Birincisi ABD öncülüğünde Batılı ve Arap müttefikleri içine alan, Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi'ne önemli sorumluluklar veren geçici bir hükümetin kurulması. Diğeri direniş gruplarının savunduğu gibi Gazze'yi onu gerçek anlamda yönetebilecek tek güç olan HAMAS'a bırakmak. Tel Aviv bu konudaki planlarını açıklamaktan ısrarla kaçınıyor.
İsrail medyası ilginç bir şekilde, belki de hakikati kabullendiğinden, 15 ay süren acımasız imha savaşının ardından HAMAS'ın hala Gazze'yi yönetebilecek tek güç olduğunu itiraf etti. İsrail televizyonu Kanal 12, Tel Aviv'in koyduğu başlıca savaş hedefinin “HAMAS'ın Gazze'yi yönetmesine ya da yönetmeye geri dönmesine izin vermemek” olduğunu hatırlatarak, diğer bazı meselelerde olduğu gibi bu vaadin de yerine getirelemediğine işaret etti. Üç İsrailli rehinenin serbest bırakıldığı saatlerde yaşananlara şu sözlerle dikkat çekti:
“Kassam Tugayları halkın arasına karışıyor ve kadın mahkumları teslim ediyor, dün gördük ki HAMAS hala yönetme yeteneğe sahip.”
Kanal, Gazze'de başta İsrail ordusunun hareket kabiliyetlerini kısıtlamak olmak üzere HAMAS'ın yeteneklerine sahip başka bir güç olmadığını bu nedenle Tel Aviv'in artık Filistinli grubu “ortadan kaldırma hedefinden kaçamayacağını” savundu.
Medya kuruluşu buna rağmen İsrail'in Gazze'de savaşa devam edemeyeceği tahmininde bulundu. Eski ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın geçen hafta Atlantik Konseyi'nde kullandığı ifadelere paralel biçimde, “Filistin direnişinin sonsuza kadar savaşmaya devam edebileceğini ve mevzilerine yeni savaşçılar katma kapasitesine sahip olduğunu” vurguladı.
Aynı şekilde İsrail gazetesi Haaretz'in savunma analisti Amos Harel, işgal güçlerinin bulunduğu noktadan sadece birkaç kilometre uzakta yüzlerce Kassam Tugayları savaşçısının elleri silahlı olarak ortaya çıkmasını bir “gövde gösterisi” olarak yorumladı. “HAMAS, askeri gücünü ve sivil yönetim işaretlerini göstererek ortaya koydu.” değerlendirmesinde bulundu.
8 Ekim 2023'ten beri yüksek sesle, bağıra çağıra ilan edilen "mutlak zafer" kavramının bugün itibarıyla ulaştığı nokta İsrail halkında siyasi ve askeri liderlikle ilgili derin bir hayal kırıklığını yansıtıyor. Medya kuruluşlarının ekranlara ve sütunlara taşıdığı İsrailliler bu kavramı gerçeklikle uyuşmayan boş vaatlerin bir sembolü olarak görüyor. Maariv gazetesine göre halkın yüzde 80'ni savaş hedeflerine ulaşılamadığı kanaatinde. Ayrıca İsrail'in uluslararası alanda yaşadığı güç kaybı, liderleri hakkında tutuklama kararı çıkarılması, Lahey'deki soykırım davası, Filistin'i tanıyan Avrupa devletleri, insan kayıpları, ekonomik gerileme, ordunun tükenmişliği derken tablo oldukça karanlık görünüyor.
İsrailliler, hedeflerin gerisinde kalındığı için yeni savaş turlarının beklendiğini düşünüyor, bu da güvenliği ve istikrarı garanti eden gerçek bir vizyonun olmamasından kaynaklanan hayal kırıklığı ve umutsuzluk hissini artırıyor.
Gazze'den gelen ve HAMAS savaşçılarının zaferi alenen kutladığını gösteren görüntüler, İsrail'de yaygın bir öfkeye yol açtı ve 7 Ekim 2023 saldırısıyla ilişkilendirilen beyaz Toyota araçlardaki savaşçı konvoylarının görünümü, büyük bir stratejik başarısızlığı hatırlatan kışkırtıcı bir sembol olarak tarihe geçti. Bu görüntüler basında, İsrail'in güvenliği kavramına bir “hakaret” olarak değerlendirildi ve savaşın yararı hakkında soruları gündeme getirdi.
Donald Trump, Beyaz Saray'a bir kez daha resmen Başkan sıfatıyla girdikten sonra kendisine Gazze anlaşmasıyla ilgili olarak şu soru soruldu:
“Sayın Başkan, Gazze'de ateşkesi sürdürebileceğinizden ve üç aşamayı da tamamlayabileceğinizden emin misiniz?”
Trump şu şekilde yanıt verdi:
“Ben emin değilim. Bu bizim savaşımız değil, onların savaşı. Ama emin değilim. Gazze'nin bir resmine baktım, dev bir yıkım alanı gibi. Orasının yeniden inşa edilmesi gerekiyor.”
HAMAS'tan üst düzey bir yetkili Lübnan yayın kuruluşu el-Meyadin'e ateşkesin yedinci gününde yapılacak esir takasında dört İsrailli kadın rehine karşılığında 120 Filistinli tutuklunun serbest bırakılacağını söyledi. İkinci takas için işaret edilen tarih gelecek cumartesi.
Liderlik kaynağı, anlaşmanın uygulanmasının birinci ve ikinci günlerinin "tutsak değişimi ve yardım girişi açısından iyi gittiğini" açıkladı. Yetkili ayrıca "İsrail'in keşif uçakları uçurarak ve vatandaşlara ateş açarak anlaşmayı ihlal ettiğine" işaret etti. İhlallerin ateşkesi tehdit ettiğini de sözlerine ekledi.