İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyeleri hakkında, sosyal medyadan yayınlanan bir açıklamada "terör örgütü PKK üyeliği bulunan firari sanıklar övüldüğü" iddiasıyla resen soruşturma başlatılmıştı. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyeleri hakkında görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talebiyle açılan davanın ilk duruşması görüldü.
Suriye’de PKK saflarındaki Nazım Daştan ve Cihan Bilgin çatışmalarda ölmüştü. Haklarında 'terör örgütü üyesi olmak' suçundan yakalama kararı bulunan Daştan ve Bilgin’in gazeteci olarak orada bulunduğunu iddia eden bir grup da ölümleri protesto etmişti. İstanbul Barosu Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’e sahip çıkan bir sosyal medya paylaşımı yapmıştı. Açıklamada Türkiye savaş suçu işlemekle suçlandı.
İstanbul Barosu’ndaki İbrahim Kaboğlu yönetimi hakkında "Terör örgütü propagandası yapmak" ve "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamalarıyla davaname hazırlanmıştı.
Davanamede, İbrahim Kaboğlu ile Baro Yönetim Kurulu Üyeleri Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar’ın görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talep ediliyor.
Yönetimin yargılanmasına bugün Çağlayan Adliyesi’nde bulunan İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde başlandı. İstanbul Barosu’nun Genel Kurulu’nda olduğu gibi yine yurtdışından çok sayıda yabancı temsilci getirildi.
Duruşma öncesi kalabalık nedeniyle salon değiştirildi, polisin güvenlik önlemi aldığı salon önünde arbede yaşandı. Öte yandan tutuklu bulunan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir salona getirilmedi.
Duruşmada savunma yapan İbrahim Kaboğlu, davanın Anayasa’ya aykırı olduğunu öne sürdü. Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine atıfta bulunan Kaboğlu, “Barolar, savunma hakkının kurumsallaşmasını sağlayan, yargının kurucu unsurlarından biridir. Savunmanın olmadığı bir yargı düzeni düşünülemez. Hukuk devleti, tüm kurum ve kurallarıyla işleyen, keyfiliğe izin vermeyen bir yönetim anlayışıdır. Bu sistemde baroların rolü, adil yargılanma hakkının korunması ve yurttaşların savunma hakkının teminat altına alınmasıdır. Eğer barolar susturulursa, savunma yok edilir. Savunma yok edilirse, adil yargılanma hakkı ortadan kalkar.” dedi.
Baroların temel görevlerinden birinin, yurttaşların hukuk önünde eşitliğini sağlamak olduğunu belirten Kaboğlu, “Hukukun üstünlüğü, tüm yurttaşların haklarının korunması anlamına gelir. Avukatlar, hukuki yardım sağlamakla kalmaz, aynı zamanda güçsüzlerin güçlüler karşısında korunmasını sağlar” ifadelerini kullandı.
Savunmaların ardından mahkeme ara karar vererek duruşmayı 21 Mart'ta erteledi.
Cihan Bilgin hakkında Mardin Sulh Ceza Hakimliğince "PKK/KCK-PYD/YPG silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan yakalama kararı bulunuyordu. Nazım Daştan hakkında ise Gaziantep 2. Ağır Ceza Hakimliğince "PKK/KCK-YPG/YDG-H silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "PKK/KCK terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 5 farklı yakalama kararı olduğu, ayrıca "PKK/KCK silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" ile "terör örgütüne üye olmak" suçlarından da 6 adli kaydı bulunduğu öğrenildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, İstanbul Barosunun resmi sosyal medya hesabından 21 Aralık 2024'te duyurulan açıklamayla terör örgütü PKK üyeliği bulunan firari sanıklar Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in övüldüğü belirtilmişti.
Açıklamada, "Ayrıca sözde gazetecilik faaliyetleri ve gazeteci kimlikleri nedeniyle öldürüldükleri, devletimizin sözde savaş suçu işlediği şeklinde yanıltıcı bilginin yayılması şeklindeki tespitler nedeniyle İstanbul Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca 'terör örgütü propagandası yapmak' ve 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak' suçlarından resen soruşturma başlatılmıştır." ifadelerine yer verilmişti.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin 7 Ocak'ta savcılıkça ifadesi alınmıştı.