açığımız yıl sonunda yüzde 1.2’ye düşecek. Döviz ihtiyacı azaldı ülkenin. Rezervler, MB’nin rezervi 156 milyar dolar… “ENFLASYONU 2025’TE KONUŞMAYAĞIZ” Geçiş sürecinde ekonominin üzerindeki kara bulutlar dağıtıldı. Dezenflasyon süreci haziran ayında kendisini gösterdi. Bir miktar gösterecek sonra düşecek dedik. Yüzde 75’lere çıkmıştı mayısta. Haziran itibariyle düşüşe geçti. Son üç ayda 23,5 puan bir düşüş oldu ve 52’ye geldi. Gelecek ay, yakın bir tarihte açıklanacak. 40’lı bir rakam bekliyoruz. Yıl sonunda da 41,5 gibi bir tahminimiz var. Gelecek yıl bu zamanlar 20’yle 30 arası, yıl sonunda 20’nin altında bir beklentimiz var. Gelecek yılın ortalarında enflasyon eskisi kadar gündem oluşturmayacak. 2026’daysa hedefimiz tek haneli rakamlarla ülkemizi tekrar buluşturmak. Geçmişte bunu başardı AK Parti. 2013’te tek haneli enflasyon, tek haneli faiz oranlarının olduğu günleri yaşadı Türkiye. Yeniden ülkemizi bu rakamlarla buluşturacağız. Kararlı bir şekilde politikamızı uygulayacağız. “KİŞİ BAŞI GELİR 15 BİN DOLARI AŞACAK” Türkiye’de dalgalı kur rejimi var. Kuru asıl belirleyen arz ve talep. Merkez Bankası, kanunu gereği spekülatif, manipülatif hadiselere müdahale ediyor. Bunun ötesinde döviz arzı, talebi neyse dövizin fiyatı şekillenmiş oluyor. Piyasa esas itibariyle belirliyor. Geçmişte Türkiye, 2001 krizinden önce sabit kur rejimi oluşturuyordu. Enerji birikir birikir, birden patlar. Dalgalı kur rejiminde ise daha sağlıklı. Bunu da devam ettiriyoruz. Enflasyonla mücadele eden ülkelerin milli paraları güçlenir. Uluslararası anlamda satın alma gücünü artırmış olursunuz. Bu sene 1,3 trilyon dolar görünüyor milli gelirimiz. Kişi başına gelirimiz 15 bin doları aşacak gibi görünüyor. Bunun bazı ihracatçıları etkilediğini elbette görmek lazım. Ama şu gerçeği de görmek lazım: İhracatımız da arttı bu dönemde. Makro rakama baktığınız zaman. Aksine, ithalatımız düştü. Sektörel düzeyde elbette zorlanan olabilir. Onu da iyi analiz etmemiz lazım. Biz kurla değil ama başka kanallarla ihracatçımızı destekliyoruz. Kurumlar vergimizi 25 belirledik. Bankalara 30 dedik, ihracatçıya 20 yaptık. İhracatçının yanında olduğumuz için bunu yaptık. Buna benzer farklı enstrümanlarla desteklemeye devam edeceğiz. Kurla ilgili tartışmalara girmeyiz ama ihracatçımız nasıl desteklenir, tabii ki bunu destekleyebiliriz. Her zaman reel sektörün yanındayız. Ama programımızın genel çerçevesini bozmadan. İhracatın bir kısmı da ithalat. Dolayısıyla kura tek yönlü bakmamamız lazım. Uzun zamandır petrol fiyatlarında artış yok. Bu da ihracatçılarımızın girdi maliyetini düşürüyor. İhracatın asıl belirleyicisi; dış dünyadaki talep. Bizim de en büyük pazarımız Avrupa Birliği Kuzey Afrika ve Orta Doğu. Daha yüksek büyüme bekliyoruz. İhracatımıza pozitif katkı sağlayacak. Enflasyonla mücadelede geçici sıkıntılar olabilir ama esas itibariyle çelişki yok. Enflasyonun düştüğü ortamda istikrar güçlenir, istihdam artar. Geçici bazı sorunlar yaşanabilir orada da gerekli tedbirleri alıyoruz. Reel sektörle sürekli iletişim halindeyiz. Esas olan kalıcı büyüme ortamı sağlamak. İsrail ile bütün ticareti kestik. Bölgesel çatışma riski en önemlisi. Bu çatışmanın bölgesel olarak yükselmesi… Temenni ederiz ki böyle bir şey gerçekleşmesin. KONUT KREDİLERİ NE ZAMAN NORMALLEŞECEK? İstikrar güçlendikçe, faizler de enflasyon da düşüş trendine girmek durumunda. Zamanlamasını Merkez Bankamız tayin edecek. O alana girmememiz daha doğru olur. İkisinin de düşeceği bir ortam olacak. Ama suni bir şekilde değil, reel zeminde. Genel eğilimin bu olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. İsrail barış istemiyor, savaştan yana. Sürekli katliam siyaseti izliyor. Çatışmaları bölgeye yayıp, farklı uluslararası güçleri de çatışmaların tarafı haline getirmeye çalışıyor. Uluslararası toplumun da Gazze’de yaşanan hadiseyi unutmaması lazım.