Sustu, devam edemedi.
"Sonra" dedim "Evlenme kararınızı ailelerinizle paylaştınız, onların rızasını aldınız. Ardından, tanışma, söz, nişan, nikah derken, iki kişilik mutluluk, kalabalık bir üzüntüye döndü. İki tarafın da aile büyükleri, akrabaları belki hatta konu komşusu bile ilişkinize müdahale etmeye başladı. Nerede kiminle oturulacak? Ne zaman düğün yapılacak? Kimler davet edilecek? Mobilyaları kim nereden alacak? Balayına gidilecek mi? Gidilecekse, ne zaman dönülecek? Ev nasıl kurulacak? Eşyalar nereye koyulacak? Eşe nasıl davranılacak? Bazen siz birilerinin etkisinde kaldınız, bazen de eşiniz. Onca stresin ve baskının altından kalkamayacın da, dönüp birbirinize patlamaya başladınız. İnsanlara diyemediklerinizi, dönüp birbirinize haykırdınız ve ne yazık ki, her defasında faturayı yanlış insana yani birbirinize kestiniz. En sonunda evliliğin bir kaosa döndü, her ağızdan başka bir ses çıkmaya başladı ve siz ne yapacağınızı bilemeden, affallayıp kaldınız değil mi?"
Başını kaldırıp şaşkınlıkla gözlerime baktı.
"Ama...Ama siz bunların hepsini nereden biliyorsunuz?"
Gülümsedim.
"Çünkü bu sadece sizin başınıza gelen bir durum değil Ayla hanımcım. Özellikle, erken yaşta evlenen, maddi ve manevi bağımsızlıkları olmayan çiftler, masalın sonunda adına el alem denilen o yedi başlı canavara yenik düşüyor." dedim.