Kocam bir mühendisti.

Eşimle ben tayinlerle birçok il ilçe dolaştıktan sonra, tayinle Manisa'ya geldik.
Eşim polis, ben öğretmendim. Önce ben emekli oldum, birkaç yıl sonra da eşim...Oraya yerleştik.


Bu arada oğlumuz evlendi, kızım nişanlandı, her şey çok güzeldi. İşleri gereği çocuklar ayrı şehirlere gittiler. Tatillerde, bayramlarda bir araya gelip, hasret gideriyorduk. Bu mutluluk çok uzun sürmedi. Hani dünya bir imtihan sahnesidir ya, benim payıma da o kötü hastalık düştü. Halsizlik, iştahsızlık, çabuk yorulmalarla başlayan şikâyetlerim, aslında bedenimi saran kötü tümörün işaretleriymiş.
hayatımı alt üst etmişti. Öyle çaresiz, öyle halsizdim ki... Ne yapacağımı bilemiyor, benliğimi saran bu berbat durumdan biran önce kurtulmak istiyordum.
Hastalığımın altıncı ayında , tahlil sonuçlarını alıp eve geldiğimde...., koridorda valizler gördüm. Eşime sorduğumda neye uğradığımı şaşırdım. Kısacası eşim ölümcül hastalığı olan bir kadınla uğraşmak istemiyordu.
28 yıllık eşim, bana hiç beklemediğim ağır bir darbe vurup gitti.
Telefonla hastaneye çağrıldım. Tahlillerle ilgilidir diye gittiğimde, hayatımın şokunu yaşadım. Sebep çok başkaymış.
Devamında gözyaşlarınızı tutamayacaksınız
Devamı >>> y'orumda
Reklamlar