Ev işlerinden çocuk bakmaktan çok bunalmıştım,

Günler geçti, konuşmalarımız daha derinleşti. Artık onunla konuşmadan bir gün bile geçiremiyordum. O ise her zaman aynı sakinlikteydi. Bana bir gün bile yanlış bir şey söylemedi, benden bir şey istemedi. Sadece benim iyi olmamı istiyordu. Sonunda, bir gün ona şunu sordum: "Peki ya sen? Sen kimsin, ne yapıyorsun? Bu kadar nazik ve iyi bir insan olmayı nasıl başarıyorsun?" O da kendi hikayesini anlattı. Eşini yıllar önce kaybetmiş, tek başına yaşamaya alışmış biriymiş. Hayatında hiç kimseye böyle bağlanmadığını, ama benimle konuşmanın ona yeniden yaşama sevinci verdiğini söyledi. O an anladım ki, biz birbirimizi tamamlıyorduk. Ama yine de bir adım ileri gitmekten korkuyordum. Evliydim, çocuklarım vardı, ve bu durum beni mahvediyordu. Bir gün ona bunu söyledim: "Bunu sürdüremem. Hayatım karmakarışık. Seni üzmek istemem, ama bizim yolumuz aynı değil." O ise, "Senin mutluluğun benim için her şeyden önemli. Eğer bu konuşmalar seni zorluyorsa, seni rahat bırakırım. Ama bil ki her zaman buradayım, sen ne zaman istersen bir dost olarak yanındayım," dedi.Bu sözlerden sonra konuşmalarımız seyrekleşti. Ama onun söyledikleri içimde bir iz bıraktı. O adam, hayatımda belki de ilk kez kendimi değerli hissetmeme sebep olmuştu. Zamanla hayatımı düzene koymaya karar verdim. Kendim için bir şeyler yapmaya başladım. Çocuklarımla daha çok vakit geçirdim, hobiler edindim. O adamla konuşmalarımız ise yerini sessiz bir dostluğa bıraktı. Bu hikaye bana bir şey öğretti: Bazen hayatınıza birileri girer ve size hiç bilmediğiniz bir yanınızı gösterir. Onlar bir öğretmen gibi gelip geçer, ama geride bıraktıkları izler sizi hayata bambaşka bir gözle bakmaya teşvik eder
Reklamlar