Adı Aylin Akmeşe. 45 yaşında. 23 yıllık Felsefe Öğretmeni. 20 yıl çeşitli okullarda branş öğretmenliği yaptıktan sonra yaklaşık üç yıldır çocuğu ve çocuğu gibi özel eğitime muhtaç diğer çocuklar için öğretmenlik yapıyor. İzmir’in Foça İlçesi’ne (17 kilometre uzaklıktaki) Ilıpınar Mahallesi’nde bulunan Reha Midilli Özel Eğitim ve Uygulama Merkezi’nde çoğu gönüllü ve idealist diğer öğretmen arkadaşlarıyla birlikte çocuklara hem anne hem arkadaş hemde öğretmen olmaya çabalıyor. Sabah evinin önünden arkadaşlarından ayrılmasın diyerek servise bindirdiği çocuğunu, kendi aracıyla önce gidip okul kapısında karşılıyor. Ders bitimlerinde ise tam tersini yapıyor. Branşı Felsefe’nin kattıklarıyla,bir engellinin annesi olma tecrübelerini kaynaştırmış. Ortaya bazı durumları çok daha çabuk sezen, anlayan ve çözüm üreten bir öğretmen profiline dönüştürmüş. Engelli ailelerine olduğu kadar (normal) çocuk sahibi olanlara, gençlere, yaşlılara, engelliler için peşin fikirli olanlara, gereksiz tepki ve korku gösterenlere, hatta çözüm üreteceklere söyleyecek çok şey biriktirmiş. Herkese mutlu olmayı öğütleyen, her şeye rağmen mutluyum diyen Aylin Öğretmen sadece 3 Aralık’larda değil her zaman birlikte zaman geçirmenin hem engellilerin hem normallerin eğitimi için gerekli olduğuna dikkat çekiyor.
Aylin Anne Öğretmen, doğumdan sonra çocuğun bir engelinin olup olmadığının tespitinden, kabullenmeye, ailelerin yaşadıklarına, eğitimle başlayan çözümlere, yaşam tarzına, toplumun bakış açısına, ihtiyaçlara ve diğer pek çok şeye dair şunları söylüyor.
ANLATMAK AJİTASYON YAPMAK ANLATMAMAK ÇOCUĞUNDAN UTANMAK DEĞİL
“Bu konuşmayı yapmak bile çeşitli şekillerde yorumlandığı için sıkıntı verebiliyor. Bir mücadelenin içindesin. Farklı bir şey yaşıyorsun. Bir yandan çocuğunla baş etme, diğer yandan toplumdaki herkesle, yakınlarınla, dostlarınla, ailenle mücadele etme, bunların hepsi bir bütün. Bunu dile getirdiğinde de ajitasyon olarak algılanması, ya da dile getirmediğinde kendi içinde yaşadığında çocuğundan utanıyormu, saklıyormu vesaire yorumları yapılıyor olması gerçekten hassas bir şey. Bu yüzden konuşsam mı konuşmasam mı tereddüdü yaşıyoruz. Çok ince bir çizgi. Hem farkındalık yaratmak istiyorsun, hem de bir sonraki noktada içinde sana böyle acımayla bakma, ah ah, vah vah, Allah yardımcın olsun noktasında kalması hiç bir şeye yaramıyor. Aslında vah vahlanacak bir durum yok. Bana engelli bir çocuğun annesi olarak duygularını anlat denirse ben senin normal bir çocuğun var sen bana duygularını anlat diyorum. Bizim yaşam şeklimiz bu oldu. Herkes normal bir çocuğu olacağını varsayarak planlarını yapıyor. Böyle bir durum olunca önce bir şok, sonra kabullenmeme, red, isyan etme gibi aşamalar birbirinin peşinden geliyor. Sonra silkeleniyorsun. Ahı vahı bırakıp çocuğum için ne yapmalıyım durumuna geliyorsun. Kolay bir süreç değil. Bazı anne babalar bunu çok zor atlatıyor. Çoğunlukla babalar olayın dışına kaçabiliyor. Aslında hiç kimse kopamıyor ama kabullenme gecikiyor. Bazı ailelerde parçalanma süreci yaşanıyor. Genellikle savaşan anneler oluyor.”
ÇOCUĞUM İÇİN PROBLEM TEŞKİL ETSE BURADA OLMAZDIM
“Çocuğumdan dolayı özel eğitimin her zaman içindeydim. 20 yıl felsefe öğretmenliği yaptıktan sonra, kendi çocuğum ve diğer çocukların eğitimine şahit olmuş biri olarak gerekli eğitimleri de alarak özel eğitim öğretmenliğine başladım. Otizm’li bir çocuğum var. Onların sosyalleşme anlamında sıkıntıları var. Foça gibi yerler engelli bireyler için hem gerekli hem güvenli yerler. Çocuğumla aynı okulda olmak onun açısından problem teşkil etseydi ben yine burada öğretmenlik yapmazdım. Ama kendi kurallarını çok rahat koydu. Beni okulda anne olarak adeta tanımıyor. Ben bir şey söylesem de önce kendi öğretmenine dönüp olurunu alıyor. Çocuğumla yaşadıklarımdan dolayı onları çok daha iyi anlıyorum. Ailelerinde benim burada olmamdan memnun olduklarını hissediyorum. En azından bakışlarımızla aynı dili konuşuyoruz. Bu çocuklara faydalı olduğum için çok mutluyum. Emekli olsam bile idealim ailelerle birlikte bir dernek kurup yine bu konuda çalışmak istiyorum.”
DOKTORLARI AİLEMİ İNANDIRMAYA ÇALIŞTIM
“Çocuğumun faklı olduğunu bir buçuk yaşında farkettim. Onlar yok derken, doktorları onun farklı olduğuna inandırmaya çalıştım. Ailemi inandırmaya çalıştım. Aslında bir anne, “yok benim çocuğumun bir şeyi” deyip geçiştirmek isterken ben herkesi ikna etmeye çalıştım. Şimdi 68 çocuktan biri otizmli doğuyor. Deniyor ki 2023’ten sonra iki çocuktan biri otizmli olacak. Bunun çok farklı nedenleri var ama bilinen somut tek bir nedeni yok. En büyük tedavi eğitim. Bir an önce farkına varıp kabullenip eğitime geçilmesi gerekiyor.”
22’DEN SONRA NE OLACAKLAR
“ 22 yaşına kadar örgün eğitimdeler. 22’den sonra ne olacaklar. 23 yaştan sonra da bu kamu kurumları eğitime devam etmeli. Bu çok önemli. Tabii dünyada yeni bir eğilim var. Engellileri normal okullarda eğiterek, diğer çocuklarla kaynaştırma yönünde.Bunun mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor."
ALGILARI İHTİYAÇLARI FARKLI AMA ONLARDA BİREY
“Sağlıklıyken parmağımızı makineye kaptırıyoruz. Bir parmağımız eksiliyor. Evet eksiğiz ama birey olmaktan, insanlıktan çıkıyor muyuz? Onlarda farklı. Algıları farklı. İhtiyaçları farklı, ama bireyler. Bu dünya sadece bize ait değil. Dünya farklı olan bireylere de ait. Çocuğumu parka götürüyordum, bazı anneler babalar çocuklarını kaçırıyordu. Bu parkta senin çocuğun kadar benim çocuğum da oynayacak. Sen çocuğun elini toprağa sürdüğünde kirletti diye kızıyorsun, ama ben çocuğumu çamura dokunduğunda alkışlıyorum. Hangi meslekten olursak olalım, hangi işi yapıyorsak yapalım, bizden farklı insanları da, onların ihtiyaçlarını da görmek zorundayız. Ben de bunları iyi ki herkesten önce görmüşüm. Dünyaya böyle bakmayı bana çocuğum öğretti. İyi ki onun annesiyim. Tek amacım onun ve onun gibilerin mutlu olması. O varlığıyla kimseye zarar vermiyor. Ama ona zarar verebilecek insanlar var. Biz çocuklarımızı onlardan korumaya çalışıyoruz. Ona göre yetiştirmeye çalışıyoruz ”
ÇOCUĞUNU HERKES GİBİ YETİŞTİRMEYE ÇALIŞACAKSIN
“Çocuğunun varsa bir engeli tespit etmek, kabullenmek ve gereğini yerine getirmeye çalışmak. Hem çocuğu hem aileyi mutlu edecektir. Nasıl ki her aile çocuğunu hayata, geleceğe hazırlamaya, kendi ayakları üzerinde dursun diye yetiştirmeye çalışıyor, sen de öyle yetiştireceksin. Sen biraz daha fazla uğraşacaksın. Korkmasınlar. Kimseden çekinmesinler. O ne der, bu ne der düşünmesinler. Eğer rehabilitasyona götürme olanakları yoksa devlet desteği var. Bunun için rapor almak gerekiyorsa alsınlar. Çekinmesinler.”
SADECE ENGELLİ DEĞİL TOPLUMUNDA EĞİTİLMESİ GEREKİYOR
“Toplumda yanlış algılar var. Bir çocuk bir şeye zarar verdiğinde sen normalsin senin buna hakkın var gözüyle bakılıyor. Ama benim çocuğum garip ses çıkarırsa senin çocuğunun psikolojisi bozuluyor. Senin çocuğun vurursa çocuktur yapar diyorsun, ama benim çocuğum vurursa saldırgandır, vahşidir diye değerlendiriyorsun. Toplum olarak bakış açımızı değiştirmek zorundayız. Kabul etmeliyiz ki hepimiz birbirimizden farklıyız. Bu çocuklarda farklı. Belki senin yapamadığını yapıyorlar. Aslında çocukları bir arada eğitmenin yollarını bulmalıyız. Toplumdan ve diğer çocuklardan izole bir eğitim olduğunda hem engelli hemde diğer çocukların eğitimi eksik kalıyor. Bunlar yarın toplum içinde bir arada yaşayacaklarsa eğitimlerini de şimdiden birlikte yapabilmenin yollarını bulmalıyız.”
3 ARALIK BİR BAŞLANGIÇ OLABİLİR
“3 Aralık’ta farkındalığı yaratmak için çok güzel bir program hazırladık. Herkesi davet ediyoruz. Bu bir başlangıç olabilir. Daha sonra daha sık gelip buradaki çalışmaları görebilirler. İnanın acınacak hiç bir şey yok. Bizleri gelip görmeleri onların eğitimleri için de, hayata başka bir gözle bakmaları için de faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Biz her şeye açığız. Birlikte bir şeyler yapabiliriz.”
OLUMSUZ TEPKİ VERİLMEMESİ BİLE BÜYÜK FAYDA
“Çok şey beklemiyoruz. Engelliye olumsuz tepki verilmemesi bile çok büyük bir faydadır. Bazen düşünüyorum. Issız bir adada çocuğumla birlikte yaşayayım. Beni yoran, zedeleyen, gereksiz tepki veren, üzen faktörler olmasın. Çok daha mutlu olurum. Çünkü onun ne yapacağı belli. Bütün problem bir başkasının vereceği tepkiyle ortaya çıkıyor.”
OĞLUMLA VE DİĞER ÇOCUKLARIMLA BURADA MUTLUYUZ
“Eskiden çok daha zordu. Şimdi eğitim olanakları var. İyi ki böyle bir yerdeyiz. İyi ki bu okul var. Biliyoruz ki bu tür okullara erişimde çok zorlanan aileler de var. Onlarında böyle bir ortama erişmelerini diliyorum. Kendimi daha verimli hissediyorum. Bir şey yapabilmenin huzurunu yaşıyorum. Bunu çocuğuma ve diğer çocuklara yansıttığıma inanıyorum. Oğlum çok mutlu. Ben mutluyum. Oğlum ve diğer çocuklarımla burada çok mutluyuz.”
Seyfi GÜL