Günümüzdeki saflaşma küreselcilerle millîciler arasında.
Ekonomide, siyasette ve dolayısıyla dünyada köklü bir dönüşümün yaşandığı günlerdeyiz.
ABD’nin önderliğinde 1945’te kurulan dünya düzeni yıkılıyor. Özellikle 1990’larda Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra ABD’nin kendine biçtiği dünyanın jandarması rolü, çokkutuplu dünya ile geride kalıyor. Millî devletler direniyor, gelişen ülkeler daha fazla bağımsız hareket etmeye başlıyor. Bu da ABD hegemonyasını giderek daha fazla sınırlıyor.
ABD ve Avrupa’daki emperyalist merkezler çürüyor. Dünyada artık mücadele, “Küreselleşmeci neo-liberal düzen”ciler ile buna karşı çıkanlar arasında. Bu çelişme de, dünya çapında bir mücadele. ABD’den Avrupa’ya hatta Türkiye’ye kadar bunun yansımalarını görüyoruz.
Türkiye’de yaşanan mücadele ve cepheleşme, Batının emperyalist sisteminden kurtulmak ile batıya bağımlılığı sürdürmek arasındadır.
CHP KİMLERDEN MEDET UMUYOR?
Türkiye’de son yaşanan olaylar, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklaması da bu gelişmelerden bağımsız değil.
Özgür Özel CNN, BBC ve DW Türkçeye yaptığı açıklamalarda, İmamoğlu New York Times’a yazdığı yazıda, Dilek İmamoğlu The Economist makalesinde, bu saflaşmada nerede olduklarını açıkça ifade ettiler. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 24 Mart 2025 CNN International’a şunları söyledi: “NATO ile güçlü bir ittifakı ve Batı ile entegrasyonu savunuyoruz, destekliyoruz. Ancak son yaşananlar Türkiye’yi hukukun dışına itiyor ve bu sürece zarar veriyor. Türkiye Batı kurumlarından giderek uzaklaştırılıyor.”
Afganistan’a, Irak’a ve bütün müdahalelere bakınız. Emperyalizmin gerekçesi hep “demokrasi ve insan hakları” olmuştur. CHP yönetimi, Atlantik’e bağımlılığını ifade ederken; destek de oralarda geliyor. Bunlardan biri Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’du. Macron, “Türkiye'nin Avrupa'ya ihtiyacı olduğu gibi Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı var. Ancak Avrupa'nın, güvenlik anlamında sorumluluklarını üstlenen ve demokrasi rotasında kalmaya yönelik taahhütlerini yerine getiren bir Türkiye'ye ihtiyacı var.” diyor. Yani Özel’in ifade ettiği gibi onun da talebi, “NATO ile güçlü ittifakı” ve “Batı ile entegrasyonu” sağlamış Türkiye.
KARAR AŞAMASI
Peki, aynı Macron ne yapıyor? Paris Ceza Mahkemesi, milliyetçi lider Marine Le Pen’e beş yıl seçimlere katılma yasağı getirdi. Gerekçe, Avrupa Parlamentosu’nda görev yapmak üzere “hayali” asistanlar almak ve bunlara ödenen kamu fonlarını amacı dışında kullanmak… Le Pen’in çizgisi ne?
Le Pen, Fransa’nın bağımsızlığından ve egemenliğinden yana. Brüksel’e, Washington’a boyun eğmiyor. “Küreselci” dediği Macron gibi tekelci sermayenin kılıcını sallamak yerine Fransız üreticisine, emekçisine yöneliyor. Oylarının çoğu ‘mavi yakalı’ denilen işçi kesiminden geliyor. Uluslararası ilişkilerde “çok kutuplu dünyaya inandığını” söylüyor. Türkiye’yle ve Rusya’yla iyi ilişkiler kurmayı savunuyor. Müslüman ülkeler olan Filistin’i, Senegal’i, Suriye’yi destekliyor. Bağımsız Filistin yanlısı… Yani Le Pen, küreselleşmeci neoliberallere karşı Avrasyacı ve milliyetçi seçeneği temsil ediyor.
Fakat bunu okuyamayan hükûmet basını, “Yolsuzluk başını yaktı”, “Le Pen’e yolsuzluktan seçim yasağı”, “Yolsuzluktan siyasi yasak”, “AB fonlarını hortumlayan Le Pen’e yolsuzluk cezası” gibi başlıklar atıyor.
Hükûmet basını karar vermeli.
Ekrem İmamoğlu’nun serbest kalmasını, Batı’ya entegre olmuş bir Türkiye’yi tercih eden Macron’dan mı yana? ABD ve AB’nin küreselcilerinden mi yana? Türkiye’ye sopa gösteren Macron’dan mı yana?
Yoksa Türkiye başta olmak üzere Avrasya ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmekten yana olanlarla mı birlikte?
Küreselcilerle millîciler arasındaki çelişmeden beslenmeyen her analiz, her başlık sizi yanlış tarafa sürükler. Böylece bir anda küreselcilerin yanına düşersiniz ve Özel’in medet umduklarıyla birleşirsiniz.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demekten kendimizi alıkoyamıyoruz.
SOYKIRIMCI İSRAİL’DEN CHP’YE ‘ELMA ŞEKERİ’
Dünyanın en büyüğü! Bitlis’in Ahlat ilçesinde yer alıyor
Bayramda metro kaça kadar açık? İstanbul bayram metro saatleri
BERCAN TUTAR-SABAH
ABD ve Avrupa'nın dahi sahip çıkmaya tenezzül etmediği mandacı CHP ve kirli siyasetçilerine bekledikleri 'can simidi' İsrail'den geldi. Soykırımcı Netanyahu yönetimi, Siyonist medyanın "İsrail'in umudu" diye övdüğü Ekrem İmamoğlu'na ve mandacı CHP'ye arka çıktı. Bayram'da bile Gazzeli çocuk ve kadınları barbarca katleden İsrail'in Dışişleri Bakanı Gideon Saar, CHP ağzı ile konuştuğu X'teki küstah paylaşımında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a saldırdı. Saar da tıpkı CHP Genel Başkanı Özgür Özel gibi Erdoğan'a karşı NATO'dan ve Batı'dan yardım istedi.
Şunu belirtelim ki Özel ve Saar'ın Erdoğan'a karşı kullandığı iftiracı, manipülatif ve mandacı dilin benzerliği, Türkiye muhalefeti açısından bir utanç vesikasıdır. Erdoğan'ı Batı'ya şikâyet eden Saar da CHP'nin işgalci zihniyetinin yıllardır kullandığı 'diktatör' teranesine sarılıyor.
Saar'ın Özel'den tek farkı Erdoğan'a bir de 'antisemitik' yaftasını yapıştırma küstahlığında bulunması. Diğer bütün konularda aynı söylemi aynı argümanları aynı işgalci anlayışı aynı yolu aynı yöntemi ve aynı kelimeleri kullanıyorlar.
MERDİVEN ALTINA NEŞTER GELİYOR... HEALTHTÜRKİYE İÇİN HAREKETE GEÇİLDİ
HANDE FIRAT-HÜRRİYET
Sağlık turizminin dünyadaki büyüklüğü yıllık yaklaşık 100 milyar dolar, Türkiye’nin bundan aldığı pay ise çok gerilerde kalıyor. Ancak bu rakama en büyük sorunlardan biri olan kayıtdışı yapılan işlemler dahil değil. Başta saç ektirmek olmak üzere Türkiye’nin tercih edildiği birçok alan var. Fakat bu işi hem “merdiven altı” hem de kayıtdışı yapanların, oluşan komplikasyonların da sektöre zarar verdiği aşikâr. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı harekete geçti. USHAŞ yani Uluslararası Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik’te değişikliğe gidiyor. Yönetmelik son şeklini almak üzere, ancak sizlerle edindiğim bilgileri paylaşacağım:
*Düzenleme ile kayıtdışı kayıt altına alınacak.
*Sağlık turizmi için Türkiye’yi tercih edenler internet portalı ya da çağrı merkezinden kamu ya da özel sağlık merkezlerini seçebilecekler.
*Sisteme girilecek bilgilerle bakanlık denetimi de yapılacak.
*Konumları, şartları ve yurtdışından gelenlerin oranlarına göre Edirne, Rize, Van ve Nevşehir sağlık turizminin kilit illeri olarak planlanıyor.