Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürüldü. Yapılan işlem, kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurul’a bildirilmesi. Anayasa madde 84’ün ve İç tüzük madde 136’nın gereği.
Musa Farisoğulları’nı 15 yaşındaki Eren Bülbül’ü şehit eden PKK’lının cenazesinden tanıyoruz. Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 9 yıl hapis cezası aldı. Öcalan için 200 gün açlık grevi tutan Leyla Güven de aynı suçtan 6 yıl 3 ay hüküm giydi. Eylül ayında “Gerillaya katılımlar da olacak, savaşlar da olacak” sözleriyle Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit etmiş, PKK’nın sözcülüğüne soyunmuştu. Üstelik anneler evlat nöbeti tutarken! “Evlatlarınız PKK için çatışacak tabi, ne var bunda” demeye getiriyordu! Pişkinliğin böylesi!
Oturum sırasında, HDP ve CHP “Faşizme karşı omuz omuza” sloganıyla ortak eylem yaptılar. Atatürk CHP için hakikaten maskeden ibaret. Yüzde Atatürk, kolda PKK! Altı ok mu? O çoktan çöpe atıldı.
PKK üyeliği sabit görülen iki HDP’linin TBMM’de vekilliğe devam etmesi düşünülemezdi. Meclis, milletin meclisi; PKK’nın, ABD’nin değil. Yapılan doğru ancak eksik. Bölücü faaliyetlerin odağı haline gelen ve PKK’nın siyasi kolu olarak çalışan HDP kapatılmalı.
Siyasi partilerin kapatılması davaları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesinde açılır. Siyasi Partiler Kanunu’nun 100. maddesine göre; Anayasada yazılı nedenlerle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir siyasî partinin kapatılması davasının açılması re’sen, Bakanlar Kurulu Kararı ile Adalet Bakanı’nın istemiyle veya Meclis’te grubu bulunan bir siyasi partinin istemi üzerine olur. Meclis’te grubu bulunan bütün partiler HDP’nin kapatılması için dava açmakla sorumludur. Bu hukuksuzluk değildir, kanunun gereğidir. Antidemokratik değildir, demokrasiyi güçlendirir. Terörün TBMM’de temsil edilmesinin Türk demokrasisine katkısı yoktur. Anayasamızın 68. Maddesine göre; siyasi partilerin eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz, suç işlenmesini teşvik edemez. 69. Maddeye göre de; bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde partinin kapatılmasına karar verilir.
HDP açısından; bölücü nitelikteki fiillerin yoğun bir şekilde işlendiği; Genel Kongre, Genel Başkan, merkez yönetim organları, TBMM grubu tarafından açıkça benimsendiği su götürmüyor. Yine de, Vatan Partisi’nin hazırladığı dosyalardan birkaç örnekle açalım. İstihbarat bekleyen “milliyetçilere” faydası olabilir.
Özetle; durum “Osman Öcalan da TRT’ye çıktı” diyerek baştan savılamayacak kadar ciddidir. Onu ekrana çıkaranlar yanlış yaptıysa siz kapatma davası için başvurarak doğrusunu yapın. Başkasında samimiyet aramadan önce kendi samimiyetinizi ölçün. Neyi bekliyorsunuz?
HDP’nin kapatılması milletin ezici çoğunluğunun talebidir. İki HDP’linin vekilliği düşürülünce sosyal medyada “Mecliste Terörist İstemiyoruz” etiketi kendiliğinden gündem oldu. Onbinlerce paylaşım yapıldı. Twitter tek başına gösterge olamaz elbet, sahaya inelim. Gidin Diyarbakır annelerinin yanına, yüreklerimizi yakmak için parti kurmuşlar feryadını duyun, yutkunun. Gidin Başbağlar’a, yıllardır 33 şehidimizin acısını taşıyan köylülere sorun. Gidin Eren’in Maçka’sına, Aybüke’nin Çorum’una, Necmettin’in Torul’una, Songül’ün Malatya’sına, annesinin koynunda yatan Bedirhan bebeğin Şarkışla’sına, Fethi Sekin’in Baskil’ine... Sorun bakalım: HDP kapatılsın mı? Mehmetçik olmuşuz. İsimleri saymakla bitmez, varız işte vatanın her karış toprağında, kanımızla sulamışız. Edirne’den Van’a kadar bağımsız yaşayalım diye can vermişiz. Öğrenmişiz bastığımız yerleri toprak diyerek geçmemeyi, tanımışız...
Emanet oyların, baskıyla koparılanların, yanlış tercihlerin gizleyemeyeceği gerçek budur.
İlgili haber: Halkın değil PKK'nın vekilleri!
Meltem Ayvalı
Aydınlık