Araştırmalarında, İstanbul’un güneyindeki Marmara fay hattını “sismik boşluk” olarak tanımlayan uzmanlar, bu bölgede 7’nin üzerinde büyüklükte bir deprem beklendiği sonucuna vardı. İstanbul’da meydana gelen depremlerin tarihçesinin de her 250 yılda bir bu bölgede şiddetli bir deprem meydana geldiğini ortaya koyduğuna dikkat çeken uzmanlar, en son 1766 yılında 7,4 büyüklüğünde bir deprem yaşandığını belirtti. “DEPREM GECİKTİ” Araştırmada, Avrasya ve Anadolu tektonik levhaları arasındaki sınır barındıran Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki Ana Marmara Fayı’nın uzun süredir “aktifleşmediği” ve bu nedenle 7’nin üzerinde büyüklükteki bir depremin “gecikmiş olduğu” saptamasına yer verildi. 14 BİN DOLAYINDA DEPREM İNCELENDİ Araştırmalarında yeni çözünürlüğü yüksek bir sismisite kataloğu kullanan uzmanlar, 2006-2020 yılları arasında Marmara Bölgesi’nde meydana gelen 14 bin dolayında depremi inceledi. Araştırmanın ana yazarı Dirk Becker, “Neredeyse tüm tekrarlayıcı dizilerin Marmara fayının batı kesiminde meydana gelmesi oldukça dikkat çekici. Orta-doğu bölgesinde sadece üç sekans tespit edilirken İstanbul’un güneyinde ise hiç tespit edilmedi” saptamasını yaptı. Becker, veri analizinin batıdaki fay hattında meydana gelen ‘sürünme süreçlerinin’ tektonik enerjinin çoğunu dengelediğini, ancak bu sürünme payının doğuya doğru giderek azaldığını gösterdiğini belirtti. Becker, “O bölgede Marmara fayının neredeyse tamamı kilitli” dedi. İSTANBUL DETAYI Bölgede bir sonraki depremin muhtemelen fayın “tamamen kilitli” olduğu bir bölgede meydana geleceğine dikkat çeken uzmanlar, depremin İstanbul’un güneyindeki Kuzey Anadolu Fayı Hattı’nın Adalar fayı segmentinde meydana geleceği tahminini dile getirdi. Kaynak: Alman Yer Bilimleri Araştırma Merkezi (GFZ) Ancak araştırmacılar, Marmara Denizi’nin batısındaki kilitli durumdaki Ganos fayı üzerinde de enerji biriktiğini belirterek, burada son depremin 1912 yılında meydana geldiğine dikkat çekti. Uzmanlar Ganos fayının kırılması durumunda depremin büyüklüğünün 7,4’ü de aşabileceği uyarısında bulundu. Araşırmanın yazarlarından Marco Bohnhoff, “Bu bölgedeki kilitli ve sürünen segmentler arasındaki sistematik geçişler dünya genelinde tek. Dolayısıyla sadece yeni bir süreçle aydınlatılması mümkün oldu. Araştırmada sözü geçen İstanbul depremi senaryoları risk tahmini ve bölge halkının korunması için alınacak önlemler bakımından büyük önemde” dedi.