Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (OSİAD) 34. Seçimli Olağan Genel Kurul Toplantısı'na katıldı.
OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen toplantıda sanayici ve iş insanlarına seslenen Yavaş, dikkat çeken mesajlar verdi:
- Biz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni imzaladık. Orada ifade hürriyeti, basın hürriyeti hepsi var. Ve biz madem ona imza attık, uyacağız. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddesi gereğince toplumun önünde olan insanlar, özellikle siyasetçiler, sanatçılar bu şekilde gelen eleştirilere, en ağır eleştirilere katlanmak zorundadır.
- Kararlarının hepsi böyle, suç değildir diyor ve bizim yaptığımız şikâyetlerin hepsi takipsizlikle sonuçlanıyor. Biz artık bunu benimsedik, madem bu sözleşmeye bizim hükümetimiz imza attı, biz de bunu benimsedik, katlandık, katlanmaya da devam ediyoruz. Yapacak bir şey yok.
BİLGİSAYAR OLSA DAYANAMAZ
- Parlamenter sistem mutlaka olmalı. Parlamenter sistem olmadığı zaman ne olduğunu gördük. Dün elime gelen ankette yüzde 67 oranında yeniden parlamenter sisteme dönülsün deniyor. Çünkü bir insanın gücü, kudreti hiçbir şeye yetmez.
- Tek başına idare etmeyi, bütün bilgilerin kendisine toplanması adeta kompüter olsa patlar. Bilgisayar olsa dayanamaz. Bunu ben hükümet yönetimine göre çok daha küçük boyutlar… Ankara Büyükşehirde bile görüyorum. Birçok işimiz aksıyor. Personel yapsın diye kendisine bırakırsa hata yaparsa o hata size mal oluyor…
- Bunun çaresi, bütün dünyada gelişmiş ülkelerde olması gereken bir şey var. Hükümetler şeffaf olacak. Bütün yöneticiler şeffaf olacak. Katılımcı olacak. Hesap verebilir olacak. Yani yaptığı her işi siz bir defa bunların bütçelerinde programlarını görebileceksiniz ve hesap da sorabileceksiniz. Bunun sistemini bütün Avrupa bulmuş.
- Geçenlerde biliyorsunuz kendi yönettiği bakanlığın bir şeyini kullanmış yani fotokopisini diyelim veya bilgisayarını kullanmış çocuğu istifa etmek durumunda kaldı. Bakanlığın arabasıyla yemeğe gittiği ortaya çıktı bir bakanın istifa etmek zorunda kaldı. Şimdi bize ne kadar garip geliyor değil mi? Ama oralara baktığınız zaman oraların milli gelirini görüyorsunuz. Bizden çok daha üstün. Şimdi ben hem yine duyurmuş olayım.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VURGUSU
- Mozambik'ten bize bir kardeş belediye için geldiklerinde 5 bin konutluk bir projeleri olduğunu söylediler. Ayrıca AVM yapmak istediklerini ve bir de madenlerinin olduğunu söyleyerek bizden bir heyet istediler. Birden bire aklıma şu geldi. Afrika'nın birçok yerinde ticaret yapan sanayicilerimiz veya ihracat yapan sanayicilerimiz var. Şimdi Mozambik'e birisini götürdüğümüz zaman ilk aklınıza gelen şey acaba paramı alabilecek miyim? Acaba sıkıntı yaşar mıyım diye düşünüyorsunuz değil mi? Niye? Çünkü oralardaki demokrasinin hukuk sisteminin ne olduğu ne kadar geliştiğini bilmiyoruz veya buna benzer birçok yerde yaşanan sorunları da görüyoruz değil mi?
- Peki aynı konut projesi Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde olsa en ufak bir endişeniz olur mu? İşte hukukla demokrasiyle devlet yönetimi arasındaki fark budur. Fazlaca bizim hukukun üstünlüğüne bir defa kulak vermemiz lazım. Bunu sağlamamız lazım.''
TÜSİAD SORUŞTURMASI
''Bankaların hukuk ilkeleri var. Biz de benimsedik devlet olarak bunu. Diyor ki hâkim tarafsız olacak, bağımsız olacak. Ama diyor bu tarafsız ve bağımsızlığını hareketleriyle de hissettirecek insanlara. Yani hiçbir Allah'ın kulu ben yarın yargıya düşersem işin içerisine siyaset veya başka bir şeye girer, hâkimi etkiler de acaba ben buradan hakkımı alamaz mıyım diye endişe etmemeli diyorum. Bu kuralları biz kabul ettik. Şimdi buradaki problem nereden kaynaklanıyor?
- Hiç kimse yargılanmaz değil. Bunu bağıra bağıra söylüyoruz. Bizler de dâhil hiç kimse yargılanmaz değiliz. Yargılanmak isteriz. Çıksın ortaya aklanalım, varsa bir suçumuz. Hiçbir şeyden korkmuyoruz, hesabımızı veriyoruz. Onun için TÜSİAD da yargılanmaz değil, eleştirilmez değil ama TÜSİAD bir açıklamayı yapıyor. Yarım saat sonra Savcılık işleme başlıyor, bu da yandaş medyadan duyuruluyorsa bunun herkes için anlamı şudur; 'Konuşmayın arkadaşlar, hiç kimse konuşmasın.’
Peki, hiç kimse konuşmazsa biz doğruyu nerede bulacağız? Nereden bileceğiz hiç kimse konuşmazsa? Onlar konuşacak. Siz daha ağır cevap verebilirsiniz. Ancak böyle yargıyla insanları susturmak son günlerdeki yaratılan iklim gerçekten artık Türkiye hiçbir şekilde yatırım yapılamaz endişesini getiriyor. Niye gidelim oluyor? Neden? Çünkü orada şöyle oluyor. Anlamakla güçlük çekiyorlar. Haklılar çünkü biz onlarla beraber Avrupa İnsan Halkları Sözleşmesi'ni imzalamışız. Beraber çalışalım demişiz. Yani anlatmak istediğim budur.
Nefes
İmamoğlu 43 yıldır İBB’de çalışan Nazan Başelli için adalet istedi! 100 gündür tutuklu2 izlenme
Marmaris alev alev yanıyor: Gece çıkan yangın söndürülemiyor! İşte son durum5 izlenme
Mahir Polat’ın ağabeyi isyan etti: "Yemiyor, içmiyor, yürek elde dolanıyoruz"6 izlenme
Göklerin hakimi olacak! TUSAŞ duyurdu: HÜRJET'te kritik aşama9 izlenme
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan flaş Akdeniz açıklaması: Bizden izinsiz kimse....9 izlenme
Maaş cebe girmeden eridi: Açlık sınırı asgari ücreti ilk ayda geçti7 izlenme
Marmara Depremi’nin Alaplı’ya etkisi ne olur? İşte muhtemel sonuçlar5 izlenme
Seçil Erzan'ın yeni mesajları gün yüzüne çıktı! "Muslera konuşursa hepimiz biteriz, hocayı da patlattık mı efsane olur..."13 izlenme
1475 yıl hapsi isteniyordu: Oy birliğiyle tahliye edildi
Kılıçdaroğlu Atatürk Havalimanı'nı CIA'ya çalışan Amerikan şirketine verecek
ABD’den doktora kabulü aldı, vize engeline takıldı! ODTÜ’lü gençten yürek burkan tepki: "Tüm emeklerim boşa gitti"
Kılıçdaroğlu: "300 dolarınız olsa Nebati’ye yatırım yapsın diye verir misiniz?"