ABD ve İsrail’in 100 bin tırdan fazla silah verdiği PYD/YPG’den Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla çelişen açıklamalar geldi. PKK’nın Suriye kolu YPG’nin lideri Mazlum Abdi, çağrının “PKK’ya yönelik olduğunu” belirterek, “Çağrı doğrudan bizim bölgemiz için değildi.” ifadelerini kullandı. PYD yöneticilerinden Salih Müslim de PKK’nın kendini feshetmesi için Öcalan’ın serbest bırakılması ve Türkiye’nin terör operasyonlarını sonlandırması gerektiğini söyledi.
ABD’nin başkenti Washington’da PKK’nın çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG)'nin düzenlediği bir konferansa katılan Abdi, Öcalan'ın silah bırakma çağrısının SDG'yi içermediğini savundu.
PKK’ya yakın yayın organı Yeni Yaşam Gazetesi’ndeki habere göre Abdi, toplantıda şunları kaydetti:
“Sayın Öcalan’ın çağrısı PKK’yeydi, PKK gerillalarınaydı. Doğrudan bizim bölgemiz için değildi. Güney Kürdistan’a ve diğer her yere gönderdiği mesajı bize de gönderdi. PKK ile Türkiye arasındaki ilişki ve barışın sağlanması, bölgemiz üzerinde de etkili olacaktır. Eğer bu süreç başarılı olursa, bunun bize olumlu bir etkisi olacak ve Türkiye’nin bölgemize saldırmak için hiçbir bahanesi kalmayacak.”
Haberde Abdi’nin, ‘Öcalan’ın mesajının olumlu bir gelişme ve barış çağrısı olduğunu, uygulanması halinde Türkiye’de demokrasinin daha da gelişeceğini’ söylediği bildirildi.
Öcalan PKK’ya koşulsuz silah bırakma çağrısı yaparken PYD yöneticisi Salih Müslim ise önce Türkiye’nin somut adım atması ve Öcalan’ın serbest bırakılması gerektiğini öne sürdü.
PKK yayın organı ANF’ye konuşan Müslim, “Önder Apo, tarihi bir çağrı yaptı ve top artık Türk Devleti’ndedir.” dedi ve şunları ekledi:
“Artık bundan sonrası karşı tarafa yani Türkiye Devleti’ne düşmektedir. Önder Apo, PKK’nin kongresini gerçekleştirerek kendisini feshetme çağrısında bulundu. Bunun gerçekleşmesi için de Önder Apo’nun, PKK ile doğrudan temas halinde olması ve nasıl bir yol izleyeceklerini belirtmesi, bu kongrenin gerçekleşmesi için Türkiye’nin niyetini belli etmesi gerekmektedir.
“PKK, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmadan kongrenin gerçekleşmeyeceğini önceden belirtmişti. Bu nedenle acilen Önder Apo’nun koşullarının değişmesi, Önder Apo’nun İmralı’dan çıkması, fiziki özgürlüğün sağlanması gerekiyor ki Önder Apo’nun attığı tarihi adımın devamı gelebilsin. Önder Apo, tarihi bir çağrı yaptı ve top artık Türk Devleti’ndedir. Böylece bu süreç de adım adım ilerlemiş olacaktır. Önder Apo, demokratik siyasetin kapısını açmıştır, gerisi Türk Devleti’nin atacağı adıma kalmıştır. Bu adımlar da zindanların boşaltılması, kayyumlara son verilmesi gibi durumların ortadan kaldırılmasıyla başlamalıdır. Adımlar, birlikte atılmalıdır. Ayrıca bir günde sonuçlanması beklenilmeyen uzun bir zamana yayılacak bir süreç olduğunu da söyleyebilirim.
“Böylesi bir adımın gelişmesi de mutluluk vericidir. Türk Devleti’nin Suriye’deki varlığı, Kürt halkının haklarına ulaşamaması doğrultusundaydı. Böylesi bir sürecin gelişmesi demek Suriye’de de bir çözümün gerçekleşmesi anlamına gelecektir ve Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmemesi de olumlu gelişmelere vesile olacaktır.”
Türk Ordusu’nun terörle mücadele operasyonlarını durdurmasını da isteyen Müslim, şunları söyledi:
“Türk Devleti bir yandan saldırırken bir yandan da silahları bıraksınlar diyor. Saldırılar devam ederse PKK nasıl silah bırakacak? Türk devletinin bu duruşu teslim olma çağrısıdır. Gerilla ve Kürt halkı bu teslimiyeti kabul etmez. Türk Devleti, silahların bırakılmasını istiyorsa Önder Apo’nun tarihi açıklamasına kulak vermelidir. Türk Devleti Önder Apo’nun çağrısı ardından adım atmalıdır. Bu adımın ilk aşaması ateşkesin ilanıdır. Pratikte bir ateşkesin yaşanması PKK’nin de diğer adımları atmasına yol açacaktır.”
Öcalan’ın şartsız teslimiyet çağrısıyla çelişen bir adım da PKK’nın yayın organı Yeni Özgür Politika’dan geldi. Gazete dünkü manşetine “Demokratik siyaset için hukuki boyut” başlığını attı. Öcalan’ın çağrısının okunmasının ardından bir “ek not” okuyan Sırrı Süreyya Önder, mesajda yer almayan “Silahların bırakılması, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması gerektirir.” ifadesini dile getirdi. PKK gazetesi Yeni Özgür Politika da bu ifadeleri manşetine taşıdı. Önder’in okuduğu “ek not”un gerçekten Öcalan tarafından iletilip iletilmediği ise bilinmiyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin ABD'den beklentilerine ilişkin, “Özellikle Suriye'de DEAŞ'la mücadele konusunda bir ilişki parametresini yeniden gözden geçirip, Türkiye için tehdit oluşturan PKK'yı destekleme yönündeki mecburiyetten Amerika'nın çıkması gerekiyor.” dedi.
Bakan Fidan, güncel bölgesel ve küresel gelişmelere ilişkin Al Jazeera'nin sorularını yanıtladı.
PKK’nın 2 bine yakın kadrosunun Suriye’deki çatı örgüt Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nde yönetici olduğunu belirten Fidan şöyle devam etti:
“PKK ve bağlı unsurların Suriye'nin topraklarının üçte birini işgal ediyor olması, ki bunların büyük çoğunluğu Arap şehirleri, yani Arapların olduğu yeri PKK işgal etmiş durumda. Bununla da kalmamış, petrolün ve doğal gazın olduğu yerlerin üstüne çökmüş durumda. Buradan petrol ve doğal gazı alıyor, Suriye halkına parayla satıp Irak'taki, İran'daki, Türkiye'deki PKK eylemlerine para gönderiyor. Şimdi böyle bir mekanizma var. PKK'nın Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan gelmiş 2 bine yakın kadrosu şu anda SDG yönetiminin tepesinde oturuyor.”
Fidan, ABD ve Avrupa ülkelerinin hala PKK/YPG'ye destek vermesinin sebebinin sağlanan hapishane hizmeti olduğuna dikkati çekerek, PKK /YPG'nin DEAŞ tutuklularını hapishanede tutma karşılığında, bir yalan üzerinden Suriye topraklarının üçte birini işgal ettiğini söyledi.
Irak, Türkiye ve İran'dan getirdikleri bütün teröristlerin Suriye toprakları üzerinde muhafaza edildiğini aktaran Fidan, "Suriye'nin toprak bütünlüğüne tehditler, Irak'ın toprak bütünlüğüne tehditler, Türkiye'ye tehditler. Şimdi bunun tabii ortadan kalkması gerekiyor. İnşallah bunun bir suhuletle ortadan kalkacağına inanmak istiyorum." diye konuştu.
Fidan ayrıca şunları kaydetti:
"Üçüncüsü Amerika'yla, özellikle Suriye'de DEAŞ'la mücadele konusunda bir ilişki parametresini yeniden gözden geçirip, Türkiye için tehdit oluşturan PKK'yı destekleme yönündeki mecburiyetten Amerika'nın çıkması gerekiyor." diyen Fidan şunları kaydetti:
“Bu bizim için fevkalade önemli bir milli güvenlik meselesi. Çünkü orada Amerika için taktik bir durum, DEAŞ’lıları hapiste tutma işi ama onu yaparken kullandığı PKK'lıyı destekleme meselesi bizim için bir milli güvenlik konusu ve Amerika ile aramızda da gerçekten toksik bir madde bu. Bunun çıkması gerekiyor. Ondan sonra Türkiye gibi çok güçlü bir ülkenin bölgesindeki güçlü bir ülkenin Amerika'yla beraber bu bölgede çok olumlu katkılar verebileceğini düşünüyorum.”