Ocağı kapatmayı unutmuştum ve yolun yarısına gelmiştim ki panikledim, döndüm ve eve geri gittim: daireye girdiğimde, tesadüfen kayınvalidemin telefonda konuştuğunu duydum — ve ne hakkında konuştuğunu fark ettiğimde, saf bir dehşet kapladı beni…
Sobayı kapatmayı unutmuştum ve yolun yarısına gelmiştim ki panikledim, döndüm ve eve geri gittim: daireye girdiğimde, tesadüfen kayınvalidemin telefonda konuştuğunu duydum — ve ne hakkında konuştuğunu fark ettiğimde, saf bir dehşet kapladı beni…
Kapıdan çıkmak üzereydim ki aklıma korkunç bir düşünce geldi: sobayı kapatmamıştım. Çorba düşük ateşte bırakılmıştı ve bu küçük detay birdenbire bir felaket gibi geldi. Ve en kötüsü, bunun kayınvalidemin dairesi olmasıydı. Kocam işini kaybettikten sonra, onun iki odalı dairesine taşınmak zorunda kalmıştık. Beni sevmediğini biliyordum, ama iyi bir gelin ve iyi bir eş olmaya çalışıyordum.
Döndüm ve aceleyle geri döndüm, her dakika hızımı artırarak. Gözlerimin önünde görüntüler beliriyordu: yanık kokusu, duman, yangın, kayınvalidemin öfkeli yüzü. Kalbim çok hızlı atıyordu.
Daire beni sessizlikle karşıladı. Dikkatlice girdim, gürültü yapmamaya çalışarak ve mutfağa gitmek üzereydim ki birden kayınvalidemin sesini duydum. Telefonda konuşuyordu. Yüksek sesle, kendinden emin, her zaman kimsenin onu duyamayacağından emin olduğunda yaptığı gibi.
Koridorda durdum. Kasıtlı değil — sanki bacaklarım hareket etmeyi reddediyordu.
Güldü, sonra sesini alçaltıp beni yerimde donduran şeyler söylemeye başladı…
Kayınvalidem sesini alçaltıp… benim hakkımda konuşmaya başladı.
Kötü bir eş olduğumu söyledi. Oğluna uygun olmadığımı. Her gün ona aynı şeyi söylediğini: benimle zamanını boşa harcadığını.
Normal bir kadının çoktan çocuk yapmış olacağını ve benim “hiçbir şey” olduğumu. Yerimde durdum, elim ağzıma bastırılmış halde, nefes almaya bile korkarak.Devamı sonrki syfda.