Kara Ahmet

Kara Ahmet, Koca Yusuf’tan sonra Güreşimizi Dünya’ya tanıtan önemli şampiyonlardan birisidir. 1870 yılında Bulgaristan’ın Razgrad bölgesinde doğmuş. Koca Yusuf’la hemen hemen aynı bölgede. Bu Kara orman bölgesinde yine çok önemli güreşçiler yetişti onları da biliyoruz. Sizinle yeri geldiğinde zaman zaman paylaşırız.

Kara Ahmet Kırkpınar’da boy göstermiş şampiyon olmuştu. Saray’ın güreş bölüğüne de girmişti. Hergeleci İbrahim pehlivan yetiştirmişti. Namlı ve güçlü teknik bir güreşçiydi. Esas yağlı güreşçi olmasına rağmen yurt dışı turnelerinde greko-romen ve serbest stilde güreşmişti. 1900 yılında Paris’te düzenlenen ikinci modern olimpiyatlara güreş konmamıştı. Buna karşılık Paris Dünya Fuarı tarafından güreş şampiyonası organize edilmiş, Dünya Güreş Şampiyonasına katılan Kara Ahmet burada önemli güreşler yapmıştı.

Turnuvada her güreşçi güreşin yanında entrika da üretiyordu, Kara Ahmet bu entrikalardan anlamıyordu. Gücü ve tekniğine güveniyordu. Karşısına Koca Yusuf’unda belalısı olan Fransız Paul Bons çıkmıştı. Onu yendi, Efsane Rus Pytlasinski’yide yendi. Danimarkalı Petersen’de zorlu bir güreşçiydi. Uzun bir güreş yaparak onu, yine Fransız Laurent le Beauairoise’yi yenerek ilk resmi Dünya şampiyonluğunu kazanan güreşçimiz olarak atın madalya kazanmıştı.

2.Abdülhamit İstanbul’a döndüğünde Osmanlı nişanı ile ödüllendirmiş onu maaşa bağlamıştı. Sarayda ve Kırkpınarda güreşlere devam etmiş, 1902 yılında Münih şehrinde düzenlenen Uluslararası turnuvaya katılmıştı. Münih şehrinde Paris’te yendiği Danimarkalı Petersen’e finalde yenilmiş gümüş madalya almıştı. Paris Fuarında güreşirken Julliette isimli bir Fransız manken güreşçimize aşk olmuş, Müslümanlığı kabul ederek İstanbul’a gelmişti.

Adını Ayşe zarife alan Fransız güzeli soylu ve zengin bir Fransız aileden de geliyordu. İstanbul yaşantıları sürerken Koca pehlivan Aksaray semtinde bir kahvede kalp krizi geçirmişti. Ne yaptılarsa kurtaramadılar. Can havliyle Kasılan elleriyle etrafındaki demir parmaklıkları bükmüştü. Herkes 32 yaşındaki bu ünlü pehlivanın ölümüne çok üzülmüştü. Sevenlerinin gözyaşları arasında Eyüp Sultan’ın arkasındaki mezarlığa defnedildi.DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYINIZ
Reklamlar