Olduğu yerde durdu. Market poşetleri ellerinden kaydı, ıslak taşlı yolda patladı. Portakallar yuvarlandı, bisküvi paketleri mahallenin kaldırım taşlarına saçıldı. İçgüdüyle iki elini birden karnına götürdü. Tüm imkânsızlıklara rağmen taşıdığı bebeğini korumaya çalıştı.
Sonra onu duydu.
Güçlü bir motorun alçak, tehditkâr homurtusunu.
Büyük siyah bir arazi aracı kaldırımın yanında sertçe durdu. Cam yavaşça indi. Emel, kendisine bakan yüzü tanıdığı anda kalbi yerinden çıkacak gibi oldu.
Bir zamanlar, yeni doğan kızları Zehra’nın kollarında can verdiği hastane odasında ona aşk fısıldayan yüzdü bu.