oğlumuz,

kapıyı açan çocuk bana çok tanıtıcı geldi. Gözlerine baktım, yüreğimde bir şeyler koptu. Kalbim deli gibi çarpıyordu. İçimdeki seste bu çocuğun olduğunu söylüyordu. Ama nasıl olabilir? Yıllardır görmediğim çocuğuna bu kadar benzer bir çocuk? Dilim tutuldu, bir kelime bile söyleyemedim. bakışların gözleri de bana yabancı bakmıyordu. O sırada içerideki teyzem geldi ve beni içeri davet etti. Ama ben hala bakışları o çocuktan alabiliyorum.

Teyzemin yanında oturduğumda, cesaretimi toplayarak sordum:

“Bu çocuk kim teyze? Nereden geldi?”

Teyzem bir sessiz kaldı, sonra içini ayırmaya başladı:

“Yıllar önce köyde bir kadın bana bu çocuğu büyüttü. Sahipsiz olduğunu, bakacak kimsenin olmadığını söyledi. Onu büyüttüm, çok sevdim. Ama kimse nereden geldiğini gördü, ben de sormadım.”

O anda gözlerim doldu, çünkü içindekiki hisler gitgide güçleniyordu. Kalbimde bir bozukluk, yıllardır hissettiğim o anne duygusu yeniden canlanıyordu. Çocuk bana bakarken, inanılmaz derecede bir bağlamış.

“Adın ne senin yavrum?” diye sordum.

“Adım… Kerem” dedi çocuk.

Oğlumun kaybolduğu gün ona Kerem diye seslenmiştim, o ismi aklıma kazımıştı. Kalbimde bir patlama yaşandı, tüm parçalar birleşiyordu. Bir anda gözlerden yaşlar boşalmaya başladı. Oğlumu muhafaza ettiysem, yıllar sonra onu hiç beklemediğim bir yerde muhafaza ettim. Ama nasıl? Yıllar boyunca ne olmuştu?

Teyzeme dönerken, daha fazla detay vermesini bekledim. Meğer o kadın, çocuğunu bulaştıran kim olduğunu tam bilmemiş, ama büyütmek istemiş. Yıllar değişti, bu çocuk ona bir yük olmaktan çıkmış ve kendi evrildi gibi sevmiş. Ancak içten ki anne yüreği, geçmişinin özlemi, o zamanlar hemen kurmuştu.
Reklamlar