Köyün birine bir imam atanır. Köylü ile çok güzel anlaşır fakat her eşek anırışında, köylünün Abdest yenilemesine mana veremez bir türlü. Dikkatini çeken bu halin unsurunu sorar. İçlerinden birisi, seneler önce köyün imamının, “eşeğin anırdığını duyarsanız Abdestiniz bozulur” dediğini, o yüzden de, senelerdir bunu uyguladıklarını söyler. İmam, bu tür bişiyin olamayacağını ifade ederek hadiseyi araştırır……………(DEVAMINI OKUMAK İÇİN RESİM ÜZERİNE TIKLAYARAK DİĞER SAYFAYA GEÇİŞ YAPABİLİRSİNİZ)
Öğrenir ki, çok seneler önce, köyde su olmadığı için köy halkı toprakla Abdest alıp, yani teyemmüm yaparmış. Tabi ki, köye su, eşeklerin sırtında taşındığı için de, o sürenin imamı bir vaazında; “köyde su olmadığı için, Abdestinizi toprakla temin edebilirsiniz fakat, eşeğin sesi duyulduğunda sırtında su taşıdığını bildiğiniz için, toprakla alınan Abdest bozulur; zira bundan sonra su bulunmaktadır” demiş…………..(DEVAMINI OKUMAK İÇİN RESİM ÜZERİNE TIKLAYARAK DİĞER SAYFAYA GEÇİŞ YAPABİLİRSİNİZ)
Fakat, vaazı gönülsüz dinleyen bir köylü, yalnızca “eşek anırmasını duyarsanız Abdest bozulur” bölümünü duyup, bunu da halka yaydığı için, herkes de sorgulamadan bunu uygulamış. Görünen o ki, vakit geçtikçe bu öyküdeki koşullar değişmiş olsa da, insanoğlunun huyu, pek değişmemiş. Ne yazık ki, hala daha insanoğlu, bir mevzu ile ilgili, bilgi edinme, veya doğrusunu öğrenme yerine, duydukları ile hareket edip, duyduklarına gözler önüne serdiği tepkilerle, toplumsal refleksler meydana gelmesine sebep veriyor. Medyada bulunan veya birilerinin kulaktan dolma verilen bulgularla, ç-ığ gibi büyüyen reaksiyonlar yaratabiliyor.