Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, Deniz Baykal'ın vefatıyla ilgili Hürriyet Gazetesi'nden Nedim Şener'e hazırladığı bir notu iletti. Notu, köşesine taşıyan Şener'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Yılmaz Ateş’in notu ilginç bir iddiayı barındırıyor; FETÖ’nün kaset kumpasıyla koltuğundan edilen 'Deniz Baykal’ın 11 Şubat 2023’teki ölümü de kumpas mı?' diye sorarken, 415 belediyesi olan CHP’nin eski genel başkanının adını tek bir yere verilmediğine, sadece AK Partili Turgut Altınok’un Keçiören’de bir parka Deniz Baykal adını verdiğine dikkat çekiyor. Yılmaz Ateş’in Deniz Baykal hakkında yazdıkları şunlar:
"Deniz Baykal çok genç yaşta büyük sorumluluklar aldı. 35 yaşında Maliye, Enerji, Dışişleri bakanlıkları, başbakan yardımcısı görevlerinde bulundu.
"Ara dönemler hariç (12 Eylül sonrası ve 1999-2002 arası) 1973’ten 2023’e kadar yaklaşık 40 yıl parlamenterlik, 19 yıl genel başkanlık yaptı. Bu görevlere tayinle, atamayla, siyasette düşünce ve kulvar değiştirerek gelmedi. Genç bir akademisyenken kontenjan adaylığını ret edip önseçimle milletvekilliğine, partide genel sekreter yardımcılığına, grup başkanvekilliğine, genel sekreter ve genel başkanlığa büyük emek vererek geldi.
"Yüksek öğreniminden itibaren Türkiye’nin hiçbir sorununa kayıtsız kalmadı.12 Mart darbesine karşı duran Ecevit’in yanında yer aldı. 12 Eylül darbesinden sonra tutuklanıp Zincirbozan’da gözaltına, parti yöneticisi olmadığı halde siyasi yasak kapsamına alındı.
"Siyasi rakiplerinin siyaset yasağının kaldırılmasında etkin rol oynadığı için ölene kadar aldığı eleştirileri -ki halen devam etmektedir- dikkate almadan demokrasinin gereğini yaptı.
"'Alevi' ve 'Kürt' kelimelerinin ağza dahi alınamadığı bir dönemde haklarını savunduğu için 'bölücü ve vatan haini' ilan edildi, hakkında soruşturmalar açıldı ama parti içindeki siyasi rakipleri tarafından 'Alevi ve Kürt düşmanı' olmakla itham edilmekten kurtulamadı.
"Hayatı boyunca inançlı biri olarak yaşadı ama teşhir etmedi; din istismarına ve istismarcılarına, teröre, bölücülüğe karşı durdu. Terörsüz her türlü hak arayıcıların savunucusu oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kurulan kumpasın “avukatıyım” dedi. Başarıda da başarısızlıkta da sorumluluk almaktan, gereğini yapmaktan kaçmadı. Partisi 1990’daki ara yerel seçimde Bayrampaşa Belediye başkanlığını kaybedince genel sekreterlikten, 1999’daki genel seçimde baraja takılınca genel başkanlıktan istifa etti. Düştüğü yerden kalkmasını da bildi.
"Türkiye’nin ulusal çıkarlarını, partisi ve kendisinin siyasi ikbalinin önünde gördü. 1 Mart Tezkeresi’nin ret edilmesine önderlik ettiği için emperyalizmin kurduğu kumpasta, tarihte olduğu gibi ilk hançerleri çevresindeki Bürütüs’ler sapladı, gerisini de yasağını kaldırdıkları getirdi...
"11 Şubat’taki ölümü de bir kumpas mıydı bilemiyorum ama 85 yıllık ömrünü ulusuna, demokrasiye, ülkesinin birlik ve bütünlüğüne adayan adam da beş gün önceki 6 Şubat depreminin enkazına gömdürüldü; ne konuşuldu ne de tartışıldı. Televizyonlarda bir program konusu bile yapılmadı. Atatürk’ten sonra CHP’li ölen Genel Başkan Deniz Baykal’ın adına, doğduğu, 40 yıl parlamentoda temsil ettiği Antalya’da, yaşadığı Ankara’da, partili 415 belediyede de bir yer bulunamadı. Emperyalizme boyun eğmeyen yerli ve millilere verilen ödül (!) bu olsa gerek.
"Bir kişi de olsa hakkını teslim etmek gerekir; AK Partili Turgut Altınok, Keçiören’de bir parka Deniz Baykal adını verdi. Murat Paşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın da bir spor tesisine Deniz Baykal adını vereceğini duydum. Hak ve özgürlüklerin, demokratik, laik, üniter-ulus devletin, Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucusu Deniz Baykal’ın milyonların kalbinde yaşamakta olduğunu, tarihte vatanseverlerin safında yerini aldığından eminim. Emperyalizmin ‘Türkiye’yi çözme projesini’ yeniden ısıttığı günümüzde ‘Söz konusu vatan olduğu’ bilincinde olmayanlar teferruat olmaya mahkûm olur.”
"Yılmaz Ateş’ten gönderdiği notta; 'Deniz Baykal’ın ölümü kumpas mıydı?' cümlesini açmasını rica ettim. Şöyle dedi: 'Ölümü öyle bir tarihe denk geldi ki Deniz Bey’in öldüğü konuşulmadı. Deniz Bey gibi önemli hizmetler bulunmuş, bir tek kelime konuşulmadı. FETÖ’cü güçlerin yapamayacağı şey yok.'"
*** Arabaşlıklar aydinlik.com.tr'ye aittir.
Türkiye'de siyasetin seyrini değiştiren, Deniz Baykal'ı koltuğundan eden, MHP'nin "A takımı" denilen yöneticilerinin siyaset hayatını bitiren kaset komplosunun altından da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) çıkmıştı.
Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntüler, 6 Mayıs 2010'da "metacafe.com" adlı internet sitesinde, ardından "habervaktim.com" sitesinde yayımlandı. CHP'nin talebi ve savcılık kanalıyla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından siteye erişim yasaklanmıştı.
Türk siyasi hayatına damga vuran kaset skandalının ardından Baykal, 10 Mayıs 2010'da düzenlediği basın toplantısında, olayın komplo olduğunu belirterek, 2002'den bu yana yürüttüğü genel başkanlık görevinden istifa ettiğini açıklamıştı.
Deniz Baykal, ''Benim CHP Genel Başkanlığından istifa etmem hiçbir şekilde bu komploya teslim olmak ya da kaçmak anlamına gelmez. Tam tersine bu bir meydan okumadır. Bu anlayışla bugün CHP Genel Başkanlığından istifa ediyorum." ifadelerini kullanmıştı.
Parti Meclisi, Cevdet Selvi'yi genel başkan vekilliğine getirmişti. Partinin 33. kurultayına kısa süre kala CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığa aday olacağını açıklamıştı. Kılıçdaroğlu, 22 Mayıs 2010'da Baykal'ın yerine, CHP Genel Başkanlığına seçilmişti.