“Ne olacak, bir bebeğe bile sahip çıkmayı becerememiş de düşürmüş” diye kızarak laf sokmak isteyince, Fadime altta kalmak istemedi. “Tabi, her işi çocuğumun boynuna bırakın ve her işi ona yaptırın ve birde ona yardımcı olmadığınız halde bir çocuğu taşıyamadı da düşük yaptı deyin. Hem de hiç utanmadan” dedi. Daha da uzatmak istedi ama adaşı Fadime lafa atladı.
‘’Fadime bacı, yerden göğe kadar haklısın ama şu an bu tartışmanın ne yeri ne de zamanı. Bak kızın zaten rahatsız, çocuk canı ile uğraşıyor, bir de Allah aşkına sen üzme. Hepimiz Esma’ya yapılan haksızlığın farkındayız bacı” deyince hak verdi adaşına ve daha fazla uzatmak istemedi.
“Ne olacak, bir bebeğe bile sahip çıkmayı becerememiş de düşürmüş” diye kızarak laf sokmak isteyince, Fadime altta kalmak istemedi. “Tabi, her işi çocuğumun boynuna bırakın ve her işi ona yaptırın ve birde ona yardımcı olmadığınız halde bir çocuğu taşıyamadı da düşük yaptı deyin. Hem de hiç utanmadan” dedi. Daha da uzatmak istedi ama adaşı Fadime lafa atladı.
‘’Fadime bacı, yerden göğe kadar haklısın ama şu an bu tartışmanın ne yeri ne de zamanı. Bak kızın zaten rahatsız, çocuk canı ile uğraşıyor, bir de Allah aşkına sen üzme. Hepimiz Esma’ya yapılan haksızlığın farkındayız bacı” deyince hak verdi adaşına ve daha fazla uzatmak istemedi.
Kızına dönerek “iyi misin kızım?” dedi yaşlı gözlerle Fadime. Esma bitkin bir ses tonu ile “biraz ağrım var ana” dedi. “Geçecek kızım sabret. Allah sabredenler ile beraberdir” dedi Fadime.
Esma’nın aklına yine kaybettiği bebeği geldi, dayanamadı ağladı. Fadime yengesi oturduğu yerden kalktı ve Esma’nın yanına gidip “Esma, “Resulullah sallallahü aleyhi vesellem: “Nefsim elinde olan Zat-ı Zülcelal’e yemin olsun ki, düşük çocuk, ahirette annesini göbek bağından tutup cennete çekecektir, yeter ki annesi düşük sebebiyle sevap kazanacağına inanıp sabretsin.” diye buyuruyor dedi. Esma duydukları karşısında sevindi ve gözleri doldu.
Düşük yaptığının üzerinden birkaç gün geçmiş, artık toparlanmıştı. İşe güce uyup, kaybettiği çocuğunun acısını unutmaya çalışsa da kaynanası onun acısını unutmasına fırsat tanımıyor, her keresinde söylediği iğneleyici sözleri ile kalbini kırıyordu. Eşini seviyordu ve ona bir evlat verememenin acısını ta yüreğinde taşıdı. Elinden bir şey gelmiyordu. ‘’Veren de sen alan da sen’’ diyerek Mevlasına sığındı. İçeriden kaynanasının “gene nereye kayboldu bu gelin? Ne zaman lazım olsa ortadan kayboluyor” diye sesinin geldiğini duydu. Elinde ki işi bırakıp yanına gitti. “Buyur ana, bir şey mi istedin” dedi.