Elbette ama görmeden önce bilmeniz gereken bir şey var. – Nedir lütfen söyleyin..? – Eeee bebeğinizin teni biraz koyu açıkcası bebeğiniz bir zenci. – Ahh evet eşim ve işim yoktu. Üstelik gidecek yerim de yoktu, çok kötü durumdaydım o yüzden bir filmde oynamayi kabul etmek zorunda kaldım. Başroldeki erkek zenciydi.. – Ah anlıyorum tabii beni ilgilendirmez. Lütfen kusura bakmayın. Bir nokta daha var. – Evet lütfen söyleyin başka birşey mi? – Şeyy. Bebeğin çok güzel lepiska gibi sarışın saçları da var. – Bakın gerçekten çok zor günlerdi. Filmde tek erkek yoktu. Bir tane de İsveçli erkek vardı. – Pardon pardon. Gerçekten özür dilerim ben bilmek istersiniz diye düşünmüştüm. Bu soruları sormak istemezdim. Neyse ama. – Başka ne var lütfen açık konuşun çekinmeyin. – Pekala. Siz istediniz. Bebeğin gözleri de çekik. – Hayat bana hiç acımadı. Filmdeki diğer erkek de Çinliydi. Ne yapabilirdim ki? – Umarım beni bağışlarsınız üstüme vazife olmayan şeylere karışıyorum. İsterseniz artık bebeği görebilirsiniz. Beraber bebeğin yanına giderler. Kadın mışıl mışıl uyumakta olan bebeğin poposuna bir şaplak indirir. Bebek ağlamaya başlar. – Neden vurdunuz? – Ohhhh! Neyse ki normal ağlıyor. GÜLECEK diye ödüm koptu!!
İsmet Paşanın oğlu Erdal İnönü, bir seçim mitingi için Rize'ye gider. Kürsüde konuşan ince zayıf uzun boylu İnönü'yü gören Temel sorar:
- Habu konuşan adam da kimdur?
Derler ki: İsmet İnönü'nün oğlu Erdal'dır!
- Uy desene Paşanun çok günahını almışuz. Rahmetli II. Dünya Savaşı yıllarında bizleri çok aç bırakmıştı. Baksanıza ne kadar adaletli davranmuş, kendi uşağını da aç bırakarak ne hale getirmiş!
* *
Temel, karısı Fadime'yi bademcik ameliyatı yaptırmıştı. Hastaneden taburcu edilirken, doktor Temel'e bazı tavsiyelerde bulunur ve son olarak der ki;
- Aslında bu ameliyat gecikmiş, daha çocukken yapılmalıydı.
Temel hemen söze girer:
- O zaman faturayı kayınbabamı gönder de, hasabını o ödesun!
* *
Hoca, minberden cemaate hitaba başlar:
- Ey cemaat-i müslimin, deyince: Arkalardan Temel, cevap verir:
- Efendum! Bağa mi deyisun?