Ne oldu, yüzün gülüyor, dedim.
-Sorma hocam. Akşamüstü babamın da evde olduğunu düşündüğüm bi saat kızkardeşimi aradım.
Anemi istedim telefona. Gelmesi için kardeşime yalvardım, ısrarla konuşmak istediğimi söyledim. Nihayet kabul etti. Olan biten her şeyi anlatım. Çok şaşırdı, üzüldü. Hemen babama anlatmış. Babam da burdakilere telefon açtı "siz bizim kızımızı sahipsiz mi sandınız, gelir alırım bi daha ne onu ne torunlarınızı görürsünüz" demiş.
Sorma hocam bizimkiler pamuk gibi oldular. Taaa, oradan eşim aradı, nasılsın, bir isteğin var mı, diye... Hocam Allah razı olsun senden. Sen artık benim hocam değilsin, ablamsın, anamsın, seni hiç unutmayacağım, dedi. Bizde bir mutluluk, bir sevinç. Onu o şekilde okutup gönderdim. Daha sonra, çocuklara harçlık yapmak amacıyla çeyizinden kalan oyalı yazmaları sattığını söyledi. Ben de bir kaç tane aldım, ısrarla bir tane de hediye etti. Günler geçti, ara ara gelmediği oldu. Sorduğumda yevmiye usulü çapa ve tütün yapmaya gittiğini söylediler. Hakikaten biraz daha ferahlamıştı. Telefon numarasını aldım. Her zaman beni arayabileceğini söyledim. Kurs bitti. Ama bizim dostluğumuz bitmedi. Daha sonra telefonu kapandı.