Petrol deyince aklınıza ne geliyor? 1980’lerde Ajda Pekkan’ın söylediği şarkı mı? Yoksa her ay petrol ürünlerini araçlarımıza alırken cebimizin yanması mı? Ya da gözünü petrol bürüyen büyük devletlerin/şirketlerin emperyal saldırıları mı?
Petrol, sadece petrol değildir. Petrol savaşları ve petrol krizleri tarihte ilk çıkartılan petrol ile eşzamanlı başlamıştır, inişliçıkışlı bir şekilde devam etmekte… Kovid19 pandemisinin tüm dünyayı sardığı ve sarstığı bugünlerde, ABD Batı Teksas tipi (West Texas Intermediate/WTI) ham petrol krizi gündeme oturdu. 1983 yılında işlemlerine başlayan WTI piyasası tarihinde ilk kez bu seviyede bir düşüşe sahne oluyor. Eksi 40 dolara kadar düşen petrol fiyatı alışılagelmiş bütün klasik iktisat ve sanal borsa kurallarını yerle bir etti. Kovid19’dan dolayı dünya çapında durma noktasına gelen ulaşım petrole talebi düşürdü. Petrolü depolamanın da sınırlı olmasından dolayı, bollaşan petrol elde kalıyor, eskisi gibi para etmiyor. Fiyatların düşeceği beklentisi ve yaşanan fiziki teslim zorlukları alıcıları petrol almaktan vazgeçiriyor. WTI vadeli bir türev piyasası… Kontratların vadesi daha gelmeden daha az zararla elden çıkarma yarışı hızla fiyatları düşürdü. Petrolü elde etmek ve kârını katlamak için milyonlarca insanı öldüren sistem şimdi neredeyse petrolü satabilmek için üstüne para verme noktasına geldi!
Fiyatlar o kadar çok düştü ki, WTI hampetrol varili artık McDonald's'taki Big Mac Happy Meal veya Domino'staki büyük bir pizzadan daha ucuz.
Petrol sadece petrol demek değildir cümlesini biraz daha açacak olursak dolar ile olan bağlantısına değinmemiz gerekir. 1944 yılında 44 ülkeden 730 delege ile Uluslararası Para Anlaşması ya da daha çok bilinen adıyla Bretton Woods Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla katılan ülke paraları için sabit kur esası kabul edilmiştir. Anlaşmaya katılan ve parasını altına dönüştürülebilir yapmayı kabul eden her ülkenin parasının değeri dolara göre saptanmıştır. Dolar altın ile dönüştürülebilirliğini koruyan tek ulusal para olarak kalmıştır. Anlaşma ile 1 ons altın=35 dolar olarak belirlenmiştir. Uluslararası para sisteminin kurallarını belirleyen bu anlaşma, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kurulmasına karar vermiştir. Bu şekilde dolar uluslararası kabul gören ve yayılan bir para birimi haline geldi. Fakat 1971’e gelindiğinde dolara karşı altın rezervlerinin tükenmesi ve ABD’nin krizlerde doları “rahat” kullanamaması sorunu başgösterdi. ABD Başkanı Richard Nixon, 15 Ağustos 1971’de artık dolar karşılığı altın vermeyeceğini ilan etti. Böylece ABD dolarının emisyonu kolaylaştı, dünya çapında emtia ticaretinde ana para birimi ve türev piyasa işlemlerinde baskın para birimi haline geldi. Petrol dahil en önemli mamullerin dolar cinsinden fiyatlanıp satılmasıyla bir geri dönüşüm başladı, yani petrodolar fazlası ABD’ye geri döndü.
1973 yılında Arapİsrail Savaşı’ndan sonra petrol ihraç eden ülkelerin amborgosundan tüm dünya ve ABD etkilenirken yine sonunda ABD kazançlı çıktı. ABD şemsiyesi altında korunmayı kabul eden Suudi Arabistan ve diğer petrol ihraç eden Arap ülkeleri petrolü sadece dolarla satmayı kabul etti. ABD, petrodolarla dünyada hegomonyasını sağlamlaştırmaya başladı. ABD devleti, kartelleri ve borsa spekülatörleri dolarla satılan petrolden pay alıyor, borsalara müdahale ediyor, petrole ihtiyacı olan ülkelere önce dolar bul sonra petrol al demeye başlıyordu. Dolar dışında başka bir para birimi veya altınla satış yapmaya çalışan ihracatçılar ABD’nin kimi zaman doğrudan kimi zaman dolaylı gazabına uğruyordu.
Yukarıda sıralananlar gerçek ve somut. 1980’lerde hükümetlerin özelleştirmeci olduğu zamanlarda mafya ekonomisi, spekülasyonculuk, faiz vurgunculuğu, paradan para kazanma oyunları olan borsalar yayılırken sanallaşmaya da geçiliyordu. Bugün reel ekonomi ve üretime dayanmayan bu borsaların devrinin artık sona yaklaştığını görüyoruz. Reel Dünya ekonomisi büyüklüğü yaklaşık 80 trilyon dolarken, borsafinans kapital dünyasında büyüklük 600 trilyon dolara yaklaşıyor! Gerçek ve sanal arasında göze batan devasa fark ne kadar büyükse, bugün üretim vurgusu ve gerçekliği de o kadar yakıcı bir zorunluluk. Üretimin ve üreticinin yegane gerçekliğini sadece ülkemiz değil; başta Asya ülkeleri olmak üzere karşıtı kapitalist ülkeler bile anlayama başlıyor. ABD’nin petrol borsasında yaşadığı çöküş her ne kadar sanal piyasalarda olsa da gerçek hayatta elbette karşılığını bulacak. Ayrıca çöküş sadece petrol borsasında değil. Bu yazı özelinde petrolü ve borsasının çöküşünü ele aldık. Fakat şişen dolar balonunun patlaması, ons altının gerçek ve sanal piyasalarda farklı fiyatlarla açılan makasın kırılması da yakındır. Klasik iktisat kuramlarının işlemediği, her krizde “fırsatla” çıkan kapitalizmin sonunun geldiğini görüyorduk, anlattığımız zaman ikna edemiyorduk. Şimdi dünyayı saran Kovid19 hastalığı, can çekişen kapitalizmin fişini çekti, çöküşe ikna olmayanlar şimdi inanırlar umarım. Petrol fiyatı, borsalar, dolar vs. sanal diğer enstrümanlar tekrar yükselişe geçebilir. Fakat kesin olan şu çökmüş olan kapitalizm artık alternatifler bularak ömrünü uzatma seçeneklerini de tüketti, çözüm üretemez halde. Aynı ABD’nin artık iktidarları tayin etme gücünün kalmadığı gibi. Kesin olan bir durumu Kovid19 süreci daha erken ve daha berrak bir şekilde gösterdi.
Son olarak o kadar petrol demişken; hem Sabahattin Ali’yi ve Upton Sinclair’i analım hem de bugünler için bir kitap önerisiyle bitirelim. Sabahattin Ali’nin kendi kitaplarını okuyup, hayat hikayesini öğrendikten sonra onunla ilgili daha neler bulabilirim diye bakarken Hıfzı Topuz'un “Başın Öne Eğilmesin” adlı kitabından bir alıntıya denk gelmiştim.
"Her şey, bir tren yolculuğu sırasında Upton Sinclair'in romanı 'Oil'i (Petrol Kitabı YN) okumasıyla başlar. Yıllar sonra Rasih Nuri İleri'ye anlattığına göre Sabahattin Ali, bu kitabı bitirince, 'Bu romanda olanların onda biri doğruysa namuslu bir insan mutlaka solcu olmalıdır' der."
Kitap, yukarıdaki kadar vahşi emperyalizm aşamasını olmasa da kapitalizmi ABD içinden anlatıyor. Babanın petrolcü olarak piyasada kalabilmek ve büyük karttellerden olmak için rüşvet, siyaseti kullanma, adam kayırma, sahtecilik vs. yollara nasıl başvurduğuna, oğlu Bunny gönülsüzce izliyor. Bunny’nin gönlü her ne kadar sosyalist ve komünist arkadaşlarıyla olsa da sınıfının konforu onu tam olarak bırakmıyor.
Kaynakça:
1) Volkan ÖzdemirYenilenen Dünya Eskimeyen Türkiye
2) https://www.aydinlik.com.tr/haber/dunyapetrolpiyasasindaneleroluyor1206212
3) https://www.aydinlik.com.tr/haber/dunyapetrolpiyasasindaneleroluyor2toparlanma2022yesarkacak206309
4) https://www.aydinlik.com.tr/haber/petrodolarbiterkentltahtinageridonuyor2042021
5) http://petroturk.com/makale/petrodolarsavasindabilinmezbirdiyaradogru